İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin TBMM'deki grup toplantısında değerlendirmelerde bulundu. İktidarın ekonomi politikalarına yönelik eleştirilerde bulunan Akşener, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin 'affını isteme vaktinin geldiğini' savundu.

Akşener, "Bay kriz ve arkadaşlarıın uydurduğu Türkiye ekonomi modeli an itibariyle çökmüş, çöp olmuştur. Nebati bakanın affını isteme vakti gelip çatmıştır. Bu vesileyle, siyasi tarihimize, bu ucube sistemin öğüttüğü, nice bakandan biri olarak, ışıltılı gözleri ve sebep olduğu utanç tablosuyla geçecek olan bu arkadaşımıza yeni hayatında şimdiden başarılar dilerim" ifadelerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın gençlere 'dünyayı gezin' tavsiyesiyle ilgili olarak da değerlendirme yapan Akşener, "Bir insan, ülkesinin gerçeklerinden bu kadar uzak olabilir mi? Gerçekten ibretlik. Sayın Erdoğan, senin bu söylediklerini ancak ve ancak, etrafındaki doymak bilmeyen rantçılarının çocukları yapabilir. Ama bu memleketin çocukları, gençlerimiz maalesef yapamıyor. Üstelik senin yüzünden yapamıyor. Bu dediklerini hayata geçirmeyi zaten geçtim, hayal bile edemiyor. Masraflı tavsiyelerini, lüks zevklerini kendine sakla. Gençlerimizin hayatını da, hayallerini de, enerjisini de çaldınız" diye konuştu.

Akşener'in konuşmalarından satırbaşları şöyle:

"Marketteki fiyatler durdurulamıyor. Raflar tezgahlar yanmaya devam ediyor. Milletimizin cebindeki para erimeye devam ediyor. Buna rağmen iktidar tarafındaki her şey tıkırında. Saray sefası memleket yansa bile hız kesmiyor. İktidar her ne kadar kendi yarattığı bu kriz ortamını ne yapacağını şaşırmış halde izlerken, doğrudan ya da dolaylı yoldan vatandaşın cebine etki ediyor. Yeterince zam yapmadıklarını söylüyorlar. Eğer süpvansiyon yapmazlarsa, asgari ücretli bir vatandaşın doğalgaz ve elektrik fiyatlarını ödeyemeyeceklerini söylüyorlar. Açlık sınırı altındakilere hallerine şükretmelerini söylüyorlar.

Geçtiğimiz hafta şekere de yüzde 31 zam yapıldı. Türkşeker'in sübvansiyon etmesinin sürdürülebilir olmadığını söyledik. Şekerle ilgili 'Türkşeker adımlarını olumlu atacak' dedi. Peki ne oldu? Daha uçağı havadayken yüzde 31 zam yapıldı. Sonra ne oldu? Alelacele bay krizin basın metni değiştirildi. Maşallah dediği üç gün yaşamıyor. Bizden önce elektrik yoktu dedi, elektrik zamlandı. Ramazanda et ucuzlayacak dedi, et zamlandı. Gelen zamlar için uyarı mübarek. 10-15 gün için şeker fiyatları 700-750 lira olacak gibi görünüyor.

"NEBATİ'NİN AFFINI İSTEME VAKTİ GELİP ÇATTI"

Gıda fiyatlarını devamlı sübvanse ederek kontrol edemezsiniz. Asıl sorunu artık görün. Piyasayı takip edin. 5'li çetenin değil, vatandaşın yanında olun. Bay kriz ve arkadaşlarının uydurduğu Türkiye ekonomi modeli an itibariyle çökmüş, çöp olmuştur. Daha önce nicesinin başına geldiği gibi, arkadaşların bu son sözde ekonomi modeli de gelen son veriler itibariyle iflas etmiş, ortada enflasyonla mücadeleyi amaçlayan bir program kalmamıştır. Aynı iflas eden önceki ekonomi programlarında olduğu gibi, bu defa da Nebati bakanın affını isteme vakti gelip çatmıştır. Bu vesileyle, siyasi tarihimize, bu ucube sistemin öğüttüğü, nice bakandan biri olarak, ışıltılı gözleri ve sebep olduğu utanç tablosuyla geçecek olan bu arkadaşımıza yeni hayatında şimdiden başarılar dilerim.

NAKLİYECİLERİN SINIR PROBLEMİ

Ülkemizde sıkıntılarıyla bir başına bırakılan başka bir kesim ise ihracatçımızın bel kemiği olan uluslararası nakliyecilerimiz. Sorunlarını dile getirmemi istediler. Kendilerine beklemekten başka bir çözüm olmadığı söylenmiş. Böbürlene böbürlene ihracat rakamları açıklayanların muhtemelen bu durumdan haberi bile yok. Türk nakliye sektörümüzün yaşadığı bu sorunu duyun. O çok sevdiğiniz Rus dostlarının sadece Türk oldukları için nakliyecilerimize yaptığı bu ayrımı görün. Bana sorunlarını ileten kardeşlerim taleplerini de söylediler. Nasıl ülkemizden geçen Azerbaycan plakalı araçlardan hiçbir geçiş ücreti alınmıyorsa, Azerbaycan'ın da Türk plakalı araçlardan aldığı geçiş ücretinin kaldırılması için adım atın. Azerbaycan-Kazakistan arasında hizmet veren fiyatları dünya standartları haline getirin. Türkmenistan sınır kapılarının transit geçişlere açılması sorunların yüzde 70'ine çare olacak. Acilen Türkmenistan'la bunu görüşün. Şoförlerimizi perişan etmeyin.

