Zaferi görmeden şehit oldu!

Von der Goltz Paşa... Türk ordusunun modernleşmesinin temellerini o attı. Prusya ekolünün en başarılı subayıydı. 1883 yılında geldiği Türkiye'yi ikinci vatanı bildi. 1916 yılında Bağdat yakınlarında İngilizlere karşı elde ettiğimiz Kutülamare Zaferi'ni göremeden 19 Nisan 1916 günü tifüsten hayatını kaybetti. Zafer yolunda şehit oldu aslında. Büyük kuşatma onun komutanlığında yapılmış ve İngilizleri teslime zorlamıştı. 29 Nisan günü gerçekleşen zaferde, aralarında General Townsend'in de bulunduğu tümenin 476 subayı ve 12 bin 828 eri teslim oldu.

 

Jön Türklerin hocasıydı

Sultan Abdülhamid dönemindeki perişan orduyu modernize etmek amacıyla bir grup Alman subayıyla 1883 ilkbaharında yarbay rütbesiyle İstanbul'a gelen Colmer von der Goltz, 1843 yılında Doğu Prusya'da dünyaya geldi. Başarılı bir eğitmen subaydı. Kolları sıvadı. Planlar hazırladı. Teşkilatlar kurdu. Ancak çoğu da Sultan Abdülhamid'in 'sümenaltı'na uğradı. Buna rağmen yılmadı. Jön Türkler'in çok sevdiği aydın fikirli bir hocaydı. Devrimci kuşak genç subayların yetişmesinin yolunu açtı ve onlarla çok iyi anlaştı. 1896 yılına kadar 13 yıl aralıksız görev yaptı. Sonra bir daha geldi. Son derece zeki, zinde ve çalışkan bir insandı. Canlandırıcı, öğretici ve şevklendirici bir komutandı.

ercandolapci26416.jpg

Modern ordunun temelini attı

Onun yetiştirdiği ordunun ilk başarısı 1897 Türk - Yunan Savaşı'ydı. Sultan Abdülhamid durdurmasa Yunanı denize dökecektik. Buna rağmen Yunan ordusunu kesin sonuçla mağlup ettik. 1908 Meşrutiyet Devrimi'nden sonra tekrar geldi. Enver Paşa'yla birlikte büyük yeniliğe imza attı. Türk ordusu tepeden tırnağa yenilendi. Cihan Harbi'nde İngilizlere kök söktüren orduyu da o kurdu. Modern askerliği bilmeyen 10 binin üzerinde subay emekli edildi. Genç kurmayların önü açıldı.

 

Tifüsten öldü

Goltz Paşa, Almanlarla müttefik olduktan sonra 28 Kasım 1914'te İstanbul'a atandı. Mareşal rütbesiyle Ordu Kurmay Başkan Yardımcısı oldu. Çanakkale Harbi sırasında Çanakkale Boğazı'na giderek harp durumunu inceledi ve bu savunma şekliyle başarılı olunacağını saptadı. 5 Ekim 1915 günü de 6. Ordu komutanı olarak Irak Cephesi'nde İngilizlere karşı görev yapmaya başladı. Çanakkale'de ağır yenilgi alan İngilizler, bütün güçleriyle bu cepheye yükleniyorlardı. Türk ordusu yine beklenmedik direniş gösterdi. Bağdat'a doğru ilerleyen İngiliz birliklerini Sabis ve Kutülamare bölgesinde sıkıştırarak kuşatma altına aldı. 4 ay 23 gün süren kuşatmayı yaramayan İngiliz ordusu, teslim olmak zorunda kaldı. Goltz Paşa, tifüse yakalanmıştı. Ateşler içindeydi ve son ana kadar birliğinin hep başında oldu. Ağırlaşınca 9 Nisan günü komutayı Halil Kut Paşa devraldı. 19 Nisan 1916 günü 73 yaşında gözlerini hayata yumdu. Kısmen en ileri hatta olmak üzere 23 şiddetli muharebeye katıldı. Bir kez yanağından kurşun sıyırmasıyla yaralandı.

Kut Paşa'nın sözleri

Irak Cephesi Komutanı Halil Kut Paşa onu şöyle anlatır: "Mareşal kendi askerlik hayatının yarısını bizim ordumuzun tekamülü hususuna hasretmiştir. Kıtalarımız tarafından onun idaresi altında elde edilen şanlı muzafferiyetler kendi mesasinin semeresini görmesi nasip olduğu bir anda kendi öz vatanı gibi sevdiği bu memlekette habis bir hastalık onu elimizden aldı. Cephede onun mukaddes ruhunu şadedecek zaferler tesit edildiği sırada Mareşal hayata gözlerini kapadı." (Goltz Paşa'nın Hatırası ve Hal Tercümesi, Çeviren: E. General Pertev Demirhan, KKK Askeri Basımevi, İstanbul, 1953, s.35.)

Vasiyeti

Vasiyet olarak "Beni Türk ve Alman bayrağıyla toprağa verin" dedi. Öyle de yaptılar. Düşman ellerine bırakılmadı. İstanbul Tarabya'daki Alman Mezarlığına getirilerek toprağa verildi... Mezar taşının başında ise Ay Yıldızlı arma dostluğun nişanesi olarak parlıyor... Genelkurmay Başkanlığı tarafından da her yıl anılır...

Eşine anlamlı mektubu

19 Nisan 1915 günü 1'inci Ordu Komutanlığı'na atanan Goltz Paşa, günlük hatıratına şunları yazar: "Kendi vatanımın benden ısrarla esirgediğini sonunda bana yabancı bir memleket verdi... Bunun için bu memlekete ebediyyen minnettar kalacağım" (Hal Tercümesi, s.33.) Ayrıca "Dünyanın en mert milleti ve en iyi askeri Türklerdir" diyordu. (age., s.6.)

En çok eseri olan asker

Bakmayın "Almanlar Türk Ordusu'nu yönetiyordu" sözlerine. O başkaydı. Bizdendi... Mükemmel Türkçesi vardı. Zorunlu askerliği ilk savunanlardandı. Astsubaylara dayak atılmasına karşı çıktı. Balkan yenilgisi üzerine yazdığı eseri okusanız, Türk subayı sanırsınız. İstanbul'un başkente elverişli olmadığını o günlerde yazmıştı. Onu da, öğrencisi Atatürk gerçekleştirdi. En çok eser veren generaldi. Askerlik sanatı, Plevne ve Balkan Harbi üzerine yazdığı eserler Harp Akademileri tarafından yayımlandı. Balkan Harbi yenilgisinde, ordudaki siyasi gruplaşma gerekçe gösterilir. Goltz Paşa bu görüşte değildir: "Muharebe meydanlarında ve düşman karşısında subaylar siyaset ile uğraşmıyorlar, sadece hükümet merkezinin kahvehanelerinde iken politika ile uğraşmaktadırlar. Bu bakımdan, ordunun sevk ve idaresindeki yetersizlik, subayların siyaset ile uğraşmasından doğma bir sonuç değildir. Bu alışılmış günah askerlik mesleğindeki başarıların ve hatta, bir dereceye kadar, askerlik mesleğinin doğrudan doğruya önemsiz görülmesidir."