Anadolu’daki direnişi bastırması için gönderilen Mustafa Kemal Paşa, işgalci İngiliz ve işbirlikçi yönetime meydan okurcasınıa 22 Haziran 1919 günü Amasya Tamimi’ni yayımlayarak isyan bayrağını açtı. Halkın işgale teslim olmayacağını ilan etti. Geleceğe yön veren ilkeleri açıkladı. 16 gün sonra da resmen görevden alındı... 

İhtilâl ve bağımsızlık bildirisi!

Mustafa Kemal Paşa'nın, Samsun'a çıktıktan sonra yayımladığı ilk ve en önemli bildiri 'Amasya Tamimi'ydi... Bu, Kemal Paşa'nın yol haritasıydı. Bundan sonra olacakların ve İstanbul'la iplerin kopacağının işaretiydi. Meydan okumaydı. İşgalci İngilizlere ve işbirlikçi yönetime. Hem de resmi sıfatla Anadolu'ya gönderilmesine rağmen. Ondan Anadolu'daki direnişi durdurması istenmesine rağmen. O tam aksini yapıyor; direnişin fitilini ateşliyordu. Muazzam cesaret ve devrmci duruştu. Mustafa Kemal'in kafasındakininin uygulamaya geçirilmesiydi. Çünkü o, İstanbul'un istediklerini yapmaya gitmemişti. Resmi görev onun için Anadolu'ya geçişin bir "pasaportu"ydu. Bu onu kullandı ve gerisini kendi programıyla yaptı. Tabi ki halkla...

Amasya Tamimi'nde ilk kez bağımsızlıktan söz ediliyor, kongreler çağrısı yapılıyor ve İstanbul Hükümeti'nin kuşatma altında olduğu ilân ediliyordu. Vatanın bağımsızlığı için de acilen Sivas'ta genel kongrenin toplanması ve bunun için de vilayetlerden 3 temsilcinin gönderilmesi isteniyordu. Kemal Paşa, vatanın kurtuluşunu milletin iradesiyle gerçekleştireceğini de ilân ediyordu. 23 Nisan'ın da yolu açılmış oldu... 

HALKTAKİ DİRENME ARZUSU

Mustafa Kemal Paşa 12 Haziran 1919 günü Amasya’ya geldi. Burada büyük ilgiyle karşılandı. Hükümet Konağında yaptığı konuşmada, “Hep beraber aziz vatanımızı ve bağımsızlığımızı kurtarmak için bütün gücümüzle çalışacağız” dedi. 13 Haziran sabahı da kendisini ziyaret eden heyete, “Ortada İttihatçılık İtilafçılık yoktur; memleket meselesi vardır” uyarısında bulunur. 17. Kolordu Komutanı Bekir Sami Bey’e gönderdiği telgrafta ise, “Bütün Anadolu halkı, bağımsızlığı için tek vücut olmuştur. Tüm komutanlar, valiler ve mutasarrıflar kutsal amacımız için işbirliği yapmaya karar vermişlerdir” müjdesini verir. Amasya Sultan Beyazıt Camii’nde Müftü Abdurrahman Kâmil Efendi verdiği vaazda, “Yegâne kurtuluş çaresi halkın doğrudan doğruya egemenliği eline alması ve iradesini kullanmasıdır. Hep beraber Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında toplanarak vatanı kurtaracağız” vurgusunu yapar. Buradaki “vatan ve bağımsızlık” vurgusunu gören Paşa, 14 Haziran günü Padişah Vahdettin’e gönderdiği telgrafta, “İstanbul’da iken milletin bu kadar kuvvetli ve az vakitte felaketlerden bu derece uyanık olduğunu tahayyül edemezdim. (…) Eğer zorlanırsam görevimden istifa ederek önceden olduğu gibi Anadolu’da ve milletin sinesinde kalacağım ve vatani görevime bu kez daha açık adımlarla devam edeceğim” mesajını iletir. Bu tarihte İngilizlerin “geri gelsin” baskıları da artmaktadır. Atatürk buralarda yaptığı konuşma ve gönderdiği mesajlarda “milli birlik” vurgusu yapar. Anadolu’nun kaderini de bu birliğin sağlayacağını söyler. 19 Haziran günü Bekir Sami Bey’e gönderdiği mesajda, bağımsızlığımızı elde etmede dünya koşullarının da buna uygun olduğunu vurgular.  Bu havayla Amasla Tamimi yayımlanır. (Utkan Kocatürk, Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, AAM Yayınları, Ankara, 1999, s.136-141.)