ERDOĞAN'IN GENÇLERE "DÜNYAYI GEZİN" TAVSİYESİ

Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta, Sayın Erdoğan’ın 1 Nisan şakası tadında, bir açıklamasına şahit olduk. Çiftçilerle olan buluşmasında, diyetisyen Sayın Erdoğan’ı dinlemiştik. Acaba diyet listemi sayın Erdoğan'dan mı alsam? Manda yoğurdu, medine hurması ve kestane balının şifalarını öğrenmiştik. Gençlerle olan buluşmasında ise, kendisi karşımıza, yaşam koçu kimliğiyle çıktı. Gençlere, hayata dair, hikmet dolu, derin mi derin, tavsiyelerde bulundu. Ne dedi? “Kağıda basılı kitapları, masanızdan, çantanızdan asla eksik etmeyin” dedi. Yalnız dikkat edin, "kâğıda basılı" kitaplar… Yani hikmet kağıtta. Kendi icat etti ya o kadar kıyak çeksin. Gittiğim her yerde lise talebelerininin şikayetleri var. Test kitaplarını dahi alamadıklarını söylüyor gençler.

Başka? 'Spora mutlaka her gün, düzenli olarak vakit ayırın" dedi. Başka? "Demli bir çay, ya da aromalı bir kahve eşliğinde yapılan, karşılıklı sohbetin getirdiği sosyalleşmeyi, asla ihmal etmeyin" dedi. Bu açıklamayla birlikte, an itibariyle hepimiz, çaya ve kahveye gelecek zammı bekliyoruz.

Bitti mi? Bitmedi. Bir de, "Yakın çevrenizden başlayarak, tüm şehirleriyle ülkemizi, imkânınız olursa, dünyayı gezin" dedi. Evet yanlış duymadınız. Önce Türkiye’yi, sonra da dünyayı gezecekmişsiniz. Üstelik bunu, gençlerimiz toplu ulaşım fiyatlarından dolayı yaşadıkları şehirde bile gezemezken söyledi. Bunu, İstanbul’da okuyan bir genç 450 liralık bilet parasını karşılayamadığı için, Sivas’taki ailesini görmeye gidemezken söyledi. Bunu, yurtdışı harç bedeli 150 lirayken, 10 yıllık pasaport 1478 lira, dolar 14,69 lira, avro da 16,21 lirayken söyledi. Bir insan, ülkesinin gerçeklerinden bu kadar uzak olabilir mi? Gerçekten ibretlik. Sayın Erdoğan, senin bu söylediklerini ancak ve ancak, etrafındaki ihaleci gençler yapabilir. Mesela, eşinin, dostunun, yandaşının çocukları yapabilir. Mesela, doymak bilmeyen rantçılarının çocukları yapabilir. Mesela, bol maaşlı danışmanlarının, müdürlerinin çocukları yapabilir.

Ama bu memleketin çocukları, gençlerimiz, maalesef yapamıyor. Üstelik senin yüzünden yapamıyor. Bu dediklerini hayata geçirmeyi zaten geçtim, hayal bile edemiyor. Masraflı tavsiyelerini, lüks zevklerini kendine sakla. Gençlerimizin hayatını da, hayallerini de, enerjisini de çaldınız. Eğer ülkemizdeki gençlere illa bir tavsiye vermek istiyorsan, 'benim gibi olmayın' demen yeter. Başka söze gerek yok. Sen yeter ki gölge etme, başka ihsan istemez.

Sayın Erdoğan, rafine zevkleriyle gerçek bir 'gusto' insanı olduğunu her fırsatta gösterip, kendi yaşadığı paralel evrenden gençlere nutuklar atadursun, gelin ben size gerçek Türkiye’deki gençlerin yaşadıklarını anlatayım. Geçtiğimiz cumartesi günü, bir grup genç kardeşimizle birlikteydim. Onları anlamak, dertlerini öğrenmek ve çözümler bulmak için tersine mentorluk oturumu yaptık. Yani onlar anlattı, ben öğrendim.

19 yaşında, bilgisayar programcılığı okuyan bir gencimiz dedi ki, 'yurt dışında akademi ve özgür yaşam koşulları daha iyi, ekonomi daha iyi.' Gençler için, ülkenin geleceği diyorlar. Ama bu insanlar bugünlerini kurtarmaya mı uğraşsınlar, yoksa ülkenin geleceğini kurtarmaya mı çalışsınlar? '5 yıl sonra, kendimi nerede gördüğümü bilmiyorum. Ama ülkemde kalabileceğimi düşünmüyorum' dedi. 24 yaşında, genç bir avukat kızımız, 'bir kadın olarak özgürce yaşamak istiyorum. Metroyla istediğim yere gidebileceğim bir Türkiye’de yaşamak istiyorum. 5 yıl değil, 2 yıl sonra bile göremiyorum kendimi' dedi.

27 yaşında, Siyaset Bilimi mezunu bir oğlumuz dedi ki 'kendimi ekonomik olarak hem kısıtlanmış, hem de yoksun hissediyorum. En iyi eğitimleri aldım ama karşılığını alamıyorum, değersizleştiriliyorum. İftira at izi kalsın gibi bir sistem var. Gözlerini kestirdiklerine bunu yapıyorlar. Hayal kuramıyoruz. Başımıza bir şey gelmemesi hayal. 5 yıl sonra, ben özgür olmak istiyorum.'

26 yaşında, avukat bir gencimiz, 'biz hayal kuramıyoruz. Ülkemizi yönetenler, bir sorun olmadığına, bizi ikna etmeye çalışıyor. Ama ben, her şeyin bana karşı olduğu bir düzende, bir şeyler yapmaya çalışıyormuş gibi hissediyorum. 5 sene sonra kendimi hâlâ zorlanıyor olarak görüyorum' dedi."