Hatırladığım kadarıyla hiçbir seçim kampanyası bu kadar erken başlamamıştı.

Sanki seçimler bir ay sonra yapılacak. Oysa mahalli seçimlere bir yıl var, milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine daha bir buçuk yıl.

Sürecin başlamasında başrolü oynayan Cumhurbaşkanı Erdoğan hem ittifaklar kurarak kazanmayı şansa bırakmamak için azami gayret harcıyor hem de kongreler vesilesiyle Anadolu’yu dolaşarak seçmeni ve partisini bu büyük yarışa hazırlıyor.

Diğer taraftan gemi azıya almış iktidar adına ahkâm kesen, kraldan fazla kralcı geçinenlerin partilerine vereceği muhtemel zararların önüne geçmeye çalışıyor.

Daha önce de bu kesime yönelik “Kimsenin racon kesmesine bir ihtiyacım yoktur. Racon kesilecekse bu raconu bizzat kendim keserim,” demişti.(20 Ağustos 2017)

En son olarak İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifa edeceği söylentileri üzerine kararlılıkla “Türkiye’yi ahlaksız troller yönetmeyecek”,dedi.(26.02,2018)

Böylece daha önce Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlıktan alınması sürecinde sözünü ettiği, Bülent Arınç’ın dikkat çektiği troller tekrar gündeme gelmiş oldu.

Acaba trol kimdir, Cumhurbaşkanı kimi kastetti?

Sorunun cevabını Karar Gazetesi yazarı Elif Çakır veriyor.

“Peki, kim bu ahlaksız troller?

Gelin AK Parti milletvekili, hala AK Parti’nin mutfağında olan Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde metin yazarlığı yapan bir isme kulak verelim.

AK Parti milletvekili Aydın Ünal, hem de Süleyman Soylu’nun “adeta veda edercesine” yaptığı konuşmadan birkaç gün önce kaleme aldığı “şantajın hesabı sorulur,”başlıklı yazısında “kim olduklarını” adrese teslim şöyle anlatıyor:

“Hepsinin geçmişi karanlık. Her yere girip çıkmışlıkları, hep kazananın yanında durmuşlukları, çok kolay manevra kabiliyetine sahip oldukları belgeleriyle sabit.

Dün Fethullaha tapacak kadar Fethullahçıydılar; bu gün ise ’ FETÖ ile sadece mücadele ediyorum’ havasına sosyal medyayı, yerel ve ulusal medyayı, gazete köşelerini, ekranları kullanarak itibar suikastları yapıyorlar.

İlçe ve il başkanlarını tehdit ediyorlar, belediye başkanlarına şantaj yapıyorlar, milletvekillerine dil uzatıyorlar.

İş adamlarını korkutuyorlar, tehditle paralarını çalıyorlar. Bu davanın fedakâr neferi olan temiz ahlaklı, temiz isimleri hedef alıyorlar, tek tek düşürüyorlar.

Çoğu kişi, ahlaksız, şirret, yüzsüz, hiçbir ilkesi olmayan bu güruhla mücadele etmeyi göze alamıyor.”

******

Elif Çakır son hükmünü veriyor.

“İddia ediyorum AK Parti “ahlaksız troller” meselesini çözsün, MHP ile ittifaka gerek kalmadan,2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sandıktan muzaffer olarak çıkar.”(28.Şubat 2018)

Ayrıca aynı gün konuyu aynı gazete yazarı Akif Beki de dile getirmişti.

Sözü edilen kambur Aydın için de geçerli.

Şimdi meraklısı çevresine şöyle bir baksın, atanmışlardan, sırtını seçilmişlere dayamışlardan bu tanıma uyan var mı?

Görülecektir ki, eli sopalı, ağzı küfürlü AK Parti üzerinden, Erdoğan üzerinden koltuk koruma, küpü doldurma aşkıyla ona, buna saldıran, çevresiyle hesap gören, OHAL’i de kullanarak etrafa korku salan, Aydın’da da cirit atan çok kimse var.

Ancak şurası da bir gerçektir ki, her trolün sırtını dayadığı, güç aldığı, kurşun askeri oldukları Ankara’da ya Külliye’de ya Bakanlıklarda ya da Mecliste birileri vardır.

Teşhis önemlidir ancak ondan daha da mühim olanın tedavi olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır.

Aydın’ın başka bir kamburu daha var.

Sendikalar ve dernekler.

Bilindiği üzere odalar, sendikalar, dernekler, kooperatifler velhasıl sivil meslek kuruluşları baskı gruplarıdır.

Demokratik ülkelerde bunların olması elzemdir ancak sınırları içinde kalmaları kaydıyla.

Rutin işler dışında yasa çıkarma, tepe yöneticisi atama gibi konularda çözüm üretmede sıkıntı çekilen her türlü sorunun çözüm için toplanacağı yer siyaset kurumudur.

Bunun dışında kimse kurumlar üzerinde baskı oluşturamaz.

Tarihen sabittir ki, İttihat ve Terakki’yi başarısızlığa uğratan en mühim sebeplerden birinin idarede sorumlulardan daha çok sorumsuzların etkili olmasıydı.( Ercan Dolapçı, Devrimin İki Yüzü, say.79)

O nedenle bağımsız olarak siyaset kurumu dışında iktidar yetkisini kullanmak çift başlılığa, yetki kargaşasına yol açacağı için yönetimi yozlaştırır.

Sorumlusu olması nedeniyle talepleri süzgeçten geçirdikten sonra referans noktasında devlet kurumlarına iletme görevi sadece siyaset kurumuna ait olan bir haktır.

Çünkü devlet erkini hatasıyla sevabıyla kullanma hakkı ona aittir. Bu hakkı yerinde kullanırsa sandıkta mükâfatını, iyi değerlendiremezse cezasını görür.

O nedenle iktidar olmak siyaset dışında ortak kabul etmemeyi gerektirir.

Yoksa sonu İttihat ve Terakki’den farksız olur.

Aydın’da işte bu gerçek göz ardı edildi.

Kendilerini icranın ortağı kabul eden sendikaların, derneklerin tarafgirliğin dışında ölçü tanımayan icraatları en az troller kadar vatandaşın tepkisine neden oldu.

Milletvekilleri de “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler,” mantığıyla yaklaşarak yönetimleri maniple eden ehliyet, liyakat, ölçü tanımayan referanslarıyla adeta çanak tuttular.

Cumhurbaşkanı’nın trol çıkışı gibi, her ne kadar bu saatten sonra zor olsa da, birilerinin de bunlara yönelik “siz normal görevinizi yapın, işin siyasi kısmını da bize bırakın,” demesi gerekiyor.

Yoksa sandıkta bedel ödemek zorunda kalacaklar.

Ömer Özmen’in dikkatine…

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA