Seçimden önce AKP"nin yüzde 40 oyun altına düşeceğini söylediğinde ona inanan azdı. Oysa o sonucu noktası virgülüne tam olarak bildi. Adil Gür, eşi aynı zamanda da iş ortağı Naile Gür"le birlikte geldi röportajımıza. “Son 3-4 aydır eşimle birlikte rahat bir kahvaltı yapamadık, sizle birlikte yapalım istedik” dedi. Bebek Kahve"de sabah güneşinde gerçekleştirdik sohbetimizi. Bu arada Bebek Kahve"deki herkes onu tanıyordu. Bu seçimin şöhret ismi Adil Gür...

29 Mart yerel seçim sonuçlarını siz bildiniz. Seçimler aynı zamanda sizi de ön plana çıkardı. Konda"nın sahibi Tarhan Erdem"in yanında yetiştiğiniz, Malatyalı olduğunuzu, hatta İmam Hatip Lisesi mezunu olduğunuzu öğrendik...
Acıklı bir hikaye anlatayım size! Biliyorsunuz Türk halkı acıklı hikayeleri sever. 1965 yılında Malatya"da doğdum. Babam öğretmen, annem ev hanımı. Yolu, suyu, elektriği olmayan bir köyde doğdum, babam o dönemde o köyde öğretmenlik yapıyordu. Ben 6 yaşındayken Malatya"ya taşındık. 5 kardeşiz, en büyüğü benim. Memur çocuğuyum.

Üniversiteye kadar Malatya"da mıydınız?
İmam Hatip Lisesi"nde okudum. Daha sonra İstanbul"a üniversite okumak için geldim. Hukuk Fakültesi"ne girdim. İdealim başarılı bir avukat olmaktı. Sonra düşüncelerim değişti. Okulu 15 yılda bitirdim.
Hep çalıştım ama okul anlamında tembeldim. Ben anket yaparak işe başladım. Üniversitede okurken 1987"de Tarhan Erdem"im Konda"sına anketör olarak girdim. O dönemde daha Malatyalı"ydım.

Tarhan Bey Anadolu çocuğu halimi sevdi

Tam ne demek istiyorsunuz?
Şimdi bakınca ömrümün yarıdan çoğu İstanbul"da geçti. Oysa o zaman daha bir Anadolu kokuyorduk. Tarhan Bey o halimi çok sevdi, sağolsun beni yanına aldı. O dönemde kendisi Doğan Holding"in koordinatörüydü. Sonra Doğan Grubu Konda"yı uyutmaya karar verdi. Beni Yay-Sat"a gönderdiler. 17 gün çalışabildim.

Sizi televizyonda izlediğimde heyecanlı, işkolik biri gibi geldiniz bana... Yanılıyor muyum?
İşkolik biri değilim. Kendine ve yakınlarına zaman ayıramayacak kadar işkolik değilim. Yeri gelince dinlenmeyi, yeri gelince de çok çalışmayı bilen biriyim. Oradan istifa ettim, 3 ay evde oturdum. Daha fazla otursaydım depresyona girerdim. 1995 yılında A&G Araştırma Şirketi"ni kurdum.

Kader çizgisine ve şansa inanırımn Nasıl gitti işleriniz?
Başlarda zor gitti. Çaycı, sekreter ayrı, anketörler ayrı gençlik heyecanıyla kadroyu fazla tutmuştum. Ay sonu geldiğinde kredi kartından para çekip maaş ödediğim günleri biliyorum. Bir de şu var; ben insanların hayatında kader çizgisine ve şansa inanırım. Ayın ilk 25 günü zor geçer ay sonu geldiğinde hep bir yerden iş gelir, avans gelirdi. Bunu hep yaşadım. 1994 yılında A&G Araştırma"da Tarhan Bey"le birlikte çalıştık. Tarhan Bey bu işleri çok severek yapan biri. Milletvekili emeklisi olan, yaşı kemale gelmiş birinin bundan sonra para için bu işleri yaptığını sanmıyorum. 1999-2000"de birlikte çalıştık. O dönemde Tarhan Bey siyasete girmişti. 1999"da MHP ve DSP"nin yükseleceğini biz bildik, 2002"de AKP"nin yüzde 34.8 ila birinci parti olacağını yine beraberce bildik.

