Yiğidi öldür hakkını ver demişler, geçtiğimiz haftalarda AK Partililerce BŞB’nin sözünü verip de yapamadığı alt geçitlere dikkat çekmek için bulvar ve meydanlardaki kaldırımlara yerleştirilen “19 nedir?” plakaları uyandırdığı ilgi bakımından iyi bir buluştu.

Hem bu bilmecenin açıklandığı hem Aydın BŞB’nin icraatlarını konu alan basın toplantısında Ömer Özmen BŞB’ye 100 üzerinden 15 gibi oldukça düşük bir not verdi.(26 Mart)

Karşılığında da CHP İl Başkanı Ali Çankır “Aydın kalkınmasının önündeki en büyük engel AK Partidir,” cevabını verdi.

Ali Çankır kurduğu bu cümleyle hem geçtiğimiz günlerde Su ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun Aydın’ı ziyaretlerinde Söke Sarıçay ve Didim Beşparmak Barajlarının yapımı hakkında söylediği  “Özlem Çerçioğlu yapamayacaksa çıksın, söylesin biz yapalım” mealindeki sözlerine gönderme yaptı hem de 2019’da izleyecekleri seçim stratejisinin ipuçlarını vermiş oldu.

Açık konuşmak gerekirse yeterli hizmet noktasında AK Parti de sütten çıkmış ak kaşık değil ama CHP’li büyükşehir de sözünü verdiklerinden neredeyse tamamına yakınını yerine getiremedi.

Bunu anlamak için seçim öncesi verilen sözlere bakmak yeterlidir, sanırım.

Neler vaat edilmemişti ki…

Daldı-battılar… Termal oteller… Tarım ve Hayvancılığın canlandırılması… Deniz ulaşımı… Doğal yaşam parkları… Zeybek Arena Stadı…

Sözü verilmeyen bir ayın gökten yere indirilmesi kalmıştı sanki.

Kaçı gerçekleşti?

Ali Çankır’ın o sözlerinden 2019 yerel seçim propagandalarının ne olacağını da okumak mümkün… Çözüm üretemeyenin yaptığı şey.. mazeret edebiyatı.

Hâlbuki öyle yapmak yerine AK Parti’nin Aydın’a yapım sözü verdiği halde yerine getiremediği hizmetler üzerinden Ali Çankır da hükümete bir karne notu verseydi hem kendi partisi hem de Aydın için daha hayırlı bir iş yapmış olurdu.

Belki bu sayede bizdeki siyasetçilerin bir türlü terk edemediği başarısızlığı başarı gibi gösterme hastalığı yerini halkın yararına olacak daha gerçekçi tartışmalara bırakırdı.

Böylece Aydın da bol reklam köpürtmeleri ile gizlenmeye çalışılan gerçek gündemi ile buluşurdu.

Ali Çankır bunu yapmak yerine büyükşehrin artık tartışma götürmez başarısızlığını savunma, bütün olumsuzlukları da merkezi iktidar engeline bağlama yolunu seçti.

Yalnız bu CHP için bir ilk değildir.

2014 seçimleri öncesi yapılan propagandaları bir hatırlayalım.

Bu parti Aydın Belediyesi’ndeki başarısızlığı perdelemek için seçim stratejisini Özel İdare mallarının paylaşımı üzerine kurmamış mıydı?

Taşınmazların BŞB’ ye toptan devri gerekirken yapılmamakla aslında kendilerinin değil Aydın halkının cezalandırılmak istendiği iddia edilmemiş miydi?

Böylece “Aydın’ın malları Ankara’ya verilmeyecek” türü söylemlerle halkın milliyetçilik duyguları galeyana getirilmeye çalışılmıştı.

2019’da da üç aşağı beş yukarı bu filmi Aydın tekrar izleyecek gibi görünüyor. Bir farkla ki, daha öncekinde hedefte Valilik vardı bu seferkinde iktidar olacak.

Slogan da belli… “Biz Aydın’ı uçuracaktık.. iktidar engel oldu.”

Alt geçit yapacaktık Karayolları izin vermedi…

Hal yapacaktık Milli Eğitim Müdürü onay vermedi…

Jeotermalle Aydın’ı ısıtmayı düşünüyorduk ki, Valilik imkân vermedi…

Zeybek Arena yapacaktık Gençlik Hizmetleri Spor İl Müdürlüğü karşı çıktı…

Baraj yapacaktık Su ve Orman Bakanı protokolü imzalamadı.

Ancak bulunan bu kılıf olaya tarafsız gözle bakanlara bazı soruları sorma hakkı verir.

Büyükşehirle hem de kendi partisinden üç büyük ilçe belediye başkanı arasında nedeni ne olduğu bilinmeyen seçim olalıdan beri derin bir krizin yaşandığını artık bilmeyen yok.

Zamanında ve kaliteli hizmet alım noktasında bu durumdan en fazla zarar görenin halkın olduğunu da kimse inkâr edemez.

Ali Çankır’a sormak lazım… Bunun da mı sebebi iktidar?

Aydın koca dört yılını Efeler ile büyükşehir arasındaki mal kavgası ile geçirdi. Bedeliniyse sadece ilçe belediyesi değil halk da ödedi ve ödemeye de devam ediyor.

Mesela projesi hazır Efeler hizmet binasının o nedenle temeli dahi atılamadı. Eski minibüs garajının olduğu alan kapalı pazaryeri yapılacağı söyleniyordu, atıl vaziyette duruyor.

Bunda iktidarın bir suçu var mı?

Herkes bilir ki, maksat bağcı dövmek değil de eğer üzüm yemekse gerisi teferruattır, çözülemeyecek hiçbir sorun yoktur.

Ayrıca her devletin kabile yönetiminden ayrıldığı kanun, tüzük ve yönetmeliklerin sınırlarını çizdiği bir işleyiş düzeni vardır. Buna göre de her işin bir usulü, yöntemi vardır.

Her kim ya da kurum Karayollarının sorumluğundaki bir yolda bir iş yapacaksa bu kurumdan izin almak zorundadır.

Ayrıca çoğu hallerde bu gibi sorunlar ikili ilişkiler ve karşılıklı anlayış çerçevesinde çözülür. Bu kurallara BŞB’nin uymama gibi bir ayrıcalığı olduğu söylenebilir mi?

İlçe belediyelerine BŞB’ de uygulanan bürokrasi sıra devlet tarafından kendilerine gelince neden şikâyet ediliyor, burada ilginç bir paradoks yok mu?

Yoksa iktidar kasten devlet tarafından verilmesi otomatiğe bağlanmış paralarda ve vergi paylarında Aydın BŞB’ ye özel bir kısıtlama mı yapıyor?

Ali Çankır ihaleyi üzerine aldığına göre bunlara da verilecek bir cevabı olmalı.

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA