Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, ''Demokratik Açılım'' çalışmalarına değindi. ''Yıkım projesi'' olarak nitelendirdiği açılım çalışmalarının yeni bir aşamaya girdiğini ifade eden Bahçeli, ''Türkiye'nin ayrışması ve Türk milletinin çözülmesiyle sonuçlanacak olan sözde 'Kürt açılımı' sürecinde baş rolü oynayan AKP zihniyeti, kendilerine koltuk değneği ve suç ortağı arama yolunda geçtiğimiz hafta mesafe kaydetmişler ve DTP'den sonra CHP ile de temas kurmuşlardır'' diye konuştu.

''Yıkım projesinde'' görev alacak taşeronların netleşmeye başladığını, Anamuhalefet partisi liderinin ''Postacı bugün de kapımızı çalmadı'' diyerek yollarını gözlediği mektubun nihayet muhatabına ulaştığını söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti:

''Anamuhalefet liderinin, daha önce 'saygınlığını ve inandırıcılığını kaybettiğini' söylediği yıkım sürecinde, iade-i taahhütlü postayı reddedeceği yerde bir cevapla randevu vermesi, sürece dahil olmak arayışının işareti olmuştur.

Sayın Baykal bu girişimiyle istemese de AKP'ye kapıları aralamış ve sindirim sistemine dahil olarak (hazmedilme) sürecinin parçası ve (hazmettirme) arayışının unsuru haline gelmiştir. Bu günden sonra vereceği cevap ve görüşmelerin kamera önünde yapılması da CHP'yi sürecin sorumluluğundan kurtaramayacaktır.''

CHP Genel Başkanı Baykal'ın, 1989 yılında partisinin genel sekreteri olarak yayımladığı raporun baskısı altında bunaldığını öne süren Bahçeli, bu raporda, bugün AK Parti ve işbirlikçilerinin dile getirdiği ve 1991 yılındaki Erdoğan raporuna benzer tespitlerin bulunduğunu iddia etti.

''BAŞBAKAN ŞANTAJA DÖNÜŞTÜRDÜ''
''Bu nedenle ya 21 yıl önceki görüşlerini inkar edecektir ya da bunlara sahip çıkmaya devam edecektir. Çıkışı kalmamıştır. Başbakan Erdoğan, bu konuyu şantaja dönüştürmüştür'' diyen Bahçeli, şunları söyledi:

''Sayın Baykal, AKP Genel Başkanı vatandaş Recep Tayip Erdoğan'ı, karanlık gelişmelerle gidilecek bir seçim sonunda Başbakan yapan süreçte olduğu gibi yeni bir çözüm ortağı ve yol arkadaşı haline gelmek üzeredir. Sayın Anamuhalefet liderinin, kendi ifadesiyle 'tutarsızlıklar, çelişkiler, belirsizlikler içeren, tehlikeli tuzaklar barındıran bu 'açılım politikasında hiçbir şekilde sizinle birlikte olmayacağımız çok açıktır' sözlerine rağmen, baş başa ikili görüşmeye daveti, tutumunu hala netleştiremediği konusunda manidar işaretler vermiştir.

Belki de böylelikle, Başbakanın ifade ettiği gibi 'bağcıyla uğraşmayacaklar ve üzümü beraber yemeye' başlayacaklardır. Taşlar yerine oturacak ve 'yıkım troykası' bu yolla tamamlanacaktır. Ve fotoğraf karesinde eksik parça da yerini alacak Meclis kürsüsü önünde poz veren AKP ve DTP'nin arasına CHP de girecektir.''

ATALAY'IN DİYARBAKIR ZİYARETİ
MHP Genel Başkanı Bahçeli, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın Diyarbakır ziyareti sırasında yaşananları ''rezalet'' olarak nitelendirdi.

Bahçeli, ülkenin emniyet ve asayişinden birinci derecede sorumlu olan bir hükümet üyesinin gözleri önünde kepeklerin kapatıldığını, sokakların boşaltıldığını ve bu tehdidin Bakan tarafından görmezden gelindiğini iddia etti.

Mahalli idareler seçiminden önce de Başbakan Erdoğan'ın ziyaretinde aynı manzaralara şahit olunduğunu ifade Bahçeli, şu görüşleri savundu:

''Bugün gelinen aşamada yaşadığımız sokak eylemleri, ihanet provaları, değişen hiçbir şeyin olmadığını, hükümetin terör örgütüne teslim bayrağı çektiğini göstermektedir. Bu teslimiyet öylesine vahim bir boyut almıştır ki yıllardır yurt dışında sözde kongre adı altında toplanan PKK kadroları, son kongrelerini siyasi parti toplantısı kimliğiyle Başkent Ankara'da yapmaktan çekinmemişlerdir. Ve bütün bunlar hükümetin, güvenlik kuruluşlarının ve adli makamların adeta gözetiminde ve nezaretinde yapılmaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla, artık bölücülük suç olmaktan çıkmış, isyan provası yapmanın, ihanete alkış tutmanın, ayrılma tehditleri savurmanın itibar gördüğü bir 'hukuki, fikri ve siyasi kangren' bütün ülkeyi sarmıştır. Bu gelişmeler olurken bir başbakan Yardımcısı'nın rahle-i tedrisinden geçtiği eski genel başkanı ile şimdiki Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere bütün başbakanları 'tembel ev kızlarına' benzetmesi elbette ki kendi bileceği iştir. Ancak Başbakan Erdoğan'ı kutsayacak sözler sarf etmiş olması kangrenin hangi boyutlara ulaştığını, cerahatın hangi mevkilere sirayet ettiğini göstermesi bakımından ibret verici olmuştur.''

