İktidar AK Parti’nin başa güreşecek bir büyükşehir adayı bulamaması ve biri eski diğeri yeni iki milletvekili çevresinde dönüp dolaşması üzerinde düşünülmesi gereken sizce de hayli ilginç bir konu değil mi?

Bu demektir ki, bir milyonluk koca Aydın için yabancı futbolcu transfer eder gibi dışarıdan aday ithal edeceğimiz günler yakındır.

O bakımdan bazı basın organlarında AK Parti eski İzmir milletvekili Nükhet Hotar adının Aydın büyükşehir adaylığına geçtiğine dair haberler karşısında şaşırdığımı söyleyemem.

Kazanma ümidi zayıf bir muhalefet partisinde olsa bu durumu anlamakta insan pek zorlanmaz ama söz konusu olan hem iktidar hem de muktedir AK Parti…

Çıkan iki aday adayı Rıdvan Eşin ve Hakan Çağlar Erürker’den biri yeterli görülseydi şimdiye kadar birinden biri aday ilan edilirdi sanırım.

Peki, Aydın insanının suyu mu çıktı da basın yabancı isimlere yer veriyor ya da bir yere adaylık söz konusu olduğunda iki, üç isimden başka akla gelen olmuyor?

Aydın için utanç verici, hazin bir durum… Ölmüşüz de ağlayanımız yok demek ki…

Vaziyet karşısında akıllara şu soru geliyor, gelinen nokta Aydın’ın bir kaderi mi, yoksa izlenen genel siyasetin bir sonucu mu?

Şurası bir gerçek ki, Türk siyasetinde dönüşüm ve değişim bu güne kadar ya askeri ihtilallar gibi iç ya da medeniyetine erişmeyi hedef aldığımız Avrupa’nın telkin ve tavsiyeleri ile gerçekleşmiştir.

Burada asıl sorun yetişmiş insan kıtlığı değildir, Türk siyasetinin kendi insanlarını yiyerek beslenmesinden kaynaklanan içinde bulunduğu kısır döngüdür.

Eskiden siyasetçiyi diskalifiye eden ihtilallardı. Ancak doğan boşluk yenileri tarafından doldurulurdu.

Hatta ihtilalların neden olduğu olumsuzluklar yanında Ülke’nin bu yeni isimlerin enerjileri sayesinde kalkınma yolunda önemli mesafeler kat ettiği de bir vakıadır.

Askeri vesayet sisteminin geride kaldığı bir devirde yaşıyoruz ancak eskinin bir devamı siyasette kendi insanımızı yemeden beslenme alışkanlığımız henüz son bulmuş değil.

Buraya kadar anlatılanlardan çıkan sonuç Aydın’daki siyasetçi fıkdanı(yokluğu) genel durumun bir parçası.

Ancak 2001 de AK Parti’nin kuruluşu ile birlikte insanlarda siyasetin kavgadan, hiçbir ölçü tanımayan çekişmeden beslenen eski siyasi anlayışın yerini ahlaki değerlere dayalı bir siyasi anlayışın alacağı ümidi doğdu.

AK Parti’nin meclise taşıdığı her kesimden muhafazakâr insanların geçmişleri ve Ali Babacan, Binali Yıldırım, Yaşar Yakış gibi yeni simalar o ümidi pekiştirdi.

Aydın’da A.Rıza Acar başkanlığında kurulan ilk AK Parti İl Yönetimi Mehmet Filizli, Orhan Erdem, Oğuz Caner, Kenan Özcan, İ.Hakkı Eser, Coşkun Kemer gibi Aydın’ın bütün renklerini içinde barındıran isimlerin yer alması da insanlarda aynı izlenime yol açmıştı.

O yönetimden dokuz milletvekili bir de belediye başkan adayı çıkmıştı. Sonrasında AK Parti yeni isimlerle takviyeyi sürdürdü.

Gökhan Ökten, Cüneyt Bayraktar, Mehmet Aydemir, Kemal Yüce, Mustafa Sabuncu gibi genç yetenekleri safına kattı.

Her biri ayrı bir yetenek olan bu gençlerin hareket noktası şahsi hırsları değil ideal hırslarıydı.

Yani her birinin memleket için siyaset yoluyla gerçekleştirmeyi hayal ettiği hikâyeleri vardı.

Siyaseti ilk başta ahlak merkezli içinde hürmet ve merhamet kavramlarını da barındıran bir tavır alma hareketi olarak görüyorlardı.

Olumsuzlukları yok etmenin mesuliyetini kendi sırtlarında gören bu gençlerin tek ihtiyaçları bir rehber refakatinde yol almak, iyi bir akıl tarafından yönetilme istekleriydi.

Bu ihtiyacı da ancak kendini aşan, entelektüel, ufku geniş, siyasette giriş nedeni ideal hırsı olan ağabey konumundaki rehberler karşılayabilirdi.

AK Parti’nin Aydın’daki eksiği A.Rıza Acar sonrasında işte yeri geldiğinde ağabeylik, yeri geldiğinde hakemlik işini yapacak gönülden, kibirden arınmış nitelikteki insanı bulamamasıdır.

Hani coğrafya bir kaderdir, derler ya tıpkı onun gibi siyasetçi öğütme sanki Aydın’a özgü bir kader…

Rehber diye ortaya çıkanlar gençlere doğru siyasetin ne olacağını öğreteceği yerde Mevlana’nın Mesnevi’de anlattığı Hileci Vezir’in yaptığı gibi herkese dağıttıkları mavi boncuklarla aralarına nifak sokuldu, birini diğerine hasım edildi.

Ağabeyler böylece gençleri kendilerine rakip görmekten kurtