Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Vekili Diyadin Gezer, Hatip Dicle'nin avukatlarının kararı düzelme konusunda yaptığı itiraz süresi beklenmeden sabah erken saatlerde mazbata alan Eronat'a sert tepki gösterdi. Eronat'ın dünkü bazı gazetelerde yeralan, "Diyarbakır halkına hayırlı olsun" açıklamasının da ahlaki ve etik olmayan bir davranış biçimi olarak değerlendiren Gezer, şöyle dedi:
 
"80 bin oy alan bir vekilin yerine, hak gaspı yaparak meclise gitme hazırlığı ve dün yaptığı açıklama, başta Hatip Dicle'ye oy veren 80 bin kişinin yüreğini kanatmış, tüm Diyarbakırlıların yüreğini burkan bir açıklama olmuştur. Bölge ve Diyarbakır'dan gösterilen tepkilere baktığımızda, bu açıklama ne bölgeye, ne Diyarbakır'a ne de Türkiye'ye hayırlı olmamıştır. Bu sadece Dicle'nin hakının gaspı değil, ona oy veren 80 bin kişinin iradesinin de hak gaspı anlamına geliyor. Oya hanım Diyarbakır vekilliği yapmak istiyorsa, bu vekillikten vazgeçmesi, hem bölge hem Diyarbakır hem de ülke için hayırlı bir karar olacaktır. YSK veya meclis acilen toplanıp, geçmiş dönemde Başbakan Erdoğan'a uygulanan formül mü olur, farklı bir model mi denenir, ama bu zedelenen adalet duygusunun tesisisi için mutlaka bir formül bulmalıdır. Ortadoğu'daki gelişmelere rağmen bölgemizde barış rüzgarları eserken seçim sonrası Kürt sorununa ilişkin, barışçıl sürecin devreye girmesi, barış dili kullanılması umuduyla beklerken, YSK'nın bu umutları kırma ve bu ülkenin geleceğini karartma yetkisini kendisinde görmemeliydi. Bu kararı TBMM'ye bırakmalıydı. Burada yanlış uygulama olmuştur."
 
YSK halka oyun oynadı
 
TÜSİAD'ın ilk yönetim kurulu üyesi, Doğu ve Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) Genel Başkanı Tarkan Kadooğlu da hiçbir şeyin halkın iradesinin üstünde olmaması gerektiğini savundu. Halkın bir seçim yaptığını belirten Kadooğlu, "Bu kararın uygulanmasının önünde hiçbir engelin durmaması lazım. 80 bin kişinin vekil olarak seçtiği birisinin milletvekilliğini düşürmek kimsenin görevi değildir. Hatip Dicle olayının seyrine baktığımız zaman, seçim öncesinde durumuna müdahale edilebilecekken, yani yasalara göre uygun bir aday olmadığı yönünde bir karar verebilecekken, YSK'nın seçim sonrasında aldığı bu karar, tam anlamıyla halkla oyun oynamak anlamına gelmektedir" dedi.
 
"Eronat'ın davranışı etik değil"
 
Hatip Dicle'nin avukatlarının karar düzeltmek için yaptıkları itirazın sonucunu beklemeden mazbata alan Oya Eronat'ın durumunu etik bulmayan Kadooğlu, "Sağduyu hakim olursa krizin çözüleceğine inanıyorum" diye konuştu.
 
"Onun yerinde ben olsaydım istifa ederdim"
 
Referandum öncesi "Evet" diyeceğini açıklayan ve AK Parti milletvekili aday adayı olan, temayül yoklamasında 1'nci çıkmasına rağmen aday olamayan Diyarbakır Organize Sanayi İşadamları Derneği (DOSİAD) Başkanı Aziz Özkılıç ise Oya Eronat'ı sert bir şekilde eleştirdi. "Onun yerinde ben olsaydım istifa ederdim" diyen Özkılıç, şöyle konuştu:
 
"Kendisinin yerinde olsaydım istifa eder gereğini yerine getirirdim. Halkın seçtiği cezaevindeyken kendisi mecliste olacak. Gazetelere dün yaptığı açıklama ise 'gelir geçer' hesabı yapılmış açıkça Diyarbakır ve Kürt halkıyla dalga geçmiştir. Talihsiz olarak gördüğüm Oya hanımın bu açıklaması ortamı daha da germiştir. Tecrübesizliğine ve acemi milletvekilliğine veriyorum. Gerçekten yanlış bir karar. Halkın sağduyusuna göre hareket etmek lazım."
 
 
'Mazbata İl Seçim Kurulu'na geri verilmeli'
 
DİSİAD Başkanı Türk, Dicle'nin yerine milletvekili olan AK Parti'li Oya Eronat'ın mazbatasını geri vermesi gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
 
"AK Parti Diyarbakır 6'ncı sıra adayı, alel acele aldığı ve hak etmediğine inandığımız mazbatayı İl Seçim Kurulu'na geri vermeli ve TBMM'nin konuya ilişkin kararını beklemelidir. Bu hatadan dönüşü sağlayacak onurlu bir tavır olacaktır. Aksi taktirde bu aday, Diyarbakır halkının vicdanında vekil sıfatını kazanmayacaktır. Emek, Barış ve Özgürlük blokundan seçilen milletvekillerinin de yapacakları açıklamalarla kendilerini bağlamaktan kaçınmalarını ve diyalog ile çözüme katkı sunmalarını öneriyoruz. 
 
Medya ya her zaman olduğu gibi büyük görev düşmektedir. Hiç kimse tek başına bu ülkenin sahibi değildir. Her kişi, kurum, grup ve parti konunun önemine göre sorumluluğunu bilmelidir. Duygusal yaklaşım ve takım tutar gibi siyasi tavır almak hepimiz için ağır bedeller getirecektir."
 
CNNTÜRK