İSYAN BİLDİRİSİ

Amasya Kararları, 21-22 Haziran 1919 gecesi Mustafa Kemal Paşa, Rauf Bey ve Refet Bey'in katıldığı toplantıda, Amasya'da bulunmayan komutanların da makine başında onaylarıyla alınır. Amasya Kararları'nın birinci ve ikinci maddeleri aynen korunup, üçüncü maddede küçük bir değişiklik yapılmış ve dördüncü madde eklenerek 22 Haziran günü 'Amasya Tamimi' haline getirilerek her tarafa iletildi. Mustafa Kemal Paşa'nın, yaveri Cevat Abbas'a dikte ettirdiği kararlardan birinci madde şu ihtivayı taşıyor:

VATANIN BÜTÜNLÜĞÜ

"1- Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Merkezi hükümetimiz İtilaf devletlerinin tesir ve denetimi altında kuşatılmış bulunduğundan üzerine aldığı sorumluluğun icaplarını yapamamaktadır. Bu hal milletimizi yok olmuş tanıttırıyor. Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Milletin hal ve vaziyetini göz önünde tutmak ve haklarının sesini cihana işittirmek için her türlü tesir ve taraftan gelen teklif ve milli arzu üzerine Anadolu'nun her bakımdan en emin mahalli olan Sivas'ta milli bir kongrenin süratle toplanması kararlaştırılmıştır. Bunun için tekmil Osmanlı vilayetlerinin her sancağından ve parti ihtilafları nazarı dikkate alınmaksızın muktedir ve milletin itimadına mazhar üç kadar kişinin mümkün olan süratle yetişmek üzere hemen yola çıkarılması icap etmektedir. Her ihtimale karşı bunun bir milli sır halinde tutularak dağdağaya mahal verilmemesi ve lüzum görülen mahallerde seyahatin kendini tanıtmada yapılması." (ATABE, C.3, 3. Baskı, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2003, s.105.)

SİLAHLAR ELDEN ÇIKARILMAYACAK

Kararların 6'ncı maddesinde milli mukavemete ilişkin önemli açıklamayalar yer alıyor. Askeri birliklerden 'mühimmatların' teslim edimemesi isteniyor: “Askeri ve milli teşkilat, hiçbir şekilde ilga edilmeyecektir. Kumanda hiçbir şekilde terk edilmeyecek ve başkasına verilmeyecektir. Vatanın herhangi bir tarafından yeniden yapılacak düşman işgal harekâtı, bütün orduyu alakadar edecek ve ortaya çıkan vaziyete göre memleket müdafaasına birlikte girişilecektir. Bu sebeple kumandanlar derhal birbirlerini haberdar edeceklerdir. Silahlar ve mühimmat katiyen elden çıkarılmayacaktır.” (ATABE, C.3, 3. Baskı, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2003, s.106.)

MİLLETİN SİNESİNDE BİR FERT

Mustafa Kemal Paşa, kararlardan önce İstanbul'da bulunan bazı devlet adamı ve aydınlara mektup göndererek “Yalnız mitingler ve gösteriler, büyük gayeleri hiçbir vakit kurtarmaz” uyarısı yapar ve 'Milli Mücadele'ye davet eder. Davaya inancını ise şu satırlarla açıklar: “Milli gaye elde edilinceye kadar acizleri Anadolu'dan ve sinei milletten ayrılmayacağım. Ve bu noktada nihayete kadar bir millet ferdi gibi çalışacağımı millete karşı mukaddesatım adına söz verdim. Ve hiçbir kuvvet bu milli azme mani olamayacaktır.” (Age. s.102-103.)