Biz o dönemleri hep Tarhan Erdem bildi diye hatırlıyoruz...
Adil Gür"ü kimse bilmiyordu. Çünkü A&G Araştırma"da bir personel gibi çalışıyordum. 2004 seçimlerine geldiğimizde Türkiye"nin 5 şehrinde Kanal D ile birlikte erken seçim projesi yaptık. AKP"nin yüzde 20"li farklarla CHP"den belediyeleri kazandığını belirledik. O seçimlerde 2004"te Adil Gür olarak rüştümü ispatladım. Tanınmaya başladım. Tarhan Bey"le o dönemden beri ayrı ayrı araştırma şirketlerinde çalıştık. 2007 seçimlerinden aylar önce sonuçların ne olacağını gördük. Araştırmalara yalan söyletilebilir


AKP de bu seçimlerde çok sayıda araştırma yaptırdı. O araştırmalar sizce neden çok yanıldı? AKP"nin kendine yakın şirketleri var. CHP ve MHP"de araştırma kültürü yok. Başbakan ve çevresindekiler bu işlere meraklı. Siz neden Başbakan"ın “Ben Ergenekon"un savcısıyım” dediğini sanıyorsunuz?

Araştırmalara dayanarak mı söyledi?
Araştırmalarda Türkiye"deki seçmenin yüzde 70"i Türkiye"de devlet içinde bir çete olduğunu ve suçlularının çıkarılması gerektiğini düşünüyor. Bu arada suçlu suçsuz herkes tutuklansın da demiyor. Önceki sorunuza geleyim, araştırmalar yalan söylemez, araştırmalara yalan söyletilebilir.


Milletvekilleri Başbakan"ı yanılttı

Siz seçim sonuçlarını değerlendirirken üç konunun altını çiziyorsunuz. Biri ekonomik kriz, ikincisi yanlış adaylar, üçüncüsü de Diyarbakır ve İzmir gibi yerlerin fethedilecek yerler olarak gösterilmesi...
Başbakan"ın yakın çevresinde olan il milletvekilleri başbakanı yanılttı. Çünkü belediye başkanlığı demek rant yeri demek Türkiye"de. İl milletvekilleri kendilerine yakın isimleri istedi. Filanca yerdeki iş ihalesini yakınları alsın isterler. Temayül yoklamalarına ve araştırmalara rağmen milletvekillerinin etkisiyle farklı adaylar gösterdi. Ama bu söz ettiğimiz daha çok Orta ve Doğu Anadolu"da geçerli.

Sahil şeridi iyi aday gösterse de AKP"ye oy vermezdi mi demek istiyorsunuz?
Çünkü kıyı şeridinde adaya değil partiye oy veriyor insanlar. Kentli insanlar ekonomik krizi daha çok hissetti. Ege ve Güney sahillerindeki insanlar daha eğitimli. Yaşam tarzı çok farklı sahillerde. Modern düşünen insanlar kıyı şeridinde, Türkiye"nin ortası ve Doğu"sunda yaşayanlar ise daha muhafazakâr.
İnsanlarda algı oluşurken dünya görüşü çok etkili oluyor. “Kriz teğet geçecek dedi hükümet ama teğet geçmedi, geldi ortamızdan geçti” diyor eğitimli insanlar, düşük gelirli insan ise “Kriz geldi takdiri ilahi, dünyada kriz var biz de payımızı alıyoruz, hükümet üzerine düşeni yapıyor” diyor.

Ekonomik paketler oylarını düşürdü

Burada bir inandırıcılık sorunu ortaya çıkmadı mı? Seçmeni küçümsediklerini düşünüyorum. Çünkü kriz demedikleri noktadan hızla seçim öncesi paket açıklayan noktaya geldiler...
Doğru. Başbakan"ın seçime çeyrek kala peşpeşe paketler açıklaması da inandırıcılıklarını zedeledi.
Oyları düşürdü. Kriz yoksa bu paketler niye açıklandı? Ya bu paketleri açıklamayacaklardı ya da seçimden sonraya bırakacaklardı.

