22. Dönem TBMM Başkanı Bülent Arınç Manisa'da partisinin düzenlediği İl Danışma Meclis Toplantısı'nda Anayasa Mahkemesi'nin kararını değerlendirdi.

Kültür Sitesi Lale Salonu'nda gündemdeki diğer konularla ilgili yorumlar yaparak konuşmasına başlayan Arınç, Güngören'de meydana gelen bombalı saldırıyı çok profesyonelce hazırlanmış hain bir saldırı olarak nitelendirdi. İçişleri Bakanlığı'nın konuyla ilgili yaptığı açıklamayı hatırlatan Arınç, saldırıyı düzenleyenlerin tamamının yakalandığını, bunun hükümetin bir başarısı olduğunu söyledi.

"ARSENİKLİ SU AFİYET OLSUN"

Geçtiğimiz günlerde İzmir suyundaki arsenik miktarının yüksek olması konusunda açıklamalar yaptığını hatırlatan Bülent Arnç, "O gün dedik ki medyamızın bir bölümünün gözü kapalı. Eğer İzmir'de CHP'li değil de AK Partili veya bir başla partili bir belediye başkanı olsaydı, acaba bugün ki gibi mi davrandırdı? Kesinlikle hayır. Eğer AK Partili bir belediye başkanı olsaydı divan-ı harbe kadar götürürlerdi. Bu sözlerim hemen yankılanmış. İzmir'de bazı basın kuruluşları 'Vay sivri dili İzmir'e uzattı. Bizim
başkanımızdan ne istiyor? Bizim başkanımız aslan başkan' demeye başladılar. Ben iyi niyetli olanları bir kenara koyuyorum. Ama gözü kapalılara şöyle bir tavsiyede bulunsam ayıp kaçar mıdır diye düşünüyorum. Bu sudan çok memnunsanız, ey filan filan filan kişiler. Size afiyet oldun. Bunu söyleyen Bülent Arınç diye tepki gösteriyorlar. Sivri sinek ısırığı kadar korkmam bu işlerden. Hep doğruları söyledim. Bunlar iki yüzlü insanlardır, bunlar gayri ciddi insanlardır. 10 paralık bir şey için dünyayı ayağa
kaldıranlar, bu suyu içmek şöyle dursun, 'su yemekte bile kullanılmaz, bununla meyve sebze bile yıkanmaz. O kadar tehlikelidir' raporuna karşın, halkın sağlığını kurtaracakları yerde bize vurmaya çalışıyorlar. Vurdukça da oy oranımız artıyor"dedi.

AK Parti'nin belde kongrelerinin tamamlandığına belirten Arınç şunları söyledi:

"Peki biz belde kongrelerini ne zaman yaptık? Anayasa Mahkemesi'nde dava devam ederken. Birilerine göre bu işte bir gariplik vardı. Diyorlardı ki; 'Adamlar delirmiş. Partileri kapanacak, kongre yapıyorlar. Bu nasıl iş? Bu işin sırrı AK Partililerin kendilerine ve milletine olan güvenlerinin bir eseridir. Biz haklıyız ve güçlüyüz. Ve bu inançla her gün 'durmak yok yola devam sözcüğünü' önce kendimize sonra teşkilatlarımıza söyledik. AK Parti 5.5 yılda halka hizmet götürdü. Demokrasiyi güçlendirdi.
Seçmenin AK Parti'ye bu oyu vermesi tesadüf değil. Yapılan hizmetleri beğenmiştir. Fakat bir de baktık ki, 5.5 yıl sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı kapatma istemiyle bir dava açtı. Objektif olmaya çalışarak şunları söyleyeceğim; Bu alışılmış bir usul değil. Ne yapmış da, 17 milyon seçmenin beğendiği, halkın büyük kısmının beğendiği bir siyasi parti hangi icraatından dolayı kapatılmak istenebilir ki? Ülkeyi bölmüş müyüz, ülkede kavga çıkmasına mı sebep olmuşuz, ülkeyi fakirleştirmiş miyiz? Bir
zamanlar ülkeyi fakirleştirenler vardı. Bugün dolar 10 sene öncesinin seviyesinde. Büyüme hızı yüzde 9'ları gördü. Yani nedir partinin suçu? Kavga mı, çatışmamı, ekonomik kriz mi? Hayır. Merakla iddianameye baktık. Meğer biz laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmuşuz. Ne zaman olmuşuz ya, hiç haberimiz yok. Peki nasıl olmuş da laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmuş? Ben Meclis Başkanıyım, meclis kürsüsünden demişim ki, 'laiklik yeniden yorumlanmalıdır. Türk milletinin yapısına uygun, batı tipi bir laikliğe
ihtiyacımız vardır.' Meclis başkanıyım ben. Sivil kurumun başında, halkın seçtiği sivillere hitap ediyorum. Bu işte bir yanlışlık olabilir mi? Ben sivil kurumun bir mensubu olarak askerin önünde bu konuşmayı yapmıyorum. Ne yapıyorum? Milletin oylarıyla parlamentoya girmiş milletvekillerinin önünde diyorum ki; 'Bu ülkede özgürlükler genişlemelidir, toplumsal barış korunmalıdır ve sivil irade güçlü olmadır. Bu benim görevim zaten. Ve meclis kürsüsünde konuşmalar, Anayasa'nın 83.maddesine göre, sözümüzden,
konuşmalarımızdan ve oylarımızdan sorumlu olmadığımız yazılır. Onu da ben yazmadım, 82 Anayasasını yazanlar koymuşlar oraya. Yani meclis kürsüsünde konuşlan bir söz sorumluluk getirmediğine göre, fikir ve düşünce özgürlüğüm adına söylediğim düşüncelerimden nasıl suçlanabilirim ben? Bu iddianameye baktıktan sonra Türkiye'ye bakıyoruz. Hayır, Türkiye'de böyle bir tehlike yok. Halkın böyle bir sıkıntısı yok, isteyen istediği gibi giyiniyorsa, TBMM'den de şer-i hükümlere dayalı bir kanun çıkmıyorsa, bunu da hiç
kimse aklından geçirmiyorsa, Laiklik acaba daha nasıl aykırı eylemlerle zedelenebilir? Kendi anlayışlarına göre bizim hareketlerimizi bir tehlike olarak gördüklerini üzülerek gördüm."

