33 erin şehit olduğu saldırıdan ağır yaralı olarak kurtulan Erdal Özdemir şunları anlattı

""GİDİN YOKSA DAYAK""

Malatya'daydık. Buradaki astsubaylar 'Bu gece kalmayın, sabaha kadar dayak yersiniz' dediler. Bizden para toplayıp sivil araç kiraladılar ve yola çıktık. Şoförler molalarda birilerini arıyordu. Saat 18.00'de 50-6O PKK'lı aracı durdurdu."

""ERGENEKON YAPTI""

Şoförler PKK'lılara, '50 asker var, ne yaparsanız yapın' dediler. Şoförleri bıraktılar, bizi dağa götürdüler, saat 03.00'te taradılar. Ben yaralandım. Eylem, Ergenekon örgütü tarafından yapılmış olabilir. Hem PKK'ya, hem Ergenekon'a yaradı."

Paşaya anlattım kafasını kaldırmadı

Bir TV programına bağlanıp, Necati Özgen Paşa'ya '50 askeri niye silahsız yolladın' dedim. Kafasını bile kaldırmadı. Sonra tehdit aldım."

İkinci Ergenekon iddianamesine gizli tanık anlatımlarıyla giren 33 erin şehit edildiği saldırıyla ilgili Ergenekon savcıları, katliamdan kurtulan 5 askerin 'tanık' olarak ifadesinin alınmasını istemişti. 5 askerden birinin yine savcılığın talimatıyla polis tarafından ifadesi alınmıştı.

33 arkadaşının şehit edilişini 16 yıl sonra bir kez daha polise anlatan Erdal Özdemir, saldırıyı "Kaostan beslenen ve terörün devam etmesini isteyen kişilerin yaptırdığı bir eylem" sözleriyle değerlendirdi.

Saldırıda omuzundan, kolundan, bacağından, omuriliğinden yaralanan ve tekerlekli sandalyeye mahkûm kalan özdemir, saldırının Ergenekon tarafından yapılmış olabileceğini düşündüğünü de belirterek, "Bu eylem sonrası ülkede bir Kürt-Türk kavgası çıkartılmak istenmiş ve ülkede bir kaos ortamı oluşmasına neden olunmuştur.

Ergenekon ile bağlantısı olabileceğini düşündüğüm eylem, hem PKK'ya hem Ergenekon'a yaradı" iddiasında bulundu, özdemir şunları anlatı:

DEHŞET İFADELER

"Bizi (24 Mayıs 1993) saat 11.00 sıralarında Malatya îl Jandarma Komutanlığı'na getirdiler. Burada astsubaylar bize gece orada kalmamamızı, yoksa sabaha kadar dayak yiyeceğimizi, hemen hazırlamış oldukları sivil arabalarla usta birliğimiz olan Bingöl İl Jandarma Komutanlığı'na gitmemizi söylediler.

50 askerdik. Astsubay tarafından yol parası olarak 5 bin TL toplandı. Bizden toplanan paraların araç şoförlerine verilip verilmediğini görmedim. 50 NC (OTOYOL) ve M23 tipi arabalara bindirilerek saat 12.00'de Bingöl'e doğru yola çıktık.

Ergenekon soruşturması kapsamında 16 yıl sonra bir kez daha mercek altına alınan 24 Mayıs 1993'te dağıtıma giden 33 silahsız erin Bingöl-Elazığ yolunda şehit edilmesine 'tanık'lık eden 5 asker arasında yer alan Erdal Özdemir'in, polise verdiği ifadeyi ele geçirdi

Bindiğimiz araçların bir tanesi 34 (istanbul), diğeri 44 (Malatya) plakalıydı. Araç içerisinde ve çevresinde ne eskort ne koruma vardı. Hepimiz sivildik, üzerimizde sadece askeri kimlikler vardı."