Yolsuzluk iddiları seçmeni ne kadar etkiledi? Bakanların çocuklarının her birinin ticari deha olarak karşımıza çıkmasının etkisi ne oldu?
Yolsuzluklar normal zamanlarda bizim insanımızın umrunda değil.
Ekonomi büyürken, işler iyiyken bizim insanımız, “Adam çalışsın işler yürüsün” der, ama işler tersine dönüp kriz olunca, adam açken, işsizlik artınca bizim insanımıza yolsuzluk batar. Darbeler ve postmodern darbeler dışında hep iktidarları ekonomi belirledi. 2007 seçimlerinde ilk kez biz hiç ekonomi konuşmadan girdik.
367 kararı, 27 Nisan Genelkurmay bildirisi. Bu seçimde de Başbakan"ın medyayı vurması ve Ergenekon"la gidiyorduk. İlk kez muhalefet ve medya Başbakan"ın tuzağına düşmedi. Meydanlarda krizi muhalefet işledi, medya da kriz haberlerini ağırlıklı verdi.


Aş, iş krizine rağmen AKP az oy kaybetti


Türkiye"de yıllardır siyasette alternatif bir isim arayışı var, neden alternatif çıkmıyor?
Yıaptığımız araştırmalarda insanlarda son 1 yılda gelecekle ilgili umutlarda olumsuz bir algılama var. Aynı şekilde yoksullukla ilgili de var. Çok ciddi aş, iş krizi var. Buna rağmen AKP az oy kaybetti. Bu kadar oy kaybı bence doğal. İnsanlar iktidardan memnun olduğundan değil, insanlar AKP"yi kötünün iyisi olarak görüyor.

Ama biz toplum olarak hep bir kahraman, kurtarıcı beklemiyor muyuz? 2001 krizi olmasaydı AKP 2002"de iktidar olamazdı. Türkiye"de 28 Şubat süreci yaşandığı için AKP iktidara geldi deniyor. Böyle değil. AKP"ye merkez sağ görünüm verildi. DYP, ANAP ve MHP"den katılımlarla kuruldu. AKP milli görüş çizgisinde olsaydı, başında Tayyip Erdoğan bile olsa yüzde 15"ten fazla oy alamazdı.

Yola çıkış farklı oluyor ama gelinen nokta aynı: Lider partisi...
AKP"nin alternatifi AKP gibi olabilir. Yenilikçi, demokrat, muhafazakâr, yüzünü Batıya dönmüş olmalı. AKP yüzde 8 oy kaybetti ama oylar CHP ve MHP"ye gitmedi. CHP yüzde 23 oldu ama bunda pay Kılıçdaroğlu"nun. Kılıçdaroğlu İstanbul"da MHP"den çok oy aldı.


Numan Kurtulmuş emanetçi gibi görünüyor

Saadet Partisi beklenen çıkışı neden yapamadı?
Numan Kurtulmuş birikimli mütevazı biri. Ben de duruşunu beğeniyorum. Saadet Partisi"yle ilgili algı Necmettin Erbakan ve arkadaşlarının partisi gibi. Ve Numan Bey seçildikten sonra Elif Erbakan ve Fatih Erbakan beyanatlar verdi. Erbakan"ın emanetçisi gibi görünüyor hâlâ. İlk yapılacak kurultayda Numan Kurtulmuş rüştünü ispat eder, Türkiye partisi olma yoluna girerse, AKP"nin alternatifi olur. Tek başına milli görüş ekolünü benimseyen bir parti merkeze oturamaz.

Türkiye"de seçmenini dini faktörler ne kadar etkiliyor?
Türkiye"de dini saiklerle oy veren seçmen yüzde 10-15. Bundan fazla değil. Saadet Partisi büyür yüzde 10 olur, barajı geçer belki ama bu haliyle Türkiye partisi olamaz.

DTP Kürtlerin birinci partisi değil

DTP Kürt seçmenlerin yaşadığı yerlerde önde koşuyor. AKP bu seçimlerde büyük efor sarfetti ama başarılı olamadı. Bu bölgelerde DTP dışındaki partilerin hiç şansı yok mu?
DTP hâlâ Kürtlerin birinci partisi değil. Türkiye"de yüzde 15-20 arası Kürt seçmen var. Annesi babası Kürt olan, Kürt kökenli olan, bu “Türkiye"nin yüzde 20"si ben Kürdüm diyor” demek değil. Hâlâ AKP, Kürtlerin birinci partisi. Güneydoğu sonuçlarına bakarak “AKP kaybetti DTP kazandı” diyenlerin uzun vadede yanılacaklarını düşünüyorum.

