AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik 'Bizim tabanımız 'Ordu Şam'a' diyen bir taban değil. Bizim Suriye halkıyla kapışmamızın doğru olmadığı daha önce yapılan anketlerle ortaya çıkmıştı' dedi. ANAR (Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi) Genel Müdürü İbrahim Uslu, Hüseyin Çelik'in bahsettiği o anketleri açıkladı. Uslu, sadece AK Parti tabanı için değil; tüm toplumun savaş karşıtı olduğu değerlendirmesini yapıyor. İşte Akşam Gazetesi'nden Şenay Yıldız'ın röportajının ilgili bölümü... 

- AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik 'Bizim tabanımız 'Ordu Şam'a' diyen bir taban değil. Bizim Suriye halkıyla kapışmamızın doğru olmadığı daha önce yapılan anketlerle ortaya çıkmıştı' diyor. Bu anketleri yapan kişilerden biri olarak, bulgularınızı anlatır mısınız?

Bu olaylar patlak vermeden önce yaptığımız anketlere göre, Türk halkının Suriye ile ilgili herhangi bir tedirginliği, korkusu yok. Esad'ın kötü olduğunu, halkına zulüm yaptığını düşünüyor ama Suriye'yi bir tehdit olarak görmüyorlar. Bu nedenle, Suriye ile ilişkilerin sertleşmesi, dozajının artmasına da çok sıcak bakmıyor. 'Serinkanlı olalım' şeklinde bir tutumu vardır. Sayın Hüseyin Çelik de ondan bahsediyor. Yani Türk halkı bu olay öncesinde de hiçbir zaman 'Suriye halkına savaş açalım, haddini bildirelim' demiyordu. 'Tamam, Suriye halkına destek verelim, orada zulüm yapılıyor ama gerilimi tırmandırmayalım' gibi bir tutum vardı.

- Peki, ama Suriye'de tüm bunlar olurken, sınır komşumuzdan kendilerine yönelik bir saldırı endişesi hiç yok muydu halkın?

Bunu biz de sorduk ama hayır, halkın böyle bir korkusu yok. Suriye'den, Beşşar Esad'dan niye korksun ki Türkiye? Suriye 8-10 milyonluk bir ülke, bizse 75 milyonuz. Böyle bir tedirginliği yok. Esad'ın halkına zulüm ettiğini düşünüyor ama gerilimin artmasını istemiyor. Halkın hükümete 'Sakin olalım' şeklinde mesajı vardı. 

- Bir askeri Türk uçağı Suriye tarafından düşürüldü. Peki halkın beklentisi nedir sizce bu koşullarda?

Vatandaş adına konuşmak istemem. Ama tahminim Türkiye'nin uluslararası alanda onurunun incinmediğini görmek, bu yönde adımlar atılmasını bekler hükümetten. Vatandaş hiçbir zaman reality show'larda olduğu gibi böyle hızlı adımlar atılmasını beklemez. Olanı biteni gözlemlemek ister. Toplum her zaman sükunetten yanadır. 'Ortalık sakinleşsin, işimize gücümüze bakalım ama boynumuz bükük kalmasın der' ve devletten, hükümetten bunu bekler. Fakat her şeyin bir zamanı, sırası olduğunu bilir. Aceleci davranmaz.

- İsrail'le yaşanan gerilim sürecinde yaptığınız çalışmalara atfen de yüzde 3-5 aralığı geçerli mi?

Tabii, Mavi Marmara sonrası yaptığımız çalışmalarda silahlı müdahale isteyenlerin oranı buydu. İnsanlar lanet okuyordu, ama aklıselimle davranıyorlardır. Geri kalan, ekonomi-diplomasi gibi yöntemlerle karşılıktan yanaydı. Veya Fransa'nın Ermeni tasarıları karşısında oranlar böyle idi. Türk halkı siniri bozulduğu zaman öyle hemen silaha sarılmak isteyen bir toplum değil. İstanbul'da 300-500 kişi bir araya gelip, 'Ordu Şam'a diye slogan atsa bu çok büyütülür. Ama 13-14 milyonluk bir şehirde 300 kişidir bunlar. 10 binde binlerle nitelendireceğimiz oranlardır. Onun için bunların görünür olması bizi yanıltmasın. 

- Çelik'in söylediği gibi, özellikle sosyal medyada 'Milli onurumuza ne oldu?' gibi söylemlerle savaş çığırtkanlığı yapan insanlar görüyoruz. Siz bu kişilerin oranını yüzde kaç diye tahmin edersiniz daha önce yaptığınız anketlerden yola çıkarak? Bu kitle bir parti tabanının yansıması mı?

Hayır, partilerin tabanları da çok serinkanlı ve aklıselim insanlardan oluşuyor. Hiçbir partinin tabanı için 'savaş yanlısıdır' diyemezsiniz. En milliyetçi partilerin seçmeni bile oldukça serinkanlı ve aklıselim davranıyor. Daha önce de Türkiye'yi sıkıntıya sokan hadiseler olduğu zaman yaptığımız araştırmalarda Türkiye'nin doğrudan asker kullanması, silahlı mücadeleye girmesini isteyen insan sayısı yüzde 3'ü, 5'i geçmiyordu. MHP ve CHP seçmenlerinde de son derece aklıselim bir yaklaşım var. Savaş yanlıları, öyle bir parti temelinde değil. Çoğunun bir partinin seçmeni olma titri dahi yok, marjinal insanlar. Bugün gazete ve televizyonlarda pilotların babalarıyla konuşulmuş. Onların sükuneti ve duruşu aslında Türk halkının aritmetik ortalamasını temsil ediyor. 'Bir değil, 50 uçak da düşse; bir değil, 50 pilot da şehit olsa savaş açılmaz' diyor. Evladını kaybetme endişesi olan bir babanın duruşu bu, düşünün artık. Türk halkının da geneli böyle duruyor. Zaten öncesinde de 'Esad kötü, halkına zulüm ediyor ama biz sakin olalım' diye bir duruş vardı. Ben burada da aynı yaklaşım var diye tahmin ediyorum.

AKŞAM