İki eğitmenle birlikte Kerem ve ikiz kardeşi Hamit'in de aralarında bulunduğu 11 çocuk, 2009 yılında bir protestan kilisesine bağlı Wuppertal'de Neuenhof açık hava havuzuna gitti. Öğretmenlerinin havuza götürdüğü çocuklar neşe içinde soyunarak havuza girdi. Kerem Aydın bu sırada yüzme bilmeyen çocukların girdiği 1,20 metre derinliğindeki havuza girdi. Ancak saat 14.00 sıralarında eğitmenlerden biri suda hareketsiz yatan Kerem Aydın'ı gördü. Tesisteki ilk yardım ekibinin süratle suni solunum yaptırdığı küçük çocuk, hastaneye kaldırıldı. Hastanede yapılan müdahaleler de sonuç vermeyince küçük Kerem hayatını kaybetti.

BABA TIMARHANEYE KAPATILDI



Vatan'dan Çağdaş Ulus'un haberine göre; Olayla ilgili Alman savcılığı soruşturma başlatırken, soruşturmayı açan savcı apar topar görevden alınıp yerine başka bir savcı atandı. Gelen savcı da Kerem'in ölümüne sebep olanlar hakkında gözaltı kararı çıkaracağına, acılı baba Metin Aydın'ı havuz yetkililerini tehdit ettiği gerekçesiyle gözaltına aldırdı. Ardından “babanın psikolojik durumu yerinde değil” kararı vererek, baba Metin Aydın'ın tımarhaneye yatırılmasına karar verdi. Burada yapılan tetkiklerde babanın ruh durumu normal olduğu belirlenince de Aydın, taburcu edildi. Kerem'in cenazesi ise savcının talebiyle iki kez otopsi yapılınca aileye tam 1 hafta sonra verildi. Acı üstüne acı yaşayan aileye ikinci otopsi gerekçesi olarak da Kerem'in daha önce evde darp edildiği için ölmüş olabileceği söylendi. Ancak otopsi sonucunda da Kerem'in vücudunda darp izine rastlanmadı. Kerem'in havuzda boğulma neticesinde hayatını kaybettiği raporla kesinleşti.

ANNENİN FERYATLARI



Oğlunun yüzme bilmediği konusunda öğretmenleri defalarca uyardığını söyleyerek yaşananlara isyan eden anne Yurdanur Yakıcı ise, “Benim evladım göz göre göre ölüme gitti. Ben bu acıya nasıl katlanırım? Bana oğlumu getirin. Bunun hesabını mi verecek?. Çocukların futbol eğitimine götürüleceği bilgisi bize verilmişti. Biz ertesi gün çocukları okula götürürken okulun fikir değiştirip çocukları bir kiliseye bağlı yüzme okuluna götüreceklerini öğrendik. O gün defalarca iki evladımın da yüzme bilmediğini belirterek her ikisine de göz-kulak olunmasını hocalarına söyledim. Ama çocuğum yüzme bilmeyenler havuzunda can vermiş. Bu çocuklarla kimse ilgilenmedi mi? Biz ailesi olarak olayda ihmali bulunan kişilerin biran önce ortaya çıkarılıp ceza almasını isterken savcılığın takipsizlik kararıyla yıkıldık. Burada sorumluları savcılık korudu. Olayın peşini bırakmayacağız. Tazminat davası açtık. Sorumluların yargıya hesap vermesini istiyoruz. Bizim canımız yanıyor, acımız tarif edilemez. Türk yetkililerinden bu olayın takipçisi olması için bize sahip çıkmalarını istiyoruz” dedi.