Güler, genel af konusundaki tutumlarını şu sözlerle ifade etti: "Bizim genel af gibi bir düşüncemiz hiç olmadı arkadaşlar. Bundan sonra da olmaz. Çünkü geçmiş yıllarda ülkemizde çıkan af kanununa baktığımızda, bunun etki analizleri, sonuçları itibarıyla beklentiyi karşılamadığını, suç işlemiş kişilerin tahliye olduktan kısa bir süre sonra tekrar büyük oranda cezaevine dönmüş olduklarını görüyoruz."
Terör örgütü üyelerine yönelik olası düzenlemelerde ise Güler, "suça karışan" ve "suç işlemeyen" ayrımının dikkate alınması gerektiğini belirtti. Güler, özellikle örgütün feshini, silahların bırakılmasını ve şiddetin gündemden çıkarılmasını hedefleyen bir perspektife dikkat çekerek şunları söyledi: "Siz terör örgütü bünyesindeyken bir suça karışmışsanız değerlendirmesi ayrıdır ama herhangi bir suç işlememişseniz, bir eylemde bulunmamışsanız onun değerlendirmesi ayrıdır."
Güler, terör örgütü bünyesinde bulunmuş ancak suça karışmamış kişilerin topluma yeniden kazandırılması noktasında, yasal ve idari düzenlemeler açısından neler yapılabileceğini yakından izlediklerini ifade etti.
Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın talep ettiği "Umut Hakkı" ilkesine de değinen Güler, Türk hukukundaki durumu netleştirdi: "Bizim kanunlarımızda umut hakkı yok. Bizim kanunlarımızda dediğim gibi koşullu salıverme şartları vardır. Ceza ertelemesi vardır. Dediğim gibi bizim temel hedefimiz bir genel af veya kısmi af gibi bir durum değil."
Güler, Irak ve Suriye kırsalındaki terör yapılanmalarının durumunun ve bu ayrımın nasıl yapılacağının belirlenmesinde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ve İçişleri Bakanlığı’nın resmi izleme ve değerlendirme raporlarının dikkate alınacağını da sözlerine ekledi.