IMF DÜNYA BANKASI TOPLANTILARI
Bahçeli, İstanbul'da yapılan IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantılarını da değerlendirdi. Ekim ayının ilk haftasında gerçekleşen IMF ve Dünya Bankası toplantılarına damgasını vuran asıl gelişmenin, krizin analitik bir bakış açısıyla değerlendirilmesi ve alınması gereken önlemlerden ziyade, İstanbul'un belirli yerlerinde meydana gelen protesto gösterileri olduğunu ileri süren Bahçeli, ''Ancak, protestoların yakın hedefinde hiçbir suçu günahı olmayan masum insanların yer alması, iş yerlerinin zarar görmesi kabul edemeyeceğimiz ve asla hoş göremeyeceğimiz bir tabloyu ortaya çıkarmıştır'' dedi.

''SÖMÜRGE VALİLERİNİN DAHİ UYGULAMALARINDA GÖRÜLMEDİ''
Kendilerini kaygılandıran başka bir hususun da Başbakan Erdoğan'ın; IMF ve Dünya Bankası toplantılarının açılış konuşmasında dile getirdiği konular ve meselelere yaklaşım tarzı olduğunu ifade eden Bahçeli, Erdoğan'a şu soruları yöneltti:

''Devri iktidarınızda, çoğalan borçların altında ezilen, tarlasından çıkan mahsulün dahi karnını doyuramadığı çiftçi kardeşlerimizin sesini duydunuz mu? Siftah yapmadan kapatılan kepenklerin altında hayalleri kalan esnafımızın çığlıklarını işittiniz mi? Aldığı harcamasına yetmeyen, kira baskısından bunalmış, taksitlerden yorulmuş, kredi kartı bataklığında kaybolmuş memurlarımızın feryadına kulak verdiniz mi? Emeklilerimizi, işçilerimizi, dul ve yetimlerimizi, siyaset malzemesi yapmak dışında; hatırınıza ve aklınıza hiç getirdiniz mi? Elbette bu sorulara verilecek olumlu bir cevabın olmadığını aziz milletimiz hem bilmekte hem de yaşamaktadır. Başbakan Erdoğan'ın bu yaklaşımı tarihte sömürge valilerinin dahi, uygulamalarında görülmemiştir.''

ERDOĞAN, AMAN DİLEMİŞTİR''
Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın yönettiği ülkenin gerçeklerinden kopuk olduğunu ileri sürerek, ''Erdoğan, IMF ve Dünya Bankası yetkililerinden yardım ve aman dilemiştir'' dedi.

Toplantının sonucunda alınan kararları da eleştiren Bahçeli, konuşmasını şöyle tamamladı:

''IMF ile anlaşıp anlaşmama konusunda bile sürekli çelişkili bir siyasi duruş gösteren Başbakan Erdoğan'dan beklentimiz; başkalarına nasihat vermeyi bırakması, artık laf olsun diye yaptığı konuşma üslubundan vazgeçmesi, gerçek gündeme yoğunlaşması, vatandaşlarımızın tahammül edilemez hale gelen sorunlarına biran önce eğilmesidir. Görünen odur ki kemerleri sıkmaktan bahsetmeye başlayan AKP hükümetinin, yeni ve katlanılamaz hayat şartlarını kendi sorumsuzluğunu ört bas etmek amacıyla milletimize reva göreceği son açıklamalarla ortaya çıkmıştır. Biz kemerlerin değil, yolsuzluk kanallarının sıkılmasını, garip gurebaya sahip çıkılmasını, refah kapılarının açılmasını, iş sahalarının oluşturulmasını, pahalılığın azalmasını, sofraların zenginleşmesini, ekmeğin çoğalmasını istiyoruz.''

AZERBAYCAN'A ROZETLİ DESTEK
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve milletvekilleri, grup toplantısında yakalarına Türkiye-Azerbaycan bayraklarının bulunduğu rozetler taktı.

MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, Azerbaycan kardeşliğini vurgulamak için rozetleri taktıklarını ifade ederek, bunun bir protesto olmadığını söyledi.

Şandır, yarın oynanacak Türkiye-Ermenistan milli maçı sırasında herkesin bu rozeti takmasını isteyerek, ''''Türkiye-Azerbaycan dostluğu her projenin üzerindedir'' dedi.

MHP Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş da yarın oynanacak milli maça gitmeyi düşündüğünü belirterek, ''Azerbaycan bayrağı alınmazsa, Azerbaycan milli takımının forması var. Onu giyer giderim'' dedi./akşam