AK Parti 2019’daki Partili Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmemek ve parlamento çoğunluğunu ele geçirmek için tarihinin en çetin seçimine hazırlanıyor.

Zorluğun birinci nedeni ilki yapılacak Partili Cumhurbaşkanı seçiminde çıtasının yüzde 50+1 olmasıdır.

Bu sistemde başkanın elinin güçlü olması da parlamentodaki çoğunluğun kendi partisine ait olmasına bağlıdır.

Ama bunu elde etmek sanıldığı kadar kolay değildir. İttifakları gerektirebilir. Ancak eskisi gibi seçimden sonra değil önce…

Örneği ise meydanda… MHP ile AK Parti arasındaki referandum öncesinde başlayan ittifak henüz bozulmuş değil halen devam ediyor… Muhtemelen 2019’u kapsayacak şekilde devam edecektir.

Ama bu ittifak AK Parti’nin yüzde 50+1’i elde etmesine yetmeyebilir. Bu zaten referandumda kıl payı elde edilen evet oylarıyla ortaya çıktı.

O zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “kızıl elmaya” kavuşmasının bir tek yolu kalıyor. Partisine çeki düzen vermek.

O da bunu yapıyor ve 2019’u şansa bırakmak istemiyor.

Yorulan yüzü eskiyen, yıpranan belediye başkanları kenara çekiliyor.

Metal yorgunu il başkanı ve yönetimler yenileniyor. Görevlendirmeleri başkaları eliyle değil bizzat Cumhurbaşkanı kendisi yapıyor.

Yalnız teşkilat yenilemeleri iç ve dış nedenlerden ötürü belediye başkanları kadar kolay değildir hem daha girifttir hem de daha çetrefildir.

Bu gerçek Aydın için de geçerli.

Nedeni de:

BİR: AK Parti diğer partilerden farklı olarak bu güne kadar genel merkez tarafından belirlenen tek adayla seçime gitti. Bu hem il başkanının elini zayıflatan hem de onu yıpratmaya yönelik bir sistemdir.

Başkanı yerinden etmek ya da bir daha seçilmesinin önünü kesmek için birileri genel merkezi mektup ya da rapor yağmuruna tutar.

Bazı eli tutan AK Partilinin genel merkeze rapor yazmak için kâğıda, kaleme sarılmasının nedeni budur.

Bu da AK Parti’de sayısız hizbe yol açıyor ve tek adaylı seçimin gerekçesi fitne engelleneceği yerde tabana kadar iniyor ve partililerin birbirini yiyip bitirmesine yol açıyor.

İKİ: İl başkanının ilk seçimde aday olması etliye, sütlüye karışmamasına neden oluyor ve bunun da bedelini uzun vadede parti ödüyor.

İdare-i maslahatçılığın bir sonucu yönetim boşluğu kendi hesabına çalışmak isteyen herkes için bulunmaz bir fırsat oluyor.

AK Parti’nin Aydın’daki asıl hastalığı metal yorgunluğu değil budur. Yani memurların, taşeron işçilerin, amirlerin, sendika yöneticilerinin, derneklerin sorumsuzca kendi menfaatleri doğrultusunda il ve ilçe başkanından çok iktidar yetkisi kullanmasıdır.

Tabi bunların çiğnediği hakkın, yol açtığı adaletsizliğin faturasını millet kendilerine değil partiye kesiyor.

ÜÇ: AK Parti’nin kadim CHP’dekinin bir örneği parti müfettişliği uygulamasının bir benzeri koordinatör milletvekilliği Aydın gibi halkı liberal Batı illeri için uygun değildir. Delege iradesini hesaba katmayan partiye yüz de vermez oy da…

Bu saydıklarım, Aydın için söylüyorum, AK Parti’nin yapısal zorluklarıdır.

Bir de dışa ait olanlar var. Bunların başında da:

BİR: Aydın’da AK Parti karşıtları güçlüdür ve bunlar psikolojik alan hâkimiyetine sahiptirler.

İKİ: Yeni parti kurulursa, azdan az çoktan çok gider kuralına uygun olarak AK Parti’den kopmalar olacaktır.

Şimdi AK Parti bu zorluklarla mücadele edecek, güçlüklerin üstesinden gelecek il başkanını arıyor.

Ve bu amaçla Ankara’ya beş isim çağrıldı. Bunlardan birinin il başkanı olması bekleniyor. O isimler de:

1-Esat Ergüler:

Nazilli eski Belediye Başkanı… Eski ANAP’lı… DYP’Lİ…2009 Yerel seçimler AK Parti Kuşadası Belediye Başkanı Adayı.

2-Gökhan Ökten:

Avukat… Kuruluşundan bu yana partinin tozunu yutmuş bir isim… Çeşitli yönetimlerde de bulunan eski İlçe Başkanı…

3-Cüneyt Bayraktar:

Avukat… Her yönetimde bulunmada Gökhan Ökten’in bir benzeri… Kurucu İlçe Başkanı…

4-Oğuz Kendirlioğlu:

Avukat… Eski DYP’li… AK Parti il ve ilçe yöneticisi…

5-Tanju Karaçancı:

Söke eski ilçe başkanı… Sanayi esnafı.

Bunlardan kimin il başkanı olacağı kararını verecek olan da Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan…

Ancak benim anladığım AK Parti Genel Merkezinin Aydın pek umurunda değildir. Yöneticilerinde “Aydın yıkıldığı yere kadar gitsin” mantığı hâkimdir.

Listenin sürprizi ise Esat Ergüler’dir.2009 Kuşadası adaylığından bu yana ortalıkta gözükmeyen Ergüler’in siyaseti askıya aldığı, duygudaşlık anlamında AK Parti’den koptuğu söyleniyordu.

Bu vesileyle ortaya çıkması Akşener’i Aydın’da kesme projesinin bir ürünü mü, yoksa vekillerin kendi aralarındaki bir oyun bozma hamlesi mi, onu bilemedik.

Sürpriz dememin biraz da nedeni budur.

Kim il başkanı olursa olsun kendini zor bir dönem bekliyor. Zira AK Parti’nin içinde bulunduğu başıboşluk ve dış etkenlerin beraberinde getirdiği zorluklar meydanda.

Herkesin kendine çalıştığı bir yerde bunun neden olduğu dağınıklıkla baş etmek, toparlayıcı olmak çok da kolay değil.

Kırığı, döküğü, eskiyi, yeniyi, küskünü, dargını, bir araya getirmeden ne yönetim boşluğu önlenir ne de dış zorluklarla mücadele edilir.

Bu seferberlik olmazsa biri diğerinden zorlu 2019’da yapılacak iki seçimde başarı pek kolay değildir.

Eğer adaylarda “Reis” bu mücadele azmini görmezse başka seçenekleri devreye sokabilir.