Antik dünyanın en büyük 3 kehanet merkezinden biri olan, İzmir İli Menderes ilçesi Özdere beldesine bağlı Ahmetbeyli Köyü sınırları içindeki 3 bin yıllık Klaros Apollon Tapınağı'nın yanı başında taş ocağı açılması girişimine tepkiler giderek artıyor. Yerel halk, Özdere Belediyesi ve Klaros Kazı Başkanı Prof. Dr Nuran Şahin'den sonra sivil toplum örgütleri ve turizmciler de taş ocağı izni verilmesine sert tepki gösterdi. Kuşadalı Rehberler ile TÜRSAB Kuşadası Bölgesel Yürütme Kurulu üyesi
seyahat acenteleri Klaros Antik Kenti'ne giderek eylem yaptı.
Kuşadası Turist Rehberleri Derneği (KURED) yöneticileri, TÜRSAB üyesi seyahat acenteleri temsilcileri ve çevre gönüllüleri ve yerel tarih araştırmacılarından oluşan heyet, yerinde incelemelerde bulunup yöre halkı, Özdere Belediyesi Avukatı ve Kazı Başkanı Prof.Dr Nuran Şahin'le görüştükten sonra, taş ocağı işletme müsaadesinin iptali için açılacak davalara müdahil olmaya karar verdi. Turist Rehberleri Derneği (KURED) Başkanı Ali Karapınar, "Aslında bölge için en doğru ve hayırlı olanı, tüm havzanın
birinci derece arkeolojik ve doğal sit alanı ilan edilmesidir" dedi.
Yolun kenarında, taş ocağına bağlı beton santralinin inşa edilmesi planlanan alanda 1992'den beri gezginci arıcılık yapan Erzurum Tekma ilçesi Geçit Köyü'nden Abdurrahman Koçak, 600 kovanı sayesinde dört çocuğunun ikisini üniversitede, birini lisede, birini de orta öğretimde okutuyor. Yörenin narenciye çiçeklerinden beslenen arılarının ürettiği çiçek balını satan Koçak, doğayı bozmanın arıcılık sektörünü öldüreceğine dikkati çekerek "İşimizi zaten zor şartlarda yapıyoruz: kuraklık var, devletin desteği
yok, bir de bu güzel doğa rantçıların eline verilirse arıcılık tamamen ölür, Türkiye ithal bala mahkûm olur. Üretici olarak, hiç kimsenin doğayı bozmaya hakkı olmadığını düşünüyorum. Ülkemize sahip çıkmak zorundayız" diyor.
85 yaşındaki Selanik göçmeni Mehmet Pala ise "Evvela halk sağlığı var, taş ocağı açılırsa buranın havası, doğası yok olacak" dedi. Kendini bildi bileli Ahmetbeyli'de yaşadığını belirten Mehmet Dede, "Ne mutlu bana ki Atatürk'ün memleketinde doğmuşum. Ama O bu günleri görseydi kemikleri sızlardı. Zira, çamları, ormanı, arazisi yok edilen bir köyde köylü de yok olacaktır" diye konuştu. Taş ocağı alanının köyün tapulu arazisinden daha büyük olduğuna dikkati çeken Mehmet Pala, "Taşçılar, ocağın yola 3 km.
mesafede olduğunu söylemişler, oysaki sadece üç yüz metre mesafede" şeklinde konuştu.
Tapınağın yakınında bulunan Ahmetbeyli ve Çile Köyü sakinlerinin başlıca geçim kaynağının organik tarım ve yeni yeni gelişmekte olan turizm olduğunu kaydeden Kuşadası Turist Rehberleri Derneği KURED Başkanı Ali Karapınar ise taş ocağının bu iki kaynağı da kökünden kurutacağını savundu. Havzada 130 bin mandalina ve 6 bin zeytin ağacı olduğuna dikkati çeken Karapınar, turizmcilerin "Ahmetbeyli Yolu" olarak bildikleri yolun, İzmir Adnan Menderes Havalimanı'na gelen turistlerin Özdere ve Kuşadası'na
geliş-gidiş transferlerinde kullanılan çok önemli bir turistik güzergâh olduğuna dikkati çekti. Karapınar, "Bu güzergâhın insan ruhunu dinlendiren doğal güzelliği Adnan Menderes Havalimanı'nda karşıladığımız ve yine oradan ülkelerine uğurladığımız misafirlerimize verdiğimiz en anlamlı "Hoş geldiniz" ve "Güle güle" mesajlarıdır. Bu yol, her gün yüzlerce kamyonun kullanımına açılınca, turistik amaçlı kullanımı sona erecek, grup ziyaretleri ile yeni yeni tanışan Klaros Kehanet Merkezi de daha doğmadan
katledilen bir kültür mirası olarak tarihe geçecek. İki günde bir 100 kilo dinamit kullanılarak gerçekleştirilecek patlamalar 3.6 büyüklüğünde depreme eşdeğerde sarsıntı yaratacak, Klaros'ta taş taş üzerinde kalmayacak, yöre halkının psikolojisi bozulacak, bölgede yazlığı olan Türkler mülklerini satıp kurtulmak isteseler bile alıcı bulamayacaklar" diye konuştu. Taş ocağının, Klaros Tapınağı'nın inşasında ve paha biçilmez değerdeki heykellerinin yapımında kullanılan mermerin çıkarıldığı antik ocakları da
kapsayan 100 hektar alana kurulacağına dikkati çeken Karapınar, "Bunun için binlerce ağaç kesileceği, taş ocağı eteklerinde, yolun kenarına beton santrali inşa edileceği ve günde 2 bin 835 ton malzemenin 160 iş makinası ve kamyonla taşınacağı bilgisini aldık. Bölgenin kültür mirasına, doğasına, insan kaynaklarına ve ekonomisine yönelik bu büyük katliamı önlemek için, başta TÜRSAB olmak üzere, konuya duyarlı tüm sivil toplum örgütleri el ele vererek firmanın maden arama ve işletme ruhsatının iptali için
hukuk mücadelesinde yer almalıdırlar" ifadelerini kullandı.
Turist Rehberleri Derneği'nin birinci görevinin üyelerine iş bulmak olması gerekirken, göreve geldikleri 2005 yılından beri işi gücü bir yana bırakıp, kültür mirasımıza, doğal kaynaklarımıza ve insan kaynaklarımıza kasteden girişimlerle mücadeleyi adeta aslî görev edindiklerini kaydeden Karapınar "Zira, gün geçmiyor ki bizlerin ekmek kapımız olan kültürel ve meslekî coğrafyamızda kültür, doğa ve insan kaynaklarına yönelik yeni bir tehdit ortaya çıkmasın. Torbalı'da Metropolis antik kenti eteklerinde
organize sanayi bölgesi kurulmak istenmesi, Yatağan'da, Lagina Hekate Kutsal Alanı yakınında, sanki birincisi yeterince ölüm kusmamış gibi, ikinci bir termik santral inşa edilmek istenmesi, Kaz Dağları'nda yürütülen altın arama sondajları, Pamukkale Hierapolis antik kentinde Turizm Danışma Bürosunun boşaltılarak yerine "yiyecek içecek tesisi" yapılmak istenmesi, millî parklarda "Alan Kılavuzluğu" adı altında, turist rehberliği mesleği ile bağdaşmayan bir uygulamanın hayata geçirilmesi gibi, cennet
vatanımızı ve hayatımızı cehenneme çevirmeye yönelik, girişimlerin karşısında olmak dün ve bugün olduğu gibi yarın da birinci görevimiz olacak" diye konuştu.