Eklem içinin kamera ile gözlenmesi anlamına gelen artroskopi, diz, ayak bileği, kalça, el, dirsek ve omuz gibi eklemlerle ilgili sorunların tanı ve tedavisinde avantaj sağlıyor.

Artroskopik cerrahinin temelini; dizin ön kısmına iki delik açılması, birinden girilen optik kamera ile eklem içinin video ekranından izlenirken, diğerinden girilen aletlerle cerrahi işlemin gerçekleştirilmesi oluşturuyor.

Artroskopinin kullanım amaçlarına dikkat çeken Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kıral, "Muayene, röntgen, MR gibi incelemelerle tam tanı koyamadığımız durumlarda tanı amacıyla kamera ile diz eklemine girip diz içi yapıları inceliyoruz. Menisküs yırtıkları, eklem yüzü harabiyetleri, çapraz bağ kopmaları ve eklem içi kırıklarda ise artroskopiyi cerrahi girişimle tedavi amaçlı kullanıyoruz" diyor.

MENİSKÜS YIRTIKLARINDA GÜNCEL TEDAVİ

Her dizin içinde menisküs denilen, ikişer tane yarım ay şeklinde kıkırdak yastıkçıklar bulunuyor ve buralarda zorlama, yaşlanma ya da yapısal nedenlerle yırtıklar meydana gelebiliyor. Prof. Dr. Ahmet Kıral, bu yırtıkların tedavisinde artroskopik cerrahinin uygulanışını şöyle anlatıyor:

"Menisküs yırtıklarında önce, ilk delikten kamerayı sokup hangi menisküsün yırtık olduğu belirleniyor. Tamir edilebilecek bir yırtıksa dikişlerle tamir ediliyor, değilse yırtık kısmı temizlenip sağlam kısmı bırakılıyor. Bazen menisküsler tümüyle zarar görmüş ya da daha önce tamamen çıkartılmış olabiliyor. Böyle durumlarda kadavradan menisküs nakli de yapılıyor. Menisküs birtakım işlemlerden geçirildikten sonra hastaya nakledilebiliyor."

Prof. Dr. Kıral, artroskopinin ortopedide kullanımından önce menisküs ameliyatlarının açık yapıldığını, dizin kesilerek açıldığını ve çoğunlukla menisküsün tümünün çıkartıldığını belirterek, "Ancak yıllar sonra gördük ki, menisküsün tümü alınmışsa dizde ciddi hasarlar oluşuyor. Çünkü bu organ iki eklem yüzeyi arasında yastık görevi görüyor, esneklik sağlıyor ve dize gelen bir şoku hapsedebiliyor. Yokluğunda ise bölgede aşınmalar oluyor. O nedenle günümüzde menisküsün tamamı alınmıyor, mecbur kalınırsa da menisküs nakli yapılıyor" diyor.

BAĞ KOPMALARI SPORDA SIKÇA YAŞANIYOR

Diz içerisinde ve ortasında birbirini çaprazlayan ön ve arka çapraz bağlar bulunuyor. Spora bağlı olarak oluşan bağ yaralanmalarında da artroskopik cerrahiden yararlanılıyor. Prof. Dr. Kıral, ön veya arka bağ koptuğu zaman yine dizi açmadan, artroskopik yöntemle ekleme girerek, diz çevresindeki tendonları alıp yeni bir çapraz bağ yapıldığını belirtiyor. Yeni oluşturulan bağlar çok sıkı ve sağlam olsa da, bağ yaralanmalarında yöntemin her tekrarlanışında başarı şansı azalıyor.

AMELİYAT SONRASI İLK İKİ HAFTA ÖNEMLİ

Menisküs cerrahisinde hasta, yatışının yapıldığı gün ameliyata alınıyor ve bir gece hastanede kalıyor. Artroskopik cerrahi sayesinde hasta ertesi gün evine değnek kullanmak zorunda kalmadan ve ev içindeki gereksinimlerini kendisi görebilecek kadar yürümesine izin verilerek gönderiliyor. Ayrıca dize de elastik bandaj takılıyor.

Prof. Dr. Kıral, hastaların fazla yürümemeleri gerektiğini belirterek, “Mümkünse iki hafta evden çıkılmaması öneriliyor. İkinci haftanın sonunda giriş deliklerindeki dikişler alınıyor ve hasta normal yaşantısına dönüyor. Bir ay boyunca dizde duyarlılık devam edebiliyor. Hasta eğer sporcu ise en erken üç ay sonra spora dönebiliyor” diyor.

Bağ ameliyatında ise hasta bir gece hastanede kalıyor ve çıkarken dizine menteşeli, açısı ayarlanabilen koruyucu bir dizlik takılıyor. Hastalar değnek kullanmadan ama mutlaka dizlikle iki hafta boyunca dikkatli olmak kaydıyla yürüyorlar. İkinci haftanın sonunda dikişler alınıyor, dizlik ise iki hafta daha kalıyor. Dizlik kullanımı, bu tür ameliyatların genelde genç hasta gruplarında yapılması ve bu bağları ömür boyu kullanacakları göz önünde tutularak mutlaka öneriliyor. Dizlik bir ayın sonunda çıkıyor ancak kişi sporcuysa spora dönme süresi dokuz ay ile bir yılı buluyor. Eklem yüzü hasarlarında rehabilitasyon süresi 1.5 aya kadar uzayabiliyor. İşlem yapılan dize yük verilmesi istenmediğinden, kişinin 1.5 ay boyunca koltuk değneği kullanması gerekiyor. Kıkırdak nakli yapıldıysa bu süreye çok önem veriliyor. Eğer daha küçük bir alan söz konusu ise ve tedavi kanlandırma ile yapıldıysa hasta 10. günden itibaren basmaya başlayabiliyor.

ENFEKSİYON RİSKLERİ AZALDI

Prof. Dr. Ahmet Kıral yöntemin risklerini ise, “Bu cerrahinin çok düşük oranda da olsa iki riski bulunuyor; enfeksiyon ve bacaktaki damarlarda pıhtı oluşması yani tromboemboli. 

Ameliyathanelerin altyapısı, havalandırması ve sterilizasyonu çok geliştiği için enfeksiyon riskleri tüm cerrahilerde yüzde 0.5’in altına düştü. Tromboemboli riskini düşürmek için hastalara ameliyat esnasında kan sulandırıcı verilmeye başlanıyor ve sonrasında da devam ediliyor. Ayrıca bacağı saran, şişip inebilen ve kan pompalayan antiembolik çoraplar da pıhtı oluşumunu engelliyor. Geçmiş yıllarda %30-40 oranında görülen pıhtı riski artık yüzde 2-3’lere düştü” sözleriyle anlatıyor.