Yıldız Kenter'in dediği gibi "Hep aşk vardı" diyor Özge Borak, "Her şeyde var..."

Türkiye'nin ünlü komedyenlerinden Ata Demirer'in gönlünü çalan oyuncu; evliliğinden kariyerine, hakkında merak edilenleri Elele dergisinden Filiz Şeref'e anlattı.

Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?

Üretken. Her anlamda. Dursam, otursam bile konuşarak ve düşünerek geçirdiğim bir dönem. "Ne yapabiliriz, belki şunu yapabiliriz, şu konu işlenebilir" gibi üretme aşaması.

Mizah yönünüz çok iyiymiş. Evde nasıl bir hava yaratıyor bu?

Çok fena. Ata'yla kendi aramızda "Şurada bir yerde kamera olsa, başka programa gerek yok" diyoruz. O kadar iddialı yani. Benimki doğalından. Biz gerçekten çok gülüyoruz birbirimize. Çok klişe gelebilir belki ama gerçekten öyle. Biz bir aradayken çok eğleniyoruz.

BİRDEN BİRE GÜLERİM

Komik erkek takıntınız var mıydı hep?

Benim hiç öyle kalıplarım yok. Daha çok olmayan taraflara bakarım. "Şu şu şu olsun" değil, "Şunlar şunlar olmasın" şeklinde. Karamsar bir insan olmasın mesela. Bu yalnız erkekler için değil, etrafımdaki tüm insanlar için geçerli.

Aşk sizin için ne ifade ediyor?

Yıldız Kenter'in söylediği gibi "Hep aşk vardı, her şeyin içinde vardır." Benim ilk aşkım tiyatro. Bir de yuvada bir aşkım vardı. Benden üç yaş küçüktü. Üç sene doğum günümü kutlamazsam aynı yaşta olacağımızı düşünüyordum. "Üç yıl sonra aynı yaşta olacağız ve evleneceğiz" diyordum. Bence aşk her yerde. İçine aşk kattığınız her şey güzel oluyor; işiniz de, eşiniz de, aşınız da...

Sebepsiz yere mutlu olabilecek bir güce sahip gibisiniz...

Bazen birden bire gülerim. Sonra da, "Niye bu kadar gülüyoruz" diyerek daha fazla gülmeye başlarım. Biraz deli miyim acaba? Arkadaşlarım da öyledir. Durup dururken gülebilme kapasitesine sahip insanlarız biz.

30'uncu yaşınızı nasıl karşıladınız?

Herkes bunalıma girdi, ben niye bunalıma girmedim dedim. Yine bende mi bir sorun var acaba diye düşündüm. Kimisi yaşlanır kimisi yaş alır. Ben yaş alacağıma inanıyorum.

HAYAT DEVAM EDİYOR

Türkiye'nin en ünlü komedyenlerinden biriyle evlendiniz. Hayatınızda neler değişti?

Ben daha önce bu kadar ilgiyle karşılaşmadım. Ata ise zaten öyle bir hayata sahipti. Onun mesleğine baktığımız zaman, işinin bir parçası bu, kimse de yadırgayamaz. Kendi adıma sadece şaşırdım. Ama hayat devam ediyor.

Çocuk konusuna nasıl bakıyorsunuz?

Güzel bakıyoruz. Ben hep ikiye ayırdım insanları bu konuda. "Ne olursa olsun çocuk olmalı, babası olsa da olmasa da fark etmez" diyemiyorum. Mesela, Ata bana çocuk fikrini tamamen hissettiren bir insan. Çocuk yapmak ağır bir sorumluluk ve ne olursa olsun yapılmalı şeklinde bakamıyorum. Ben anne, baba, anneanne, babaanne ile sağlıklı bir ortamda yetişecekse çocuk olması gerektiğine inanıyorum ve karşındaki kişinin senin bu duygularını beslediği zaman o karara varılacağına inanıyorum. Olması gereken bir şey değil; bilinçli yapılması gereken bir şey çocuk bence.

GÜZEL OLDUĞUMU GEÇ FARK ETTİM

''Ben güzelliğimi hep görmezden geldim. İçimde var olan adalet duygusundan galiba. 'Herkes eşittir, hepimiz güzeliz, insanız çünkü, her insan güzeldir' gibi düşüncelerle büyüdüğüm için... Bu yüzden kadın-erkek ilişkisini de çok geç kavradım. Ergenlik döneminde en iyi arkadaşlarım hep erkeklerdi. Hatta bana "Yanlış anlaşılabilir" dediklerinde bile buna tepki veriyordum. Çünkü 'hepimiz eşitiz'i savunuyordum. Gerçi hâlâ da öyle..."

OKULDAN KAÇIP TİYATROYA GİDERDİM

Oyunculuk zehri, doğduğumda kanıma girmiş olmalı. Çünkü annem, babam, ağabeyim ve onun eşi Devlet Opera ve Balesi'ndeler. Herkes benim balerin olacağımı düşünüyordu, ben de dahil. Çünkü bildiğim ve gördüğüm tek meslek buydu. Ama 8 yaşındayken çocuk tiyatrosunun eğitim sınavlarına girdim ve kazandım. İyi ki oyuncu olmuşum. Çünkü baleye göre daha çok ekstrası olan, yaş olarak da daha uzun soluklu bir mesleğe sahibim.

MAKARACIYDIM

Daha küçükken evde skeç yazıp yönetirdik. Yazamıyordum ama yönlendiriyordum: "Sen şunu de, şimdi sen burada gir, sen önümüzden geç" gibi.

En önde oturan çalışkan bir öğrenci olmadım hiçbir zaman. En arka sırada cam kenarında oturur devamlı makara yapardım.

Okuldan kaçar tiyatroya giderdim. Yüz kere kaçtıysam 99'u tiyatro provalarına yetişmek içindi.

DENİZE TUTKUNUZ

Ekranda anlamadığım bir şekilde toplu görünüyorum. Hiçbir zaman şişman olmadım. Böyle görünmek can sıkıcı.

Ata'yı ben zayıflatmıyorum. Ata; 40 yaşında bir adam sonuçta, kendi kararlarını kendi veriyor. O, zayıflama kararı aldı. Görüntüden ziyade sağlık için. Bir numaralı destekçisi de benim. Ne istiyorsa ve doktoru ne söylüyorsa elimden geleni yapıyorum, çok da güzel ilerliyoruz. Geçen yazdan bu yana 20 kilo verdi. Daha da verecek.

Ata da, ben de deniz tutkunuyuz. Birlikte en son Maldivler'e gittik ve orada daldık; inanılmazdı. Yaz sporlarını da çok sevdiğimi belirtmeliyim. Yüzmeye ve sörf yapmaya bayılırım. Ayrıca dalıyorum; advance dalgıcıyım.