Aydın Tarım İl Müdürlüğü Çiftçi Eğitim ve Yayım Şube Müdürü Şakir Karakaya, Türkiye"de arıcılık sektörünün gelişmekte olduğunu ancak halen istenilen seviyede olmadığına dikkat çekti. Bu konuda gerekli çalışmaların yapılmakta olduğunu ifade eden Katakaya, gerek kamu gerekse özel sektörün işbirliği ile arıcılık sektörünün sorunlarının çözülmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye"nin dünyada mevcut olan ballı bitki tür ve çeşitlerinin yüzde 75"ine sahip zengin bitki örtüsüne sahip olduğunu belirten Çiftçi Eğitim ve Yayım Şube Müdürü Şakir Karakaya; iklim ve coğrafi yapısı bakımından da arıcılığa son derece elverişli bir konumun bulunduğunu söyledi. Arıcılığın topraktan bağımsız, diğer sektörlere daha az iş gücüne ihtiyaç duyulması, yatırımın ürüne dönüşme süresinin daha kısa olması, ürüne iç ve dış pazarda potansiyel talebin fazla olması gibi nedenlerden dolayı diğer tarımsal faaliyetlere oranla büyük bir avantaja sahip olduğunu belirten Karakaya, “Ülkemizde yaklaşık 150 bin üretici sahip olduğu 4 milyon 200 bin koloni varlığı ile arıcılıkta uğraşmakta, bunların 40 bin adedi sahip olduğu 2 milyon 500 bin koloni ile gezginci arıcılık yapmaktadır. 2003 yılında FAO verilerine göre dünyada 59 milyon 240 bin adet koloni ile 1 milyon 311 ton bal üretilmiş olup; ülkemiz arıcılığı 4 milyon 200 bin koloni varlığı ile Çin"den sonra ikinci, 70 bin ton bal üretimi ile de Çin, Arjantin ve ABD"den sonra dördüncü durumdayken, koloni başına 18 kilogram ortalama bal verimi ile ise Çin, ABD, Meksika, Arjantin ve İspanya"nın ardından altıncı sırada bulunuyoruz. Arıcılığımızın son yıllarda büyük aşma yapmış olmasına rağmen, özlenen seviyeye gelmemiş olmasının nedenleri; teknik arıcılık gereklerinin tam olarak yerine getirilemediği ilkel kovan yerine modern kovanlarla çalışılmasının öneminin ülkemizde çok geç anlaşılması, çok zengin flora kaynaklarına sahip olmamıza rağmen arıcılığı gelişmiş ülkelerdekine göre birim alanda daha fazla koloni bulundurulmasıdır. Bu rakam Çin"de 0,67, ABD"de 0,26, Arjantin"de 0,65 ve Meksika"da 1,02 iken Türkiye"de 5,09"dur. Ülkemiz zengin gen kaynaklarına sahip olmasına rağmen son yıllarda kadar ıslah çalışmalarına gereken önemin verilmemesi e buna paralel olarak üreticilerin yüksek verim materyalle çalışabilme olanağı sağlanamaması da bir diğer faktördür” dedi.
Tüm tarımsal faaliyetlerde ekonomik üretim yapabilmenin başlıca yönteminin üretim girdilerini düşürmek veya birim üniteden elde edilecek ürünü artırmakla mümkün olabileceğine değinen Şakir Karakaya, birim üniteden elde edilecek ürünü artırmanın temel yolunun vasıflı materyalle çalışmak olduğuna işaret etti. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı"nın 2002 yılında ana arı üretiminin esaslarını belirleyen ve üreticileri kayıt altına almayı sağlayacak düzenlemeleri yatığından söz eden Karakaya, bugüne kadar 626 üreticiye uygulamalı eğitim verildiğini hatırlattı. Bu kapsamda 65 işletmeye ana arı yetiştirme izni verildiğinin altını çizen Karakaya, “Üretim kapasitesi üretim sezonunda 250 bin adete ulaşmıştır. Bu çalışmanın öneminin kavranabilmesi ve üreticilerimiz tarafından benimsenmesi için Bakanlığımızdan üretim izni almış işletmelerden alınmak suretiyle değiştirilen ana arılar 2003 yıllında destekleme kapsamına alınmış ve aynı yıl 80 bin adet ana arı için destekleme ödemesi yapılmıştır. Bakanlığımızca 2005 yılında itibaren uygulanması planlanan hayvancılık destekleme kararnamesinde arıcılık sektörü için farklı konularda desteklenmesi için çalışmalar sürdürülmektedir. Dünyada sınırlı üretimi yapılan çam balı kaynağı kızıl çam ormanlarına sahip olunması nedeniyle dış pazarda potansiyel talep artmış, son yıllarda ihracat imkanları artan sektörde özellikle bal ihracatı bakımından büyük ilerleme sağlanmıştır. Önümüzdeki günleri çok parlak olan ülkemiz arıcılığı; gerek kamu gerekse özel sektörümüz ve yetiştirici birliklerimizce yapılacak çalışmalar ve bu konuda çalışan üreticilerimizin kendi sorunlarına sahip çıkıp çözümler üretmesiyle özlenen ve hak ettiği yere ulaşacaktır” diye konuştu.