DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, "Eğer Meclis"ten savaş tezkeresini değil de barış yasalarını geçirseydik, bu gençlerimiz ölmeyecek ve bugün annelerinin, babalarının, eşlerinin, çocuklarının yanında olacaktı" dedi.
Türk, partisinin grup toplantısındaki konuşmasına, "Şemdinli"deki
çatışmada yitirdiğimiz onlarca gencecik evlatlarımız için başta aileleri olmak
üzere tüm Türkiye"ye baş sağlığı diliyorum" diyerek başladı.
Herkesi sürekli olarak yaralayan ve kahreden onlarca yıllık savaşın,
artık hiç kimse için dayanılacak tarafının kalmadığı bir dönemin yaşandığını
ifade eden Türk, "Sorunun ölme, öldürme mantığıyla çözülmeyeceğini 80 yıllık
otoriter cumhuriyet geleneği fazlasıyla göstermiştir. Son 25 yıllık dönemde,
binlerce insanımızın canına, malına, yaşamına mal olan bu kirli savaşın, nelere
yol açtığını ve daha kötüsü nelere yol açabileceğini örnekleriyle görüyoruz,
tanık oluyoruz. Yüreğimiz yanıyor, içimiz burkuluyor. Çatışmayı, bastırmayı,
operasyonu çözüm olarak gören mantığın, askeri zihniyetin, demokratik kamuoyu
tarafından mahkum edildiğine tanık oluyoruz. Sorunun kanla, barutla,
gözyaşıyla çözülmeyeceğini herkes görüyor. Bu ölümler karşısında en fazla acı
çekenler, yüreği barış için çarpanlardır" diye konuştu.
Geçen yılki yasama yılı açılışında sorunun Meclis çatısı altında
tartışılıp çözülmesi gerektiğini anımsatan Türk, şunları söyledi:
"Gerek Kürt sorununun çözümü için ve gerekse de kangren haline gelmiş
kötü yönetim paradigmasını ortadan kaldıracak olan, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin
en kapsamlı çözüm programını ortaya koyduk. Demokratik Özerklik programımızla, 70
milyonluk bir ülkenin en büyük sıkıntısı olan merkeziyetçi, elit yönetim anlayışı
yerine, yerinden yönetim ilkesini gündeme getirdik.
Hakkımızda açılan kapatma davası, başımızda adeta demokrasinin kılıcı
gibi sallandırılarak, mevcut statükoya eklemlenmemiz bekleniyor; barışçıl ve
demokratik çözüm yollarını savunmamamız ve savaşa, operasyonlara destek vermemiz
isteniyor. Alternatif bir yöntem önerdiğimiz için, yargısal, siyasal, ekonomik ve
sosyal olarak bize karşı bir linç furyası aralıksız olarak devam ettiriliyor."

"TEK ÇÖZÜM, UZLAŞMA SİYASETİDİR"

Mecliste 25 yıldır DTP"nin olmadığını ama bu sürede ülkede kan ve gözyaşı
olduğunu belirten Türk, "DTP, bu Meclis"e "kan ve gözyaşına artık yeter!" demeye
geldi, bir yıldır durmadan bunun için çabalıyor, çalışıyoruz. Meclisi çözüm
adresi haline getirmek için bin bir fedakarlık yapıyor, birçok saldırıyı
görmezden geliyoruz, sineye çekiyoruz. Sırf küçük de olsa bir tartışma ve diyalog
zemini oluşsun diye çabalıyoruz" diye konuştu.
Terörle mücadele söylemleriyle, sorunun çözülemeyeceğini ileri süren
Türk, "Bu sorun demokrasi, çoğulculuk, eşit ve özgür yurttaşlık sorunudur. Ve
bir tek çözümü vardır, o da demokratik ve barışçıl yollarla uzlaşma siyasetidir,
diyalog siyasetidir. Ortak akılda buluşup çözmek dışında bir yolu yoktur"
dedi.

ET VE TIRNAK GİBİ OLMUŞ İKİ HALK

Türk, Balıkesir"in Altınova beldesinde meydana gelen olaylarla ilgili de
"Bin yıldır etle tırnak gibi olmuş Kürt ve Türk halkının kardeşçe bir arada
yaşama temellerine saldıran bu çirkin ve kesinlikle organize eylemi çok iyi
düşünmemiz gerekir" dedi.
"Altınova;da yaşanan saldırılar toplumsal barışı ve kardeşlik dokusunu
bozmaya dönük bir iç çatışma provasıdır" diyen Türk, 2005"te Mersin"de yaşanan
bayrak provokasyonunun ardında "Ergenekon Çetesinin" çıktığını, Ergenekonun
halen aktif olduğunu söyledi.

SINIR ÖTESİ OPERASYON TEZKERESİ

Türk, tezkereyle sınır ötesi operasyon süresinin bir yıl uzatılmasıyla
ilgili görüşlerini açıklarken, "Bu anlayışın çözüm olmadığını, daha fazla kan ve
gözyaşı getireceğini ve demokrasimizi daha da gerileteceğini tekrar
vurguluyorum" ifadelerini kullandı.
Ahmet Türk, son yıllarda çıkan çatışmalarda yaşamını yitiren asker,
korucu ile örgüt militanlarının sayısıyla ilgili bilgi vererek, "Bu gençlerimiz
ne için ölüyor? Öldürülüyor? Bu tablo, Türkiye"nin kazananı olmayan kör bir
savaşın içine doğru gittiğinin birer kanıtı değil mi? Evet bu savaşın galibi
olmaz diyoruz. Bu savaşın tek bir sonucu vardır o da, halklarımızın, ülkemizin
aydınlık, demokratik geleceğini kaybetmesidir. Bu savaştan çıkarı olan
uluslararası güçlerdir, savaş lordlarıdır, ülkemizi demokratik sürecin dışına
çekmek isteyen, milliyetçilik ve militarizmden beslenen statükoculardır" diye
konuştu.
Türk, konuşmasını şöyle noktaladı:
"Eğer Meclis"ten savaş tezkeresini değil de barış yasalarını
geçirseydik, bu gençlerimiz ölmeyecek ve bugün annelerinin, babalarının,
eşlerinin, çocuklarının yanında olacaktı. Çocuklarımız tabutlara değil,
babalarına sarılacaktı. Analarımızın gözlerinden acı değil çocuklarına kavuşmanın
verdiği mutluluk ve sevinç gözyaşları akıyor olacaktı. Neredeyse her gün
ülkemizdeki bir ocağa ateş düşmeyecekti. Ama ne yazık ki, ölme ve öldürme
politikasında ısrar sonucu bugün gencecik fidanlar toprağın altına giriyor.
Yürekleri dağlayan bu kahredici tabloya "artık dur" demek gerekiyor.
Sorunlarımızı demokrasiyle, kardeşlikle, hoşgörüyle çözebilme potansiyelimiz,
tarihi tecrübemiz varken neden şiddet ve çatışmada ısrar ediliyor? Bu kör savaşı
önleyecek olan halklarımız ve onun onurlu barış ve demokrasi mücadelesi
olacaktır. Sesimizi daha gür çıkarıp ve artık "bu savaşa hayır" demeliyiz. Bu
savaşı daha fazla kayıp ve acılara yol açmadan sona erdirmeliyiz."
Siyaset kurumunun "Bu savaşı bir an önce sona erdirmesi" görevi
bulunduğunu söyleyen Türk, TBMM"de grubu bulunan siyasi partilere bir araya gelip
sorunu demokratik ve barışçıl yollarla nasıl çözülebileceğinin ortak yolunu
geliştirme çağrısı yaptı.