AKP"nin önemli bir kaybı Van"dır

Siirt?
Siirt"i de kaybetti ama burada DTP çok ağır iyi bir aday koydu. Van"da kaybedilme nedeni Kürt kimliğinden daha çok AKP"nin başarısız belediye başkanında ısrarlı olması.

Silopi"de yıllardır beklenen kuyular açıldı, TRT Şeş yayına başladı. Seçim öncesi AKP Kürt seçmenlere yatırım yaptı. Diyarbakır"da yapılan yardımlar yazılıp çizildi. Kimlik siyaseti sadaka siyaseti yeniyor mu?
Bu dedikleriniz oy artırdı. Ben yine de bu yapılanların olumlu olduğunu düşünüyorum. O kuyular açılmalıydı. TRT Şeş de uzun vadede daha iyi olacak. “AKP Güneydoğu"yu kaybetti, Kürtler hep DTP"ye oy verecek” demek kehanet.

AKP"nin oyları yükselseydi şımarıklığı da artacaktı
Başbakan ise sürekli medyaya çattı. İşsizlikle ilgili işverenleri suçladı...
Genelkurmay Başkanı ve Aydın Doğan konuşsaydı AKP"nin düşüşü bu kadar olmazdı.

Yüzde 8"lik düşüş krize rağmen çok büyük bir düşüş değil belki, ama Başbakan ve ekibi için çok sinir bozucu bir sonuç. İstanbul gözbebeği ama neredeyse kaybediyordu, istiyorum dediği yerleri alamadı. Ve son zamanlarda Başbakan tek adamlık yolunda sınır tanımaz bir tavırdaydı. Halk bunu gördü mü?
AKP"yi halk çok ciddi uyardı. Halk “Teğet meğet diyorsun ama bizi kriz deldi geçti, sen one minute diyorsun ama senin bana aş iş bulman lazım, bunu yapmazsan gereğini yaparım” dedi.
Borsada ve döviz piyasalarındaki trend gibidir. Ben AKP"nin cumhurbaşkanı seçimlerinde tepe noktasını yaptığını, o güne kadar mağduriyet algısı yüksek AKP"nin değiştiğini düşünüyorum. O güne kadar olan, “Türbanı çözemiyorum YÖK Başkanı istemiyor, Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı izin vermiyor” gibi sebepler ortadan kalktı. Mağduriyet algısı bir süre sonra beceriksizlik algısına dönmeye başlıyor. İnişe geçti AKP. Bu sonuç aslında hayırlı oldu.
AKP oyları yükselseydi, belki son zamanlarda ayyuka çıkan iktidar şımarıklığı artarak devam edebilirdi. Bu Türkiye"nin siyasi geleceğini olumsuz etkileyebilirdi. Bu önemli seçmen uyarısı oldu. Daha yarışmacı bir ortam oldu.


Anadolu kadınları Başbakan"ı seksi buluyor

Bu iktidara en çok kimler oy veriyor? Bir genelleme istiyorum...
Bu iktidara en çok oyu kadınlar verdi.

Şaşırdım!
Okumuş kadınlar değil. Anadolu kadınları verdi. Erdoğan"ı karizmatik ve seksi buluyorlar.

Kadınların başarılı erkek ve koltuk merakı üzerine bir araştırma yapsanız!
Öyle ama. Mevcut siyasi liderlere bakın hem genç, hem dinamik hem de çok iyi bir hatip, insanların duygularına iyi hitap ediyor.


Sarıgül DSP yerine yeni bir parti kurmalı

Size birkaç isim sormak istiyorum. Bu kişilerin adları lider olarak ortaya çıkıyor. Mesela Mustafa Sarıgül. DSP lideri olabilir mi? Hatta Başbakan olabilir mi? Sarıgül bence DSP yerine adı sol olmayan bir parti kurmalı. Her partiden insan destekliyor Sarıgül"ü.

Eskişehir"de büyük başarı sağlayan Yılmaz Büyükerşen mi, Sarıgül mü? Sarıgül yalnızca Şişli"de değil. Anadolu"yu kapı kapı geziyor. Sarıgül daha çok tanınıyor. Ama tek başına isim olması yetmiyor. 2001"den sonra yaptığımız araştırmalar iki ismi ön plana çıkarıyordu. Recep Tayyip Erdoğan ve Sadettin Tantan. Ne oldu? İkisi de parti kurdu, biri yüzde 35, biri yüzde 1 oy aldı. Arkanızda kimler var, ekibinizde kimler var bunlar çok önemli.

