Aydın Ak Parti’de ilçe kongreleri büyük bir hızla devam ediyor.

Bir güne iki kongre sığdıran İl başkanı Ömer ÖZMEN, ''2023'e'' giden yolunun taşlarını ince ince örüyor.

Kuşadası ilçe kongresi, Cumartesi günü çift liste gerginliğinin yaşandığı Söke kongresinin hemen ardından Öküz Mehmet Paşa Kervansarayında yapıldı.

Saygı duruşunda bulunuldu,

İstiklal marşı okundu.

Divan oluşturuldu.

Kongrenin hayırlara vesile olması yönünde konuşmalar yapıldı.

Ancak, Büyükşehir’in, Kuşadası’nın, Söke'nin, Nazilli'nin, Didim'in, Çine'nin neden kaybedildiğine değinmek kimsenin aklına gelmedi.

Partililer, ellerine tutuşturulan hazır listeleri sandığa atarak yönetimlerini seçtiler.

Kazanan ilçe başkanı, tek listeyi sandığa atmaktan başka bir seçeneği olmayan delegelere, desteklerinden dolayı teşekkür etti.

Vekiller, tek listeli seçimlerin ve kongrenin demokratik(!) bir olgunluk içerisinde geçmesinden duydukları memnuniyeti dile getirdiler...

Partinin ana omurgasını oluşturan, çilekeş, fedakâr ve vefakâr partililer de her zaman olduğu gibi çağ atlayan demokrasi(!)mizin bu büyük zaferini avuçlarının içi patlayıncaya kadar alkışladılar.

..mış gibi görünerek kongre yapmak moda oldu artık.

Delegeler, başkanlar, yönetimler tek elden seçiliyor

Sosyal demokratı da muhafazakarı da liberali de aynı.

Gözünü sevdiğimin tek liste demokrasisi.

Tıkır tıkır işliyor...

Zenith saati gibi.

**

Servetiyle, zamanıyla, sevdasıyla, bilgi ve birikimi ile görev bekleyen yüzlerce dava erinin görmezden gelindiği, yok sayıldığı, üç beş hizipçi olarak nitelendirildiği, delegenin yarıdan fazlasının kongreye gelmediği heyecansız, sönük bir kongre süreci izledik.

Taraf olunmasa, mevcut başkanın dışındaki adaylarla da görüşülse, konuşulsa istişarede bulunulsa her şey daha iyi olurdu diye düşünüyorum.

Sekiz ay önce, il başkanının kefaleti ve eski bir ilçe başkanının referansı ile ''mevcutla devam'' yönünde karar alınmışken, sıcak ve bunaltıcı bu pandemi gününde partililere ''Demokrasicilik'' oynatmaya gerek var mıydı bilemiyorum?

Her neyse;

Gâh safâ buldu gönül âyinesi gâh keder
Böyledir hâl-i cihân böyle gelir böyle gider''

demiş şair....
**

Yıllar yıllar önce, babaları vefat eden 3 erkek kardeşe 17 adet deve miras kalır.

Babanın bıraktığı vasiyetnameye göre;

Develerin yarısı ilk doğan oğlunun,

Üçte biri ikinci oğlunun,

Dokuzda biri de en küçük oğlunun olacaktır.

Babalarının yasını tuttuktan sonra, kardeşler develeri paylaşmak için bir araya gelirler.

Ortada büyük bir sorun vardır:

En büyük kardeş, 17 devenin yarısının 8,5 deve olduğunu biliyordu. İkinci kardeşte payına düşenin 5⅔ deve olduğunun farkındaydı. En küçük kardeşte babasının bıraktığı vasiyete göre kendisine 1 tam ve 8/9 deve düştüğünü biliyordu

Kardeşler ortaya çıkan paylara şaşırmışlardı. Çünkü vasiyete göre hareket ederlerse develerden en az iki tanesini parçalamak zorundaydılar.

Problemi çözmek için takip eden gün köyün bilgesinin kapısını çaldılar. Bilge adam onları dikkatle dinledikten sonra şöyle dedi:

Sizler çok iyi evlatlar olmalısınız ki babanız size böyle bir miras bırakmış. Madem öyle ben de babanıza layık olduğunuz için develerimden birini size veriyorum ki sorunu çözmüş olalım”.

Kardeşler bilge adamın tavrına hayran kaldılar ve aniden gelen ekstra bir deve ile 18 deveye sahip olduklarından memnun oldular.

Deve sayısı 18’e çıkınca bölüşüm kolaylaştı.

En büyük kardeşe;

18’in yarısı 9 deve”

ikinci kardeş, “18 devenin üçte biri 6 deve ”

En küçük erkek kardeşe de “18’in 1/9’u olan 2”deve düşer..

Bilge adam başını kaldırır ve derki;

9 + 6 + 2 =17

Sıkıntı halloldu. O halde bana devemi geri verin…

**

Anlıyoruz ki, istenildiğinde çözümlenemeyecek sorun yoktur.

Biliyoruz ki; Söke’de yaşananlar, Kuşadası’nda olup bitenler yönetenlerin basiretsizliğinden kaynaklanmıştır.

Hikayedeki bilge kişinin bir saatte çözdüğü sorunu, onlar senelerdir çözemiyorlar.

Çözmüyorlar.

Çünkü çözmek işlerine gelmiyor.

İşlerine neden gelmiyor konusunu önümüzdeki haftalar kamuoyunun bilgisine sunacağım.

Evde kalın…

Sağlıklı kalın…