Sendika, "Türkiye'de son 5 yılda asgari ücret seviyesindeki değişimler ile enflasyon, gerçek enflasyon, açlık ve yoksulluk sınırı arasındaki ilişkiyi ortaya koyan ve bunları AB ile karşılaştıran" bir rapor hazırladı.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre 2009 yılı Aralık ayı itibariyle 3 milyon 900 bin 147 işçinin asgari ücretle çalıştığı belirtilen raporda, Türkiye'de asgari ücretle çalışanların tüm kayıtlı işçiler içindeki oranının yüzde 43,2 olduğu bildirildi.

Özel sektörde asgari ücretlilerin kayıtlı işçiler içindeki oranının yüzde 46,5, kamu sektöründe ise yüzde 11 düzeyinde olduğu ifade edilen raporda, asgari ücretin ağırlıkla özel sektörde yoğunlaştığı ve bu sektörde yaklaşık her iki işçiden birinin asgari ücretle çalıştığı belirtildi.

Raporda, 2010 yılı da baz alındığında 4 milyondan fazla işçinin asgari ücretle çalıştığı ifade edildi.

Türkiye'de asgari ücretle çalışanların tüm sigortalı işçiler içindeki payının 2007 ve 2008 yıllarında düşerken, ekonomik krizin etkilerinin ağır bir biçimde hissedildiği 2009 yılında yeniden artışa geçtiği kaydedilen raporda, asgari ücretlilerin sigortalı işçiler içindeki oranının 2006'da yüzde 47,4 iken, 2007'de yüzde 42,8'e, 2008'de ise yüzde 41,1'e düştüğü, ancak 2009 yılında yeniden yüzde 43,2'ye yükseldiğine dikkat çekildi.

2006 Haziran-2010 Haziran dönemleri arasında asgari ücretteki artışın yüzde 37,1 olduğu, aynı dönemdeki Tüketici Fiyatları Endeksinin (TÜFE) ise yüzde 37,6 olarak gerçekleştiği hatırlatılan raporda, son 5 yılda asgari ücretteki artış ile enflasyondaki artışın başbaşa gittiği, bu nedenle asgari ücretin yerinde saydığı belirtildi.

Raporda, gerçek enflasyon oranının daha yüksek olması nedeniyle gerçekte asgari ücretin alım gücünün düştüğü ifade edildi.

Enflasyon asgari ücretten daha çok arttı

Resmi enflasyon oranı esas alınan Tüketici Fiyatları Endeksi'nde çok sayıda gider kaleminin yer aldığı ve enflasyon oranının bu gider kalemlerine göre belirlendiği anımsatılan raporda, asgari ücretlilerin giderlerinde büyük pay tutan kira, ulaşım, elektrik, su, yakıt ve gıda giderlerinde yaşanan enflasyonun resmi enflasyon oranından çok daha fazla olduğu vurgulandı.

2006-2010 yılları arasında Türkiye'de kiranın ortalama yüzde 55,3, elektriğin yüzde 67, kömürün yüzde 60,8, ekmeğin yüzde 59,4, dolmuş ücretlerinin ise yüzde 44,6 oranında arttığı belirtilen raporda, asgari ücretteki artışın kira, yakacak, gıda, ulaşım, elektrik ve su gibi temel tüketim kalemlerindeki artışın çok daha gerisinde kaldığı, asgari ücretin, emekçilerin gerçek enflasyonu karşısında eridiği kaydedildi.

2006 Haziran ayı itibariyle asgari ücretin 380 lira 46 kuruş iken aynı dönemde 4 kişilik bir ailenin aylık gıda harcamasını ifade eden açlık sınırının 527 lira 53 kuruş olduğu ifade edilen raporda, şunlara yer verildi:

"2010 Haziran ayı itibariyle asgari ücret 521 lira 89 kuruş iken, aynı dönemde açlık sınırının 817 lira 99 kuruştu. Bu veriler kıyaslandığında Türkiye'de asgari ücret açlık sınırının altında seyretmektedir. Türkiye'de asgari ücret son 5 yılda yüzde 37,1 artarken, açlık sınırı aynı dönemde yüzde 55,1 artmıştır. Asgari ücretin açlık sınırına oranı 2006'da yüzde 72,1 iken 2010'da yüzde 63,8 olmuştur.

Dolayısıyla asgari ücret ile dört kişilik bir ailenin asgari gıda harcamalarını karşılamak son 5 yılda daha da zor hale gelmiştir. Açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki fark daha da açılmıştır. Gıda harcamaları bakımından enflasyon oranı asgari ücretten çok daha fazla artmıştır. Bir başka deyişle son 5 yılda asgari ücretlilerin gıda alım gücü daha da düşmüştür."