"İDDİANAME REDDEDİLMELİYDİ"

İddianamede 71 kişi hakkında yasak istendiğini hatırlatan Arınç, "1. sırada Tayyip Bey, 2. sırada ben varım. Bizim de okuma yazmamız var. Biz de hukuk fakültelerini okuduk. 22 sene bir fiil avukatlık yaptım. Ceza hukukunu da birazcık bilirim, başkaları kadar olmasa da. (Sabih) Kanadoğlu benden daha çok bilir ama ben doğrusunu bilirim. Anayasa'da yazılanlar, ceza hukuku belli. Bu yasalar içinde bizim ne yaptığımızı bilmemiz gerekiyor. er "Peki biz belde kongrelerini ne Şimdi iddianamede gazete kupürleri
var. Bunların toplamı 400'e yakın. Niye 400? Çünkü 69. maddede diyor ki; 'Bir siyasi parti 1-2 suç işlenmekle kapatılamamalı, çok yoğun bir şekilde olmalı, odak haline gelmeli. Ondan sonra parti kapatılır.' Sayı yüksek tutulmuş, 400'e yakın suçlama var. Bunları okuduk ve güldük. İşin tirajı komik tarafı, bu iddialara inanıp AK Parti'nin kapatılacağını düşünenler oldu. Başsavcı diyor ki; 'Suç işlenmesine gerek yok. Suç işlenmesiyle bu işin alakası yok. Eylemleri ve konuşmaları yeter.' Peki bu eylemler ve
konuşmaların hangi kanunlara aykırı? 'O önemli değil' diyor. Peki bir gazetede haber çıkmış. O haber yanlış olduğu için tekzip edilmişse, yine de o habere dayanacak mısın? 'Ben anlamam. Usulen onlar tekzip etmişlerdir. Laf olsun diye etmişlerdir diyor.' Peki tekzip edilmemişse? 'Ha o zaman doğru olduğu için tekzip etmemişlerdir.'diyor. bu işten bir şey anlamadım. Bir gazetede haber çıkmış. Ben diyorum ki; bu yanlış haber. Bunu tekzip ettim. O zaman diyor ki Başsavcı; 'Sen bunu mahsus tekzip ettirdin.
İleride suçtan kurtulmak için. Başka bir haber çıkıyor. Ben de diyorum ki; 'Bunlarla uğraşmak kolay değil, ben artık ne çıkarsa çıksın tekzip etmeyeceğim.' Dönüyorum Başsavcıya, diyor ki; 'Niye tekzip etmedin? Doğruydu da onun için değil mi? Ben bu işin içinden çıkmadım. Neyse birileri çıktı. Burada çıkacak olan ideal karar AK Parti hakkında davanın reddi olmalıydı. Evet reddedildi ancak bir para cezası da verildi. Bazı işgüzarlar, '10 tanesi kapatma dedi ama 4 tanesi şunu dedi diye' bir takım yorumlar
getiriyor. Talep neydi: AK partinin kapatılması. Kapatma reddedilmiştir. Esas iddia budur. Bizden para yardımının az kısmı kesilmiştir. Gerekçeli karar çıktığında detaylara bakacağız. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının iddianamesine göre parti ve partili 71 milletvekili 400 tane olayla itham edildi. Anayasa Mahkemesi bu delillerin 370 tanesini bir kenara atmış, 'bunlar delil olmaz' demiş. Sadece 30 tane üzerinde durmuş. Bunlardan bana ait bir tane var. 30 tane delil değerlendirmeye alınmış. Odak olsun diye
400 tane sıkıştırma, devşirme delille açılan iddianame 30'a düşerse odak olur mu? 30 tane odak olmaya yeter mi? Yetmediği için zaten en hafif para cezasını verdiler. Bu parti halen laikliğe karşı eylemlerin odağıdır diyenler ve bunu utanamadan sürdürenler için söylüyorum. Biraz mantığınızı ve vicdanınızı hukuka açın. Ama gözleri bu kadar dönmüş insanlar emellerine ulaşamadı" dedi.

"SUÇ İŞLEMEDİK"

AK Parti'nin suç işlemediğini iddia eden Arınç sözlerini şöyle sürdürdü;

"Biz suç işlemedik. Biz laiklik ilkesine karşı bir eylemin içinde olmadık. Devletin temel vasfı olan, demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti vasfını herkes kadar veya herkesten daha çok benimsiyor ve kabul ediyoruz. Ama bu ilkeleri kendi istediği gibi yorumlayıp, karşısındakini düşman ilan etmesin. Bunu hep anlattık ama kurt kuzuyu yemeye niyetlenmiş havası içerisinde birileri, 'Mademki böyle bir dava açıldı, bu parti yüzde yüz kapatılır' demeye başladı. Yahu niçin böyle söylüyorsun? Burası mahkeme
değil mi? Bu savunmalara, bu delilerle bakmayacak mı? 'Yok sen bilmezsin. Orası bugüne kadar hep 9'a 2 karar aldı. Sen ağzınla kuş bile tutsan oradan kapatma kararı çıkacak. Bunu kim söylüyor? Bir kısım siyaset "Peki biz belde kongrelerini ne çiler, gazeteciler, köşe yazarları, AK Parti'nin kapatılmasından kendisine ikbal umanlar söylüyor. Netice itibariyle Türkiye rahatlamıştır ve AK Parti kapatılmamıştır. AK Parti kapatılmış olsaydı siyaseten AK partililerin çok fazla bir kaybı olmazdı. Ancak
Türkiye çok şey kaybederdi. Ekonomi, dış politika allak bullak olurdu."

BAYKAL'A FELAKET TELLALI SUÇLAMASI

Konuşmasında CHP Lideri Deniz Baykal'ı isim vermeden eleştiren Arınç, "AK Parti'yle millet önünde yarışamıyorlar. Her yarışmada sondan nal topluyorlar. AK Parti her iki kişiden birinin oyunu alıyor. 'Peki bu AK Parti'yle nasıl baş edeceğim. Her gün iki saat konuşuyorum kimse bana inanmıyor' diyor bir tanesi. Adam felaket tellalı. Ağzını açtığı zaman 'öldük, bittik, rejim tehlikede.'diyor. Herkes birbirine bakıyor. 'Bu adam uzaydan mı geliyor. Bu sözleri nasıl söylüyor. Türkiye'yi tanımıyor mu? Halkın
arasına hiç girmiyor mu?' diyorlar. Türkiye'nin 81 ilinden 80'inde AK parti var. Ama üçte ikisinde CHP yok, MHP yok. Doğu bölgelerinde AK Partiye yüzde 55 oy çıkmış. AK Parti'nin olmadığı bir seçimde birilerinin bu insanları atmaktan çekinmediniz mi hiç? "dedi.

CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ı da eleştiren Bülent Arınç, "İzmir'de bayan bir milletvekili var. Geçenlerde beyanat veriyor; 'Ben bu Anayasa Mahkemesini çok seviyorum ama bu kararından sonra onlara olan güvenimi kaybettim' diyor. Bak bak bak bak. Ona da güvenini kaybetmiş. Hey güzel Allah'ım. Bu çağdaş, demokratik, bu kadar laik milletvekilimiz Anayasa Mahkemesine olan güvenini kaybetmiş. Neden acaba? Kapatmadı diye. AK Partisi'ni kapatıverseler o Karşıyaka'daki konken partisine rahatlıkla devam
edecek" diye konuştu.