Başbakanlık Sözcüsü Beki, yaptığı yazılı açıklamada, uygulanan sistemin, gelişmiş demokrasilerde de kullanılmakta olan bir model olduğunu ifade ederek, ilan edilmiş şeffaf ve objektif kriterlere dayandığını kaydetti.

Açıklamasında, “Akreditasyon esaslarımız, medya kurumlarına yazılı olarak duyurulduğu gibi internet sitemizde de yer almaktadır” diyen Beki, Basın Konseyi'nin daha önce yazılı açıklamasında önerdiği akreditasyon esaslarıyla Başbakanlıkta başından itibaren uygulanan kriterlerin aynı olduğunu belirtti.

Tek farkın, kural ihlali halinde karar vericinin kim olacağı hususu olduğunu ifade eden Beki, açıklamasında şu hususlara yer verdi:
“Basın Konseyi, kendisi 'karar verici' olmak istemektedir. Bu durumda, aynı zihniyete sahip olduğuna göre, dün yaptıkları yazılı açıklamanın muhatabı da en evvel Basın Konseyi Başkanı Sayın Oktay Ekşi'nin kendisi olmaktadır.

Yansıtılanın aksine, yıllardır devam eden uygulamamızda bir değişiklik ya da yenilik söz konusu değildir. Yapılan, pratik ihtiyaçlar üzerine kartların yenilenmesinden ibarettir. Tartışma götürmeyecek bir açıklıkta objektif kriterleri ihlal eden muhabirlerin kartları, sistemin öngördüğü şekilde yenilenmemiştir.

Bu işleme esas teşkil eden haber ve görüntüler de kamuoyu ve/veya ilgili kurum yetkilileriyle zamanında paylaşılmıştır. Dolayısıyla gerekçelerinin bilinmediği iddiası da doğru değildir. Ayrıca, kartı yenilenmeyenlerin yerine kurumları tarafından yeni görevlendirmeler yapılmıştır.

Muhalif ya da eleştirel haberleri sebebiyle söz konusu muhabirlerin kartlarının yenilenmediği iddiası ise tamamen asılsız ve maksatlı bir çarpıtmadır.”

Bir haberin eleştirel ya da muhalif sayılabilmesi için öncelikle gerçek olması gerektiğini vurgulayan Beki, “Doğru olmayan haber ve fotoğraflar, ne eleştirel ne de muhalif sayılamaz. Bu tür haberler için ancak planlı uydurma ya da düzmece nitelendirmeleri kullanılabilir” görüşünü dile getirdi.

Beki, açıklamasında daha sonra şunları kaydetti:
“Bunlara örnek olarak, Başbakanlık Basın Merkezinde hiç bir zaman yaşanmayan bir hırsızlık olayının ekranlara taşınması, gerçeği güvenlik kamerası görüntüleriyle tespit edilen 'iftar saatinde korumasız Başbakanlık binası' fotoğrafları, Sayın Başbakanımız'ın basılı program kitapçığı ve gerçekleşmeleriyle uydurulduğu sabit olan 'cemaat temsilcileriyle görüşme için program değiştirme' ya da Türkiye'de bulunduğu ortaya çıkan şahısların yurt dışında Sayın Başbakanımız'la görüştürülmesi türünden haberler gösterilebilir.
Bu haber ve fotoğraflar, eleştirel değil, apaçık uydurma ve düzmecedir; basın meslek ilkelerinin tartışmasız ihlali anlamına gelmektedir.
Basın Konseyi de belirtilen önerilerinde açıkça basın meslek ilkelerinin ihlalinin akreditasyon verilmemesi için haklı ve geçerli bir kriter olduğunu kaydetmiştir.

Kart yenilenmemesini 'muhalefete tahammülsüzlük' olarak sunmaya çalışanlar, önce 325 akreditasyon kartının kimlere verildiğine ve hangi kurumlarda çalıştıklarına bakmalıdır. O zaman görülecektir ki bu iddianın sahipleri, en büyük haksızlığı, kurumları tarafından belirlenerek Başbakanlık'ta görevlendirilen ve akreditasyon kartı alan kendi muhabir arkadaşlarına yapmaktadır. O zaman göreceklerdir ki basın meslek ilkelerine uyarak eleştirel haber yapmak mümkündür ve muteberdir. Düzmece haber ve fotoğraf üretmeyi muhaliflik saymak, en önce basın meslek ilkelerine saygılı ve güvenilir habercilere çok büyük bir haksızlık yapmak anlamına gelmektedir.
Kamuoyumuzun bilgi ve dikkatine sunuyoruz.
AA