4 kişi de çalışsa olmuyor

2006-2010 yılları arasındaki asgari ücret ile 4 kişilik bir ailenin aylık zorunlu harcamasını ifade eden yoksulluk sınırı karşılaştırmasına yer verilen raporda, ancak 5 asgari ücretlinin maaşlarının toplamının yoksulluk sınırına yaklaştığı belirtildi.

Türkiye'de asgari ücretin son 5 yılda yüzde 37,1 artarken, yoksulluk sınırının aynı dönemde yüzde 43,1 artığı ifade edilen raporda, "Son 5 yılda 4 kişilik bir ailenin asgari harcamalarını gerçekleştirmesi için o haneye en az 5 asgari ücret girmesi gerekmektedir. Yani 4 kişilik bir ailenin tüm fertleri asgari ücretle çalışsalar bile, eve giren para yoksulluk sınırının altında kalmaktadır. Sonuç itibariyle asgari ücret, yoksulluktan ziyade ancak sefalet ile açıklanabilir düzeydedir" ifadesi kullanıldı.

Türkiye'deki asgari ücret AB'nin çok altında

AB üyesi Lüksemburg, İrlanda, Hollanda, Belçika, Fransa, Birleşik Krallık, Yunanistan, İspanya, Portekiz, Avusturya, Danimarka, Finlandiya, Almanya, İtalya ve İsveç ile Türkiye'deki asgari ücretin kıyaslandığı raporda, Türkiye için "vahim bir tablonun" ortaya çıktığı kaydedildi.

Söz konusu 15 AB üyesi ülkenin 9'unda asgari ücretin uygulandığı, 2009 yılı verilerine göre bu 9 AB ülkesinde ortalama brüt asgari ücretin 1165,7 Euro olduğu belirtilen raporda, Türkiye'deki asgari ücretlinin 320 Euro maaş aldığı, bunun AB ortalamasının yaklaşık dörtte biri düzeyinde olduğu kaydedildi.

En düşük asgari ücretin uygulandığı Portekiz'de asgari ücretin 525 Euro olduğu ifade edilen raporda, Türkiye'nin satın alma standardı açısından da söz konusu 15 ülkenin gerisinde olduğu kaydedildi.

AB'deki toplam 27 ülkeden 20'sinde asgari ücret uygulandığı, bütün ülkeler dahil edildiğinde AB'de ortalama asgari ücretin 694,8 Euro olduğu belirtilen raporda, Türkiye'deki asgari ücretin 320 Euro ile AB ortalamasının yarısından daha az seviyede olduğu ifade edildi.

Enflasyona göre belirlenmemeli

Türkiye'de asgari ücretin, "işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek düzeyde" olmadığı kaydedilen raporda, 2011 yılına yönelik Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısında devlet temsilcilerinin 2011 yılı enflasyon beklentisi ile paralel olarak yüzde 4 artı 4 önerisini getirdiği, asgari ücretin resmi enflasyon oranı ile paralel olarak belirlenmesinin, asgari ücretin emekçilerin gerçek enflasyonu karşısında daha da erimesine yol açacağı vurgulandı.

Raporda, asgari ücret uygulamasına ilişkin şu önerilerde bulunuldu:

- Asgari ücret, insanca yaşayacak bir düzeye çekilmeli, asgari ücret en azından bilimsel yöntemlerle hesaplanan açlık sınırının üzerinde olmalıdır.
- Asgari ücretteki artış oranı belirlenirken, asgari ücretlilerin temel gider kalemleri çerçevesinde oluşturulan bir geçim indeksi esas alınmalı, asgari ücretin gerçek enflasyon karşısında erimesi önlenmelidir.
- Bölgesel asgari ücret uygulaması, asgari ücretin bölgeler ölçeğinde düşürülmesi gündeme dahi getirilmemelidir.
- Asgari ücret, tüm yaş düzeyleri için aynı olmalı, 16 yaş üstü ve altı farklı asgari ücret uygulamasına son verilmeli, bu uygulamanın 18 yaş üstü ve altı biçimde yaygınlaştırılması gündeme dahi getirilmemelidir.

Asgari ücret ile çalışan işçilerin hemen hemen hepsinin sendikasız ve toplu iş sözleşmesi kapsamında olmayan işçilerden oluştuğu belirtilen raporda, işçilerin sendikalaşma ve toplu pazarlık yoluyla ücret ve haklarının iyileştirmesi önündeki tüm yasal ve fiili engellerin kaldırılması istendi.