'Takva' filmi ile ismi sınırları aşan yönetmen Özer Kızıltan'ın yeni filmi 'Beni Unutma'nın setindeyiz. 24 günlük çekimlerin son gününde, Zekeriyaköy'de, aşkın evindeyiz. Emeği geçenler; "Aşktan ağlayacağız" diyor...

Özer Kızıltan’ın yeni filmi için konusunu ‘Allah aşkı, korkusu ve de bunlardan mütevellit travmalar’ diye kısaca özetleyebileceğimiz ilk filmi ‘Takva’yı düşününce, “Bu filmden sonra aşk filmi ne alaka” diye içinden geçirse de insan, sonuç itibariyle ikisinde de elde var insan. Ve içinden geçen de, her şekilde aşk. Öyleyse yok bir durum şaşılacak. Bu ikilemi halletmiş, kafa rahat sete vardığımda, herkesten önce lezzetli kokular veriyor selamı. Filmin son günü olması itibariyle mangal bahçenin baş köşesinde. Set, afiyetle yemekte… Yemek sonrası, bahçede toplu fotoğraf çekimi yapılıp şampanya patlatılacak son gün şerefine. Bu aşamada ilk tanıştığım kişiler filmin yapımcıları, AFS Film’den, Ferzan Özpetek’in ikiz kardeşleri Asaf ve Sıddık Özpetek. Şampanyayı elbette ki onlar patlatıyor.
Filmin senaristi Burak Göral “Geçen sene tam da bu tarihlerde küçük bir odada başlayan senaryo…” diye başlayarak kısa bir konuşma yapıyor. Pasta ve şampanya dağıtımı başlayınca, filmin başrol oyuncularından Mert Fırat’la sohbet ediyoruz bir köşede. Evdeki şöminenin üzerine asılmış Mert Fırat ve çiçeği burnunda oyuncu Açelya Devrim Yılhan’ın kocaman mutluluk pozu gösteriyor ki, filmin esas çifti Fırat ve Yılhan. Filme dair tek bildiğim, dört insan arasında geçen bir hikâye olduğu. Ayrıntıları Mert Fırat’tan öğreniyorum. Fırat bilişimci, varlıklı bir ailenin biricik çocuğu, trafik kazasında babasını kaybetmiş bir genci canlandırıyor. İşte bu genç, Tuba Ünsal’ın oynadığı genç kız ile evlenmek üzereyken “Ne yapıyorum ben?” sorusunu sorar ve olaylar gelişir. Sonradan evleneceği Açelya Devrim Yılhan’ın oynadığı karakter de Kenan Ece’nin oynadığı sevgilisinden ayrılır.

Gerisi, iki kadının ve iki erkeğin büyük çatışması. Filmin finalinde “Bu yol doğrudur, iyi ki bu yolu tercih etmiştir bu insan” gibi kesip atılacak bir final beklemiyor seyirciyi. Her şey seyirciye kalmış. Özetle ışıklar karardığında bitmiyor “Beni Unutma” .

MERT FIRAT
Aşk yaşanılası bir insanım


Mert Fırat’a göre “Beni Unutma’ filminin sorusu; “Bir aşkın sana getirdiklerine ne kadar dayanabilirsin, ne kadar sabredebilirsin, bir aşk için neleri göze alırsın…” “Sizi genelde büyük aşık rollerinde görüyoruz” deyince, “Aşk yaşanası bir insanım demek ki” deyip gülüyor Fırat. Öyle güler yüzlü, sevecen bir insan. Filmde evlenmek üzereyken, ailelerin kuşatması, büyük evlilik hazırlıkları gibi sebeplerle bu fikirden vazgeçen bir insan olduğu için “Siz hiç evlendiniz mi?” diye soruyorum. Gülerek “Tam da istemediğim bir şeymiş şüphem kalmadı” deyip ekliyor, “Evlenirsem de Türkiye sınırları içinde, mütevazı, 50 kişinin davetli olduğu bir törenle evlenirim herhalde” diyor. “Böyle bir moda var değil mi? Herkes uzaklarda bir yerlerde, konsolosluk bahçelerinde evleniyor. Paparazziden mi kaçıyorlar kendilerince?” sorumu; “Afyon’a gitsen evlensen mesela, kimse duymaz” diye cevaplıyor. Bu filmin konusu Takva’ya hiç benzemiyor küçük şaşkınlığını ilk etapta Mert Fırat da yaşamış lakin söz konusu Özer Kızıltan olunca ‘Beni Unutma’ filminin de ‘Takva’ gibi empatinin sağlam olduğu, karakterlerin iç dünyalarına derin derin girilen bir film olacağından şüphesi kalmamış. Mesela evlenmek üzere olduğu bir kadını terk edip giden adama dışarıdan bakınca pek çok insan “Hayvan kızı terk etmiş” sonucuna varabilir Fırat’a göre. Lakin meseleye her yönüyle baktığınızda gördüğünüz, bu kanının çok çok uzağındadır.