TELEFON TRAFİĞİ

Yol boyunca araç şoförlerinin 5 kez mola ve lastik patladığı gerekçeleriyle durduklarını, her seferinde ise ankesörlü telefonla birileriyle görüştüklerini ifade eden Özdemir, Malatya-Bingöl arası araçla 2.5 saat olduğu halde 6 saatte Bingöl'e varamadıklarını kaydettib Özdemir, şoförlerin bu molalardan birinde bir çobanla konuştuklarına da dikkat çekti.

ŞOFÖR: SİZE 50 ASKER VAR

"Saat 18.00 sıralarında bir kargo kamyonu tarafından yolumuz kesildi. Bazı araçların durdurulduğunu gördük, bizim aracımız ve diğer dü.*.. Şoförler teröristlere. '50 asker var, ne yaparsanız yapın' dedi. Daha sonra öğretmen olan 3-4 kişiyi bizim bulunduğumuz grup içerisine aldılar. Şoförleri serbest bıraktılar."

"ÖĞRETMENLER ŞEHİT"

"öğretmenleri (diğer araçlardan j indirilen) 20-30 metre ayrı tutuyorlardı. Bir süre sonra köyün içerisin- i de teröristler öğretmenleri silahla tarayarak şehit etti. Saat 23.00 sıralarında bulunduğumuz bölgeden ayrılarak 40-50 kişilik örgüt mensupları ile birlikte biraz daha ileride bulunan köye doğru gitmeye başladık.

Saat 24,00 civarında köye vardık... Benim de içerisinde bulunduğum 40 kişiyi köyden alarak dağa doğru götürmeye başladılar. Bizden ayırdıkları 10 kişinin kurtulduklarını duydum.

1.5-2 saat yürüdük, gündüz şoförlerin kendisiyle konuştuğu çobanı tekrar gördüm.Bu çoban ile bizi götüren örgüt mensupları aralarında konuştular.Bu konuşmalardan birbirlerini tanıdıklarını anladım.

Çobanın yanından ayrıldıktan 2-3 kilometre sonra traktörlerin geçebileceği genişlikte olan bir yolda bizi durdurdular. Saat 03.00 sıralarında kol kola girmemizi söylediler. Bizi öldüreceklerini anladık. 40-50 kişilik teröristler silahlarla bizi taradılar.

"Özgen Paşa"ya hesap sordum tehdit edildim"

2006'da bir TV programına telefonla katıldığını donemin Jandarma Asayiş Bölge Komutan, emekli Orgeneral Necati Ozgen'e, "50 askeri niçin silahsız ve korumasız olarak gönderdiniz?

Emri siz vermişsiniz, niye bize sahip çıkmadınız?" diye sorduğunu anlattı. Özgen'in kafasını bile kaldırmadığını söyleyen Özdemir, 10 dakika sonra ev telefonunun aranarak,

"Niye böyle konuşuyorsun. Bu konuşmalarından dolay, öleceksin Yalvarta yalvarta öldüreceğim Pişman olacaksın" diye tehdit edildiğini anlattı.

Olayın ardından konunun savcılığa intikal ettiğini ifade eden Ozdemir, "Tehdit eden kışının bulunması gerekirken eniştemin ifadesini aldılar Tehdidin Ergenekon ile bağlantısı olabileceğini düşünüyorum. Bunun araştırılmasını istiyorum" dedi.

Katliam gazileri dehşet gecesini anlattı

BÎNGÖL'de 33 erin PKK tarafından şehit edildiği katliamın üzerinden 16 yıl geçti. "devre"leri şehit düşerken, üzerlerine yağan binlerce mermiye rağmen şans eseri yaralı olarak kurtulan erler o 'dolunay'lı geceyi unutamıyor.

Dün gibi akıllarında sıküan kurşunlar, inleyen askerler ve karanlıkta hayatta kalabilmek için verdikleri mücadele. Erkan Omay, Erdal özdemir, Erdem Doğan ve Osman Partal...