KOMUTANLARIN ÜRKEKLİĞİ

Mustafa Kemal Paşa, Amasya Tamimi'ne komutanların imzalaması konusunu ise şöyle anlatır: “Rauf Bey, misafir olduğundan bu müsveddeye imza koymak için kendinde bir alaka ve salahiyet görmediğini nezaketen ifade etti. (...) Refet Bey imzadan kaçındı ve böyle bir Kongrenin yapılmasındaki maksat ve faydayı anlayamadığını söyledi. (...) Fuat Paşa'yı çağırttım. Paşa görüşümü  anlayınca derhal imza etti. (...) Refet Bey müsveddeyi eline alarak kendine mahsus bir işaret koydu. Öyle bir işaret ki, bunu bu müsveddede bulmak biraz müşküldür.” (ATABE Nutuk I, Kaynak Yayınları, 2006, s.44.)

Ne ilginç, Atatürk'ün bahsettiği komutanlar, Cumhuriyet'in ilanından sonra yolları ayrılacak olan 'muhalifler'di... Baştaki çizgilerini Cumhuriyet'in ilanında da sürdürdüler.

MEMLEKET OLMAZSA

Mustafa Kemal Paşa, 24 Ekim 1919 günü Amasya'da Tasvir-i Efkâr gazetesi muhabiri Ruşen Eşref'e verdiği demeçte yaptığı işi şu veciz sözlerle özetler: "Eğer bu millet, bu memleket parçalanacak olursa genel şerefsizliğin enkazı altında şunun bunun şahsi şerefi de parça parça olur. Biz o genel şerefi kurtarabilmek için, harekete gelen millete ruhumuzla katıldık. Katılmamıza mani olabilecek şahsi rütbeleri, mevkileri de genel şerefi kurtarmaya yönelmiş bir gaye uğrunda feda ettik. (...) Böyle bir zamanda parti manevrası yapmak doğru mu? Memleket olmazsa parti kaç para eder. (...) Bunu anlamayıp da, milleti hâlâ kendi kafalarının keyfine göre idare etmeye kalkışan kuvvetler artık birer beladır. Bela çekmeye de bu milletin artık tahammülü kalmamıştır. Millet, yapılan işlere bizzat denetimini koymalıdır." (Atatürk'ün Bütün Eserleri, C. 4, 4. Baskı, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2005, s.373-376.)

İSTİFADAN ÖNCE

Amasya Tamimi'nin yayımlandığı tarihte İzmir işgal edilmiş, Yunan ordusu işgali Ege illerine yaymaya çalışmakta, yerel direnişler başlamış, halk namus ve şerefini koruma derdinde, İstanbul yönetimi ise Kuvayı Milliye örgütlerini "eşkıyalık" olarak nitelendirmekte; Müdafayi Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyetleri'ni ise yasaklamaktadır. Mustafa Kemal'in Samsun ve Havza'daki faaliyetlerinden rahatsız olan İngilizler, Paşa'nın geriye çağrılmasını isterler. Bunun tarihi de 6 Haziran'dır. Paşa'nın deyimiyle bu oyun ve oyalama bir ay sürer ve 8/9 Temmuz 1919 gecesi görevden alınacağı sırada 3. Ordu Müfettişliği ve askerlik mesleğinden istifa eder. İşte Amasya Tamimi tam da bu istifanın ortasında alınır. Bu anlamda tamim muazzam bir meydan okuma ve devrimci bir bayrak açmadır. Bu bayrak halkta karşılık buldu ve 3 yıl içinde örgütlenme başarısı göstererek zaferlere koştu.

Halkımızın içindeki özgürlük ve bağımsızlık ateşi sönmesin...