BURAK GÖRAL (SENARİST)
Filmin merkezinde kadın var


Burak Göral ismini senarist olarak ilk duyuşumuz ’11:45’ filmiyle oldu. Kendisi aynı zamanda senaryo dersleri veren, sinema eleştirileri yapan ‘Hayatım sinema’ bir insan özetle. Sohbeti kendi sorduğu “Aşk filmi yazma isteği nasıl gelir?” sorusuyla başlatıp “Etraftan aldığım kötü sinyaller, Türk toplumunun sosyal yapısı, o hoşgörüsüzlük…” diyerek başlıyor anlatmaya. Aileden okula kadına bakış açısının altını çizip “Hastalık oradan başlıyor” diyor. Ve söz elbette her gün bir yenisi gelen kadın cinayetleri haberlerine geliyor. Burak Göral’ı bu senaryoyu yazmaya iten rahatsızlıklardan birisi de ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ gibi dizilerin kadına karşı şiddeti eleştirmek maskesi altında bu şiddeti meşru kılmaları. İşte bu noktada tam tersini yapmak arzusunda Göral. “Bir insanı sevmenin, ona sahip çıkmanın gerektirdiklerinin ne kadar farkındayız?” diye soruyor. Göral’ın tabiriyle ‘Beni Unutma’, kadının merkezde olduğu bir film. “Atıf Yılmaz öldüğünden beridir kadın karakterlerinin merkez olduğu filmler azaldı’ diyor. Bu gerçeğin bir kanıtı olarak da erkeğin merkezde olduğu cinsiyetçi filmlere verilen Altın Bamya Film Ödülleri’ni gösteriyor. Altın Bamya’yı hak edecek bu kadar film olmasının söylediklerini düşünmemizi istiyor. Ve filme dair en büyük ipucu sanırız senaristin ‘Rüzgar Gibi Geçti’, ‘Dr. Jivago’nun Odası’ gibi filmleri özlediği…

AÇELYA DEVRİM YILHAN
Hayata bir kere geliyoruz


varlığıyla filmdeki iki erkeğin de hayatını değiştiren Açelya Devrim Yılhan’ın yanındayım. ‘Beni Unutma’ kendisinin ilk uzun metrajlı filmi. 25 yaşındaki Yılhan, setteki pek çok insana göre ilk filmini Kızıltan gibi bir yönetmenle çektiği için çok şanslı. Seçmeler sırasında yönetmen “Çok çalıştığı için mi böyle iyi, yoksa gerçekten iyi mi oynuyor?” sorusunu sormuş. Seçmeler için çok çalışamamış Yılhan. Yani, gerçekten iyi. Filmin çekimleri boyunca oyunculuk çalışmalarına sabah erkenden başlamak suretiyle Derya Alabora ile hazırlandığını ve hazırlığın faydalarını anlatıyor öncelikle. Bu ilk deneyimin heyecan verici olduğu kadar korkutucu da olduğunu söylüyor. Tek istediği psikolojik tahlilleri yüksek, büyük empati gerektiren bu zor rolün üstesinden gelip çekimleri hakkıyla sonlandırmak. Açelya Devrim Yılhan da filmde eski sevgiliyi terk ettiği için, “Nasıldır terk etmek?” diye soruyorum. “Bir kere hayata geliyoruz ve mutlu olmak için gerekeni yapmalıyız ama terk edeceksek de insancıl, en acıtmayacak, en doğru yoldan yapmak gerek” diyor.