Mutsuz ve endişeli doktorların durumuna ince ayar isteyen Gül'ün ardından müjdeli haber Sağlık Bakanı'ndan geldi. Akdağ, 'İdeal ücret için gerekli çalışmayı yapmaya hazırız' dedi.

Doktorlar neden mutsuz' diye sadece çalışan hekimlere değil Sağlık Bakanı Recep Akdağ'a da sorduk. Akdağ, doktorların bazı problemlerinde haklı olduklarını ancak muayenehane ya da özel hastanede çalışma gibi isteklerini doğru bulmadığını söyledi. Akdağ'a göre hasta bir vatandaşla doktor arasına paranın girmesi çok yanlış. Bu konuda sadece kendisinin değil, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da kırmızı çizgileri var. Doktorların performans sisteminden kaynaklanan sıkıntılarına kulak vermek istediğini belirten Akdağ, daha adil ve ideal bir ücretin düzenlemesi için tartışmaya açık olduklarını, 'ince ayar' yapabileceklerini ifade etti. Sağlık Bakanlığı'nda bizi ağırlayan Akdağ'ın açıklamaları şöyle:

SOSYAL ADALET ESAS

- Sağlık Bakanı kimliğinizi bir kenara koymanızı istesem, bir hekim olarak değerlendirir miydiniz? Tam Gün Yasa Tasarısı sürecinde siz mutlu olur muydunuz?


Ben hekimliği hastalarımla arama para ilişkisi girmesin diye düşünerek yaptım. Geçmişteki sistemler, hekimle hastası arasına hep parayı sokmuştur. Bu çok kötü bir sistemdir. Ben Erzurum'da 2 ila 4 milyon nüfusun müracaat ettiği Atatürk Üniversitesi Hastanesi'nde 10 yıla yakın bir süre çocuk hastalıkları uzmanı olarak çalıştım. Alanımda da tektim, kanserli çocukları tedavi ettim. Bu çocukların yüzde 90'ından fazlası dar gelirli ailelerdi. O zaman biz hakça adaletli bir sistem kurmalıyız diye düşündüm. Vatandaşı mağdur etmemeliyiz diye düşündük. Kurduğumuz sistem böyle bir sistem...

- Sizin de muayenehaneniz vardı...

Açma sebebim biraz farklıydı.
28 Şubat dönemindeydi. Ben o zaman fişlenen öğretim elemanlarından biriydim. Başıma her şey gelebilirdi. Mecburen böyle bir tedbir aldım. Ancak, bu 13 ay boyunca bölgenin o işle ilgilenen tek hekimi olduğum için o muayenehanede kanserli bir çocuğun ailesinden 5 kuruş almış değilim. Ayrıca o hastaların hepsini üniversitede tedavi ettim. Kendime göre etik değerlerim vardı. Para ilişkisini doğru bulmayan bir hekim olarak ve sosyal adaleti sağlamaya çalışan bir hükümetin Sağlık Bakanı olarak tabii ki böyle bir sistemin gelişmesine ön ayak olmam gerekir.

AKSAKLIKLAR DEĞİŞEBİLİR

- Bu sistemden memnun olmayan hekimler var. Yeni uygulamalar tartışılmaya açık mı?


Burada anlaşabildiğimiz herkesle detayları geliştirebiliriz. Aksayan hususları değiştirebiliriz. Bütün bu kararları verirken, hükümet, YÖK, TBMM var. Ama benim Sağlık Bakanı olarak görüşüm şudur: Kamuda çalışan bir doktorun aynı zamanda bir muayenehanede ya da özel hastanede çalışması vatandaşın yanında değildir, sistemi bozar. Kamuda çalışmak isteyen hekimler açısından da ayrıca sistemi bozar.

- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e doktorların sıkıntılarıyla ilgili görüşlerini sorduğumuzda 'ince ayar gerekiyor' demişti. Bu ince ayar gelecek mi?
Tabii bir ince ayar söz konusu.