Kemal Derviş?
Türkiye"de arkanızda halk desteği yoksa siyaset mümkün değil. Medya desteği ve iş dünyası desteği yetmez.


CHP ilk kez varoşlardan oy aldı

Bu seçimlerde CHP"nin çarşaf açılımının da işe yaradığını söyleyebilir misiniz?
Pek çok CHP"li seçmen yanlış dese de ben önemsiyorum. Anadolu"da birçok kişi CHP"yi din düşmanı olarak algılıyordu. Türkiye"deki seçmen muhafazakâr. Adam yeri geldiğinde cumaya gider, oruç tutar yeri gelince de içer. Gürsel Tekin ve ekibiyle başlayan yenileşme hareketi önemli. İlk defa varoşlardan oy aldı CHP.

Dürüst, güvenilir, beyefendi, temiz ve Türkiye"nin Gandi"si Kılıçdaroğlu lider olabilir mi?
Güvenilir olması etkili. CHP"nin müteyyin seçmenle barışma hareketi ileride sosyal demokrat bir iktidar getirebilir. Dünyanın her yerinde sol partiler dar gelirlilerin partisiyken, CHP burjuvanın partisiydi. Bu İstanbul"da kırıldı.


Her partiye aynı uzaklıktayım

Sizin siyasi duruşunuz?
Samimiyetimle söylüyorum, her partiye aynı uzaklıktayım.

İmam Hatip Lisesi mezunu olmanız şaşkınlık yarattı...
Bunu bilen de yoktu. Türkiye"de son 6 yılda İmam Hatipliler yükselen değer. Onların iktidarı dönemi. İktidarın nimetlerinden yararlanmak isteseydim, “Selamün aleyküm ben de İmam Hatipli bir kardeşinizim” derdim. Ben insanları okudukları okulla değerlendirmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Benim bir duruşum olabilir ama partilere aynı uzaklıktayım. Ben sadece bunu iş olarak görüyorum. Ailemi geçindirmek için yapmam gereken bir iş.


Seçim sonucu için istihareye yatmadım

AKP"nin yüzde 40"ın altına düştüğü araştırma elinize geldiğinde ne yaptınız?
Aldım, uzun uzun inceledim. Önceki seçim sonuçlarına baktım, iyi analiz yapmak da önemli. Arkadaşlara yüzde 38.9"a düşer demiştim. Hatta “Notere gidelim” diyenler oldu. Gitmedik.

Nasıl tam tutturdunuz?
İstihareye filan yatmadım. Son hafta bir puanı düşüyordu, biraz daha düşer diye söyledim.

Bu seçimin kazanını siz misiniz?
Manevi olarak doğru. Biz ilk kez bu başarıyı yakalamadık ama bu kez bizim dışımızdaki araştırmalar çok farklıydı ve yalnızca biz bildik.

Bir uğurunuz var mı?
Muskam var. Kendi elimle yazdığım Ayetül Kürsü"yü hep üzerimde taşırım.


7 yaşında, siyaseti takip eden bir kızımız var

Siz de eşinizle birlikte çalışıyorsunuz. Bir iş bölümünüz var mı?
Naile Gür: Bu işi çok seviyorum. Yalnızca siyaset değil, kadın doğumcularla da otomotivcilerle de iş yapıyoruz. Ben pazarlama araştırmalarındayım.

Nasıl tanıştınız?
N.G: İzmir"de tanıştık.
A.G: Naile Hanım Manisalı. 1992 yılında ben Konda"da bir arkadaş yanında çalışıyordum, 17 yaşında bir kız getirdi.
N.G: Üniversite hazırlıktaydım.
A.G: Gözüme kestirdim ama bir şey olmadı. Ama kalbim Ege"de kaldı! Sonra ODTÜ için İzmir"de de araştırma yapılacaktı, Naile de o çalışmaya katıldı. 7 yıl sonra evlendik. Bir kızımız var, 7 yaşında.

İşi evinize taşıyor musunuz?
N.G: İnanın hep ne sorsak ve nasıl sorsak sorusunu çok konuşuyoruz. 7 yaşında siyaseti takip eden bir kızımız var.

Adil Bey işkolik değilim diyor...
Tembel değil ama son dakikacı.
A.G: Ben işi son dakikaya bırakırım.

Vatan / Elif Ergu