Meclis gündemine geldiği günden bu yana tartışmaların odağındaki 4+4+4 eğitim sistemi mecliste oylanarak yasalaştı. Zorunlu eğitimi 8 yıldan 12 yıla çıkaran yeni uygulamaya göre eğitim sistemimiz 3 aşamalı olarak yeninde yapılandırılacak.
Milli Eğitim Komisyonunda görüşüldükten sonra meclis gündemine gelen 4+4+4 eğitim sistemi, CHP’nin sert muhalefetine rağmen oylanarak geçti. Buna göre 8 olan zorunlu eğitim süresi 12 yıla çıkarılıyor. 3 kademeden oluşacak yeni eğitim sistemine göre İlk 4 yıl ilkokul olarak planlanıyor. Bu süre, Öğrencilerin çevreye duyarlılıklarını arttırıp, becerilerini geliştirecek, sosyalleşmelerini sağlayacak ve temel yaşam kurallarını öğrenecekleri, zorunlu eğitim kademesi olarak tasarlandı. Bilgiye erişim ve bilgiyi kullanma amaçlı seçmeli derslerin alınacağı ikinci kademe ise ortaokul olacak. Üçüncü ve son kademe ise, lise eğitiminden oluşuyor. Genel, Mesleki ve Teknik olarak bilgiye erişim, bilgiyi kullanma, hayata ve bir üst öğrenim olan üniversite eğitimine hazırlanma son aşamada önemli bir yer tutuyor. Özellikle ikinci kademe yani ortaokullarda, öğrencilerin daha özgür bir birey olarak sivil toplum ve demokratik devlet anlayışı gereğince eğitim süreçlerinde özgür ve karar değiştirme hakkına sahip olmalarına fırsat verilmesi amaçlanıyor.
Meclis Milli Eğitim Komisyonundaki görüşmelere katılarak süreci yakından takip eden AK Parti Aydın Milletvekili Gültekin Kılınç, dünya genelinde 197 ülke içinde sadece İrlanda’nın 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim uyguladığını söyledi. 130 ülkede ise zorunlu eğitim süresinin 9 ile 14 yıl arasında değiştiğini kaydeden Kılınç, AB ülkesi ülkelerde 2020 yılına kadar nüfusun yüzde 90'ının en az lise mezunu olma hedefinin öngörüldüğünü, Ülkemizde ise toplam nüfusumuzun sadece yüzde 28'inin lise mezunu olduğunu belirtti. Bundan sonra eğitim konusunda devletin değil bireyin tercihinin öne çıkacağını ifade eden Gültekin Kılınç, 2023 hedefinin yakalanması için eğitimin en önemli araç olduğunu kaydederek, “Toplumuzdaki her bireyi yapabileceği işlerde değerlendirerek ve üretime dâhil ederek uluslararası rekabet gücümüzü en üst noktaya taşımamız bir zorunluluktur. 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim, bireyleri özgürleştirmeyen, tercih ve hedef değiştirmeye fırsat vermeyen, seçme hakkı tanımayan, farklılıklara imkân veremeyen ve farklı seçenekler sunmayan yapısı ile çağdaş dünyaya inat müesses nizamın devamını öngören bir yapıdır. Dünya genelinde 197 ülkenin içinde sadece İrlanda 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimin uygulandığı ve 130 ülkede ise zorunlu eğitim süresi 9-14 yıl arasında olduğu dikkate alınacak olursa ülkemizdeki zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıkarılması için geç bile kaldığımız söylenebilir. AB ülkesi ülkelerde 2020 yılına kadar nüfusun yüzde 90'ının en az lise mezunu olma hedefi öngörülmüştür. Ülkemizde ise toplam nüfusumuzun sadece yüzde 28'inin lise mezunu olduğu dikkate alınırsa zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıkarılmasını önemli bir dönüm noktası olarak kabul etmemiz gerekir. Dünyadaki uygulamalara baktığımızda OECD ülkeleri olmak üzere tüm eğitim sistemleri kademeli olarak yapılandırılmıştır. Eğitim süresinin önemi kadar, öğrencilerin sistem içindeki programlarda ne şekilde ve hangi tercih değişikliği yapabilecekleri de en az o kadar önemlidir. Yeni düzenleme ile 4 yıllık ilköğretim, ortaokul ve liseler bağımsız (fiziksel olarak) oluşturulabileceği gibi ilkokullar ile ortaokulların bir arada ya da ortaokulların liselerle birlikte oluşturulmasına da fırsat verilmektedir. Ortaokullar; program bütünlüğü korunarak üst öğretim programlarının bütününe yönelik olarak fazla sayıda seçeneği barındırıp, lise öğrenim sürecinde yer alan programların tercih edilmesine fırsat verecek esneklikte tasarlanacaktır. Dünyada da temel dersler dışında bireylerin tercih, gelişim ve yeteneklerine uygun seçmeli derslerden oluşan, seçimlik ders programları uygulanmaktadır. Ortaokullarda yani ikinci dört yıllık kademelerde Türkçe, Matematik, Fen, Sosyal Bilgiler ve Yabancı Dil gibi temel dersler dışında seçimlik dersler ile lise eğitimi için altyapı oluşturulacaktır. Eğer öğrenci gelecekte imam hatip lisesi okumak istiyorsa bu program için gerekli olan seçmeli dersleri alabilecek ya da sosyal bilimler programına devam etmeyi istiyorsa yine seçmeli derslerden sosyal bilimler derslerini seçme hakkına sahip olacaktır. Matematik, spor ya da güzel sanatlar yeteneği olan çocuklar çok erkenden tespit edilebilecek ve yönlendirilebilecektir. Ortaokullardaki temel dersler dışındaki seçimlik dersleri öğrencinin veya ebeveynin isteğine ye tercihine bağlı olarak alabilme ESNEKLİĞİ getiriyoruz. Tercih devletin değil bireyin olacaktır. Böylece devlet bireylerin demokratik hak ve taleplerine sınırlama getirmeyecek aksine sağlanan esneklik ile bu hak ve taleplerine cevap verecektir. Öğrencilere diploma mecburi eğitim -öğretimin tamamlandığı lise bitiminde verilecektir” şeklinde konuştu.

KANUN YAYIMLANDIĞINDA OKUMAKTA OLAN ORTA KADEMEDEKİLER NE OLACAK?
Kanunun yayımı tarihinde ilköğretim kurumlarının 5,6,7 ve 8. sınıflarında eğitim görenlerin eğitimlerini bu kurumlarda tamamlaması kararlaştırılırken, gerektiğinde ilgili düzenlemelerin bakanlık tarafından il, ilçe ve okul bazında yapılması öngörülüyor. 7 olan okula başlama yaşı da yeni kanunla birlikte artık tarih oluyor. Yapılan yeni değişiklikle birlikte ilköğretim çağı 6-13 olarak değiştiriliyor. Böylelikle 5 yaşını doldurmuş ve 6 yaşına girmiş çocuklara ilköğretime başlama fırsatı doğuyor.

“Dünyada 197 ülkeden 126’sında ilkokula başlama yaşının 6 olduğunu söyleyen Ak Parti Aydın milletvekili Gültekin Kılınç, “Bu düzenlemeden önce, okul öncesi eğitim kanunla zorunlu eğitim kapsamında olmamasına karşın, eğitim politika ve stratejimiz gereği idari zorunlulukla yüzde 11,1'den yüzde 67,33'e ulaştırılmıştır. Okul öncesindeki politika ve stratejimiz aynı kararlılıkla devam edecek ve okul öncesinde 2016 yılına kadar yüzde 100 okullaşma hedefimiz olacaktır. Kaldı ki dünyanın hiçbir ülkesinde okul öncesi eğitim zorunlu eğitim kapsamında değildir. Okul öncesi eğitim bugün olduğu gibi devlet okullarında ücretsiz ve özel okullarda verilmeye devam edecektir. Unutmamalıyız ki, hükümetimizin hedefi 2023 yılında mutlu ve kendine yeten bireyleriyle dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olmaktır. Bunu sağlamanın en temel girdisi nitelikli insan gücümüzdür. Yeteneklerine göre eğitilmiş çocuklarımız gençlerimiz her alanda rekabet gücümüzü artıracak, ülkenin geleceğinin aydınlatacaklardır. Aslında konuşmamız gereken 4+4+4 değil bu eğitim dönemlerinin nasıl daha verimli hale getirileceği, bu eğitimin kalitesini arttıracak uygulamaların neler olabileceği konusu olmalıdır. Muhalefetin ve sivil toplumun gerçek katkısı bu olacaktır. Unutulmamalıdır ki, hükümetimiz ülkemizin geleceği açısından zor olanı seçmektedir. Yeteneklere göre eğitim meslek liseleri örneğinde gördüğümüz gibi kişi başına maliyeti hem daha yüksek bir eğitimdir, hem de uzun soluklu planlama yapmayı gerektirir. Biz ülkemizin ihtiyaçları için zor olana soyunuyoruz. Biz inanıyoruz ki bu ülkenin çocukları ve gençleri çok daha iyisine layıktır. Onların aklına, becerilerine güveniyoruz. Biz onlarla elbirliğiyle bu ülkenin geleceğini şekillendireceğiz” şeklinde konuştu.