Cumhurbaşkanımızla da Başbakanımızla da konuştum. Hekimlerin daha çok kazanması ve daha adil ücret almaları için bundan sonra da ne yapmamız gerekiyorsa yapalım, hazırız. Ek ödemelerin daha adaletli dağıtılmasıyla ilgili düzenlemeler yapabiliriz. Hekimlerin daha iyi ücret almasına ilişkin çalışmalar yürütebiliriz. Ama ince ayar şu konuda yapılmayacak: Vatandaşla doktorun arasına para girmeyecek. Üniversite hastanesine giden vatandaşın, asistanların gördüğü ve para vererek hocaların gördüğü hastalar diye ayrılmasını tasvip etmiyorum, hükümet tasvip etmiyor, Başbakan hiç tasvip etmiyor.

- Bu tartışmaya açık olmayan, noktayı koyduğunuz kırmızı çizginiz sanırım.

Evet, benim de Başbakanımın da kırmızı çizgisi budur. Vatandaşı mağdur edecek bir sistem olamaz. Bizim dönemimizde katkı payı ödenmesine karar verildi ama nedir bu katkı payı? 5 TL, 8 TL... Kronik hastaysanız, çocuğunuz kanserse hiç lira... Bunun dışında her şeyi konuşabiliriz. Doktorlar ne kadar ücret alabilir, performans nasıl işlemeli...

'TİCARİLEŞME' ELEŞTİRİSİ

- Sağlığın ticarileştirilmesiyle ilgili eleştiriler var..
.

Ben muayenehane işleteceğim, hekimlerin önüne geçeceğim. Sonra da sağlık ticarileştiriliyor diye eleştirilerde bulunacağım. Bu çok derin bir ironi. Muayenehane zaten ticaretin en önemli göstergesidir. Bu konuda Tabip Odası da samimiyetsiz. Bizim sistemimizi doğru bulmayabilirler, tepki koyup yürüyüş yapabilirler. Ancak neden bu kadar yıldır 'Bu muayenecilik sistemi yanlış bir sistem, devletin hastanesinde çalışan bir hekimin muayenesi de ne demekmiş, vatandaşı oraya götürmek yanlış' diye bir yürüyüş yapmadılar? Burada bir çelişki var. Hekimler daha çok kazansın, rahat etsin, daha iyi imkanlara sahip olsun. Ama bu hastalar üzerinden olmasın.

Sabit maaş performansı düşürür

- Performans sistemine ilişkin hekimlerin şöyle eleştirileri oldu: Tam gün çalışalım ama hasta başına ya da iş başına ücret ödenmesi çalışma şartlarımızı zorluyor. İdeal bir ücretle bu sistem düzenlenebilir mi?

Eğitim ve araştırma hastanelerinde şunu yaptık. Bir yılda bir uzmana ödediğimiz ortalama ücretin aşağı yukarı yarısını sabit ödeme haline getirdik. 2011'de bir uzman hekimin eline geçen para, 6 bin 300 TL olmuş. Bunun yüzde 50'si garanti. Yüzde 50'si de performans çalışmasıyla eline geçiyor. Bana göre bu adil. Eğer hekimin çalışmasını sadece sabit maaşa bağlarsanız, performans düşer. Eskiden 'Git bir hafta sonra gel' vardı. Nasıl kalktı bu sistem...
Böyle...

YÖK'Ü GÖREVE DAVET EDİYORUM

- Mesai bitiminden sonra neden hasta bakamıyoruz diye soruyorlar?


Hekimlerin mesai bitiminden sonra hastane içinde hasta bakabilmelerinin önünü açtık. Saat 17.00'den sonra hasta bakan hekime, tavanı ortalama yüzde 30 olacak şekilde ek ödeme yapılacak.

- Asistan hekimlerin de isyanları büyük...
Bir asistanın yaptığı iş hocanın üzerine yazılıyor, suçtur bu... Üniversitelerde hocalar yeni sistemde, hasta bakmamak için odalarının kapısını kilitliyorlar. YÖK yönetimini göreve davet ediyorum. Bakmama şansları yok ki, kamu görevlisi onlar. Diyelim soruşturma tamamlanıncaya kadar hasta bakmadınız, ek ödeme almazsınız. Ancak ay sonunda maaşınızı, ek ödemenizle birlikte tıkır tıkır alıyorsunuz. Nasıl oluyor bu? Asistan sizin yerinize çalışıyor.

Günde 10 hasta cok değil

- Ben hastanede polikliniğe muayeneye gittiğimde karşımda profesörü görecek miyim?

