Düzce Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı, kafasından vurulmuş şekilde lojmanında ölü bulunan Albay Kazım Çillioğlu hakkında 17 yıl önce hazırlanan raporları incelemeye aldı. Raporlarda yer alan skandal boyutlardaki çelişki ve eksikliklere dikkat çeken Adli Tıp, incelemeler sonucunda hazırladığı 'Adli Muayene Raporu'nda Çillioğlu için 'intihar etti' denemeyeceği tespitini yaptı.
 
KARANLIK DOSYA MALATYA'DA
 
Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde görev yapan bazı subayların kısa aralıklarla şaibeli kazalarda öldüğü ya da karanlık suikastlara kurban gittiği dönemde hayatını kaybeden Çillioğlu'nun dosyası 17 yıl aradan sonra yeniden açıldı. Çelişkili raporlarla dolu dosya hakkındaki soruşturma Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülürken Çillioğlu ailesi de otopsi skandalını Adli Tıp'a taşıdı.
 
ÇELİŞKİLİ RAPORLAR ADLİ TIP'TA
 
Düzce Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı, 3 Şubat 1994 tarihinde kafasından vurulmuş şekilde lojmanında ölü bulunan Albay Kazım Çillioğlu hakkında hazırlanan bütün belgeleri incelemeye aldı. Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 3 Şubat 1994 tarihli Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı ile 4 Şubat 1994 tarihli 'Olay Yeri Tespit Tutanağı'nın yanısıra Elazığ 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından kaleme alınan 22. Şubat 1994 tarihli Kovuşturmaya Gerek Yoktur belgeleri inceleyen Adli Tıp, ilginç ifadeler içeren 3 Ocak 2011 tarihli ve Doç. Dr. Bora Büken imzalı bir Adli Muayene Raporu hazırladı.
 
OTOPSİ YAPMADAN 'İNTİHAR' DEDİLER
 
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin Adli Tıbbi Otopsi Kuralları ve Minesota Otopsi Protokolü uyarınca tüm şüpheli ve zorlamalı ölümlerde otopsinin kesinlikle yapılması gerektiği belirtilen raporda Çillioğlu'nun ölümüyle ilgili şu şekilde ifade edildi: "Cesedin bulunduğu mahallin otopsi yapılmasına uygun olmaması veya bölgede otopsi yapılmasını sağlayacak adli tıp uzmanlarının bulunmaması halinde ölü muayenesi mahallinde yapıldıktan sonra cesedin otopsi amacıyla otopsi yapılabilecek bir merkeze sevk edilmesinin uygun olacağı ve mevcut uygulamada sıkça yapıldığı bilinmesine rağmen ceset otopsiye gönderilmemiş ve eksik değerlendirmeye karşın intihar kararı verilerek defin ruhsatı düzenlenmiştir."
 
ÖLÜM ZAMANI BİLE BELLİ DEĞİL
 
Söz konusu belgelerde olay yerinde parmak izi ve diğer kişilere ait biyolojik materyallerin incelendiğine dair herhangi bir kaydın bulunmadığı belirtilen Adli Tıp Raporu'nda "Ölenin ölüm zamanına ait değerlendirmeler standart adli tıbbi tekniğe uygun şekilde yapılmamış" denildi. Ölü muayenesinde belirtilen ölüm zamanının tanık ifadeleri ile uyumlu olmadığına da dikkat çekilen raporda, "Ölenin elbiseleri üzerinde standart adli tıbbi uygulamaya uygun etkili bir araştırma yapılmamış olduğu görülmektedir. Elbiselerdeki kan lekeleri tanımlanmamış, ölenin vücudundakiler ile karşılaştırılmamıştır" ifadelerine yer verildi.
 
Silah yeterince incelenmedi
 
Adli Muayene Raporu'nda ölüme sebep olduğu iddia edilen silahla ilgili skandal ifadeler içeren bir değerlendirme de yapıldı. Raporda, "İntihar iddiasını kanıtlayacak şekilde ceset el ve el sırtlarından alınması gereken atış artıklarına ait örneklerin alınarak analiz edildiğine dair kayıt bulunamamaktadır" denildi. Raporda ayrıca, Ölü Muayene Tutanağı'nda ceset, silah ve boş kovan pozisyonlarına ait tanımlamaların yeterli düzeyde kanıya ulaşmayı sağlayacak ölçüde net yapılmadığı kaydedildi.
 
Raporda, ölüme sebep olan silahın atış mesafesine ait değerlendirmelerin gerekli analizler yapılmadan 'afaki' olarak belgelere geçirildiği belirtilirken şu tespite yer verildi: "Ölenin başında tanımlanan giriş deliğinin bitişik atış mesafesinden yapılmış olduğu ifadesi standart adli tıbbi tanımlamaya uygun şekilde yapılmamış olup bitişik atışın özelliklerini taşıyıp taşımadığının Ölü Muayene Raporu'ndan anlaşılması mümkün değildir. Yara içindeki maden çukuru özellikleri, yabancı maddeler, sekonder reaksiyonlar, renk değişimi ve vital reaksiyonlar gibi reaksiyonlar tanımlanmamıştır."
 
Ölüm sebebi 'afaki'
 
"Ölü muayenesinde eksik tanımlamalar yapıldığı açıktır" denilen Adli Muayene Raporu'nun 'sonuç' bölümünde ise Çillioğlu'nun ölümünün hemen ardından hazırlanan rapor ve belgelerle ilgili eksiklikler şöyle sıralandı:
 
1- Cesede otopsi yapılmamış olması en önemli eksik olarak karşımıza çıkmaktadır
 
2- Olay yeri incelemesi usulüne uygun şekilde gerçekleştirilmemiştir
 
3- Başa isabet eden atışın kişi canlı iken yapıldığını gösteren herhangi bir tanımlama yoktur
 
4- Ölüme neden olacak başka bir etken bulunup bulunmadığı otopsi ile araştırılmamıştır.
 
5- Atış mesafesine ait değerlendirmeler, tam bir tanım yapılmamış olması ve gerekli belgelerden alınan örneklere ait analizlerin yapılmamış olması nedeniyle afakidir. Buna ait fotoğraflar tarafımıza sunulmamıştır.
 
6- Kişinin intiharına etken olacak herhangi bir hastalık veya toksit madde alımı olup olmadığı araştırılmamıştır.
 
 
yenişafak