EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, yaptığı açıklamada, inşaatı yüzyıl sürmesine rağmen tamamlanamayan ve antik dönemin en büyük harabelerinden biri olarak gösterilen Apollon Tapınağı'nın Didim'e gidenlerin mutlaka gördükleri, tüm ihtişamıyla ayakta duran muhteşem bir ören yeri olduğuna dikkati çekerek, Miletos Mermer Antik Ocaklarının ise derneğin onursal üyesi Dr. Anneliese Peschlow'un araştırmaları sonucunda gün ışığına çıkarıldığını vurguladı.

Bafa Gölü'nün güney kıyılarındaki Büyük Asar Tepe, Tahtacı Tepe ve Oyuk Dağı civarındaki 5-6 kilometrelik bir alana yayılan ve gölden 4-5 kilometre uzaklıkta bulunan birçok ocak bulunduğunu belirten Sürücü, bakir bir alanda olması nedeniyle birçok insanın bilmediği, yöre insanının bile zeytin toplama mevsimlerinde üzerinde yemek yedikleri sütun kasnaklarının, kilometrelerce alana yayıldığını vurguladı.

Sürücü, ''Peschlow'a göre, Antik Mermer Ocaklarında taş işçileri tarafından sütun hatları kaya yüzeyine çizilmekte ve sonra daire biçiminde oyularak, kasnaklar şekillendirilmekteydi. Tapınak yapı belgelerine göre, Miletos'un mülkiyeti altında olan antik ocaklarda, Apollon Tapınağı ile ilgili işleri bir mimar yönetmekte, yapı kontrolünü ise bir komiser sağlamaktaydı. Buradaki iş gücünü kendilerine para verilmeyen, ancak yemek ve barınma olanağı sağlanan tapınak köleleri oluşturuyordu. Tapınak köleleri yetmediği zaman, ücret karşılığında parça başı çalışan usta işçiler de çalıştırılmaktaydı. Kiralık işçilere ödenen ücret, çalıştıkları süreye göre değil, yapımını tamamladıkları parça sayısına göre verilmekteydi'' diye konuştu.

Mimari parçaların mermer ocaklarından 4-5 kilometre aşağıdaki ovaya taşınmasının, halatlara bağlanmış kızaklar üzerinde yamaçtan aşağıya indirilmesiyle gerçekleştirildiğini bildiren Sürücü, Apollon Tapınağı'ndaki yapı yazıtlarının belirttiğine göre, sütun parçaları, limanda bekleyen teknelere yüklenerek, Bafa Gölü'nün güneyinden takriben 30 kilometre uzaklıktaki Panarmos'a (bugünkü Mavişehir) taşındıklarını kaydetti.

Sürücü, Antik Mermer Ocaklarında taş kırma, ilk yontma, çalışma artığı taşların tasfiyesi, nakil yolunun yapım ve onarımı, ocaklardan limana nakil, limanda mimari parçaların gemiye yükleme işlemi ve gemilerle Panarmos'a taşınmasının, burada yükün indirilmesi ve Didyma'ya getirilmesinin, bugün bile inanılmaz geldiğini vurguladı. İnsan zekası ve gücünün, o dönemin teknik olanaklarıyla birleşerek, meydana çıkan muhteşem eserleri yıllarca Panormos'a taşıdığını dile getiren Sürücü, Apollon Tapınağı'nın 122 sütuna göre planlandığını belirtti.Çalışma koşullarının, arazi şartlarının çok zor olmasından dolayı bir sütunun yıllık maliyetinin günün parasına çevrildiğinde takriben 2 milyon avroya karşılık geldiğini ifade eden Sürücü, bunun, yapının yüzyıllar boyu sürmesini anlaşılır kıldığını bildirdi. Sürücü, sütun kasnaklarının Panormos Limanı'ndan Didim'e taşınmasının, inanılmaz teknik ve güç gerektirdiğini belirterek, ''Antik ocaklarda çalışan ustaların çıkarmış olduğu eserler, bugün Apollon Tapınağı'nda göğe doğru yükselmekte ve dimdik ayakta durmaktadır. Her yıl binlerce yerli-yabancı turistin ziyaret ettiği Apollon Tapınağı'na gelen konuklar, Bafa'nın güneyinde yıllarca mermerleri yontan dönemin taş ustalarını, belki de hiç bilmeden gelip-geçmektedir'' şeklinde konuştu.

Antik dönemin çileli taş ustalarının yonttuğu sütun kasnaklarının, bugün iki zeytinlik arasında sınır duvarı gibi durduğunu veya yavaş yavaş kaybolup gittiğine işaret eden Sürücü, bugün bu tarihin üzerinde, zeytinleri toplayıp geçimlerini sağlamaya çalışan ve farkında bile olmadıkları her biri bir sanat eseri olan sütun kasnaklarının üzerinde yemek yiyen yörenin çileli insanlarının oturduğunu kaydederek, şunları söyledi: ''Halbuki Didim Apollon Tapınağı'na gelen turistlere, sütunların ilk çıktığı bu ocaklar, sütun kasnakları, dönemin Antik Limanı gezdirildikten sonra tapınağa götürülse, burada yaşananlar da bilinecek, yörenin insanı da yarar sağlayacak''/iha