Uygulama şöyle işlemeli. Asistan hastayı muayene eder, tetkikini yaptırır. Dosyasını hazırlar, hocasına bilgi verir. Hoca bu dosyanın durumuna göre tedaviyi yönlendirir. Bazen de hastayı görmem lazım der. Profesörler illa poliklinikte olmak zorunda değil. Ancak hastayı kağıt üzerinde değil, doğrudan bilgi alarak takip etmeli. Şöyle bir hesap yaptık. Üniversitelerde bir yılda muayene edilen toplam hasta sayısı 19 milyon. Bunu 250 güne ve öğretim üyesi sayısına bölüyoruz. Bir günde bir öğretim üyesinin asistanıyla baktığı hasta sayısı 10 çıkıyor. Zaten hoca bundan fazla hasta muayene edemez. Ameliyatı, araştırması, kongresi var. Ancak asistanının hazırladığı bir hastayı bakıp karar vereceği 10 hasta var. Bu da çok yüksek bir rakam değil.

- Hekimin kazancı azalmayacak mı?
Hekimin daha öncesinde muayenehaneden kazandığı para ne kadarsa biz hükümet olarak bunu aynen ödeyeceğiz. Bu yıl, 240 milyon TL civarında bir para hekimin cebine girecek. Bu sözü veriyorum, herkes ne kadar iştirak ederse ondan bir pay alacak.

Emeklilik ücreti için çalışıyorum

Sağlıkta doğru bir sistem kurduğuma inanıyorum ama emeklilik konusunda doğrusunu yapamıyoruz. Sosyal güvenlik sistemi bu çeşit ek ödemeleri emeklilik sistemi içerisine girmesini istemiyor. Aktüeryal dengelerin bozulmaması açısından. Hekimler şunu yapabilirler; kazançlarından bir kısmını bir emeklilik fonuna aktarabilirler. Sağlık Bakanı olarak arzu ediyorum, hem kamu maliyesi hem de çalışma ve sosyal güvenlik açısından bir yol bulunması için çalışıyorum.

Asistanlar bakan sözü alınca eylemi bitirdi

İzmİr Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde çalışan asistan hekimlerin,
1 Nisan'da başlattıkları iş bırakma eylemi beşinci gününde sona erdi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile yapılan görüşme sonucunda taleplerine olumlu cevaplar alan asistan hekimler, dün sabah görevlerine yeniden başladılar.

Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Mehmet Füzün, düzenlediği basın toplantısında 'Sağlık Bakanımız Recep Akdağ ile yaptığımız iki saatlik görüşme sonucu sıkıntılarımızın büyük bir kısmını çözüme ulaştırdık. Eylemin olumlu bir şekilde sonuçlanmasından dolayı çok sevinçliyiz. Şifa bekleyen hastalarımız yeniden hekimlerine kavuştu' diye konuştu.

Asistan hekimler de Bakan Akdağ'dan aldıkları sözleri özetle şöyle sıraladılar:

- Nöbet sayıları sınırlı tutulacak.
- Asistan hekim ücretlerinin eşit, adil, şekilde yeniden düzenlenecek.
- Asistan hekimlere akademik izin verilecek ve bu izinler kullandırılacak.
- Asistan hekimlere ücretsiz kongre ve kitap desteği verilecek.
- Bilimsel projelere destek verilecek.

'Hülle profesör' kavgası Meclis'te

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 'hülle profesör' tartışmasını değerlendirirken yapılan işin Türkiye'nin yararına olduğunu söyledi. Akdağ, TBMM Genel Kurulu'nda sağlık hizmetlerinin hızlandırılmasını amaçlayan yasa teklifinin görüşülmesi sırasında CHP'li Sacit Yıldız'ın AKŞAM'ın gündeme taşıdığı 'Hülle profesör kavgası'yla ilgili sorusunu yanıtladı. 'Hülle profesör' deyiminin haksızlık olduğunu belirten Akdağ, 'Kimse jet profesör olamaz. Profesör olmanın koşulları bellidir. Sanki hiç layık olmayan kişiler profesör olmuş gibi lanse ediliyor. Yapılan yanlış bir iş değildir' dedi. CHP'li Mustafa Özyürek, ise 'Bakan, topu taca atma yöntemine başvurdu. Bu kişiler gidiyorlar hastanesi olmayan bir üniversitede profesör olup büyükşehirlere dönüyor. Peki herkese bu olanak sağlanıyor mu?' diye konuştu.

Türkan YILMAZER / Akşam