A.S. mahkemeye verdiği dava dilekçesinde, T.A. ile eşinin yaklaşık 1.5 yıl birlikte olduklarını, eşinin tıbben çocuk sahibi olması mümkün değilken, A"nın hamile kaldığını gösteren raporları eşine verdiğini anlattı.
A. S., “Bunun üzerine eşim depresyona girip evi terk etti, bir süre sonra hatasını anlayıp geri döndü. Yaşadığı vicdan azabı nedeniyle zehir içip 2006"da kollarımda öldü. Ahlaka aykırı davranan davalı, kişilik haklarıma ve manevi varlığıma ağır saldırıda bulunmuştur” ifadelerini kullandı.

"Sevgili mahkum edilebilir"
Ancak İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi, A.S."nin bu talebini reddetti. Bunun üzerine A.S."nin temyiz talebini görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ise talebi yerinde buldu. T.A."nın, evli olduğunu bilmesine rağmen davacının eşi ile duygusal ve cinsel ilişkiye girdiğini kaydeden Yargıtay, bu nedenle tazminat ödemeye mahkûm edilmesi gerektiğini belirterek kararı bozdu. Bozma kararında Medeni Kanun"un 185. maddesine atıf yapılarak “Evli bir kimsenin evlilik dışı birlikteliği, diğer eşin sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğindedir” denildi. Yeniden görülecek dava cezayla sonuçlanırsa, evli erkeklerle birlikte olan kadınların tazminat ödemesi hukuka içtihat olarak girecek.