Kimi isimlerinin önündeki "gazi" unvanını 1993'deki katliam gecesinden sonra aldı. Kimi kalıcı sakatlığı olmadığı için gazi sayılmadı. Katliamın tanıkları, hiç unutmadıkları 24 Mayıs 1993'teki "karanlık" geceyi HABERTÜRK'e anlattı.

İhmaller zinciri vardı

BÎNGÖL'de, 24 Mayıs 1993 tarihinde 33 askerin şehit edilmesinin dan, sorumluların cezalandırılması için dava açan döneimin Elazığ 8. Kolordu Askeri mahkemesi Savcısı Binbaşı İnayet Taş olayın Ergenekon ile ilişkilendirilmesiyle ilgili olarak olayın perde arkası var mı yok mu bilemem.

Olayda bir kasıt görmediğim için sorumlular hakkında iddianame hazırladım" dedi. Taş ihmaller zincirini şöyle sıraladı; "Sevk edilecek erler için otobüs tutulması gerekirken "Midibüs" tutulmuş.

Araç içinde, askerleri koruyan silahlı görevli olması gerekirken, yok. Bölgede teröristlerin bulunduğu bilgisi nedeniyle helikopter uçması lazım. Ama bunlar yapılmamış."

Üzerimizde çakı bile yoktu

"BİRLİĞİMİZE doğru giderken yok lastik patladı, yok yemek molası diye 3 - 4 yerde mola verildi. 18.30'a kadar bekletildi otobüs. Ben ikinci otobüsteydim.

Bingöl'e 10 kilometre kala önümüzdeki otobüsün durdurulduğunu gördüm. İkinci şoföre 'PKK yol kesmiş' dedim. Çünkü az ileride de çatışma vardı. İkinci şoför de 'Onlar PKK değil' dedi.

Hatta Bingöl Tur'dan oto de durdurmuşlardı. Bir astsut herkesin gözü önünde işkenc ediyorlardı.

Öyle kötü işkence ediyorlar» ki, astsubay 'Beni öldürün!' di} yalvarıyordu. Bunları hatırlama bile istemiyorum, öyle çok acı veriyor ki. Bizde çakı bile yok.

Sonra bizi taradıktan sonra askerleri yardıma çağırmaya ben gittim.Kurşun ayağımı sıyırmıştı askerlerin üzerine koşarken askerler tarafından da tarandım.Beni PKK"lı sanmışlar.

Yardım istedim hayatta onlar olduğunu anlattım.Bize yine Bingöl komando taburu yardım etti,zannedildiği gibi özel harekat falan kesinlikle yoktu. Bizi kaçıran o PKK"lı gruba yönelik operasyonda 66"sının cesedini getirdiler.

ERKEKLERİ SAKIK SORGULADI

Otobüsü durduklarında saat 18:20 civarıydı. Sayım yapacağız deyip bizi tek sıra dizdiler.İlerleyen saatlerde dağa götürdüler. Gece 24.00"de ifadeye aldılar.

"Adın ne,ananın babanın adı ne? Buraya ne için geldiniz,neden askerlik yapıyorsunuz? Gibi sorular sordular.

ÖLÜM EMRİ

İfadeyi alan Şemdin Sakıktı.Anladığım kadarıyla ölüm emri bekliyorlardı.Saat 03:00"ü gösterdiğinde dağ yamacından aşağıya doğru dizip,yukarı tarafada kendileri çıkınca tarayacaklarını anladım.

O an kurşunun sağ ayağıma girip çıktığını hissettim.ilk anda acı duymamıştım:hemen yere düştüm zaten.tarama sürüyordu.Sürüne sürüne kaçmaya başaladım.

Bu arada dolunay da yavaş yavaş gitmiş ve hava kararmıştı.Makilik araziydi.Çalıların arasına saklandım.Sabah 07.00 sularında askerler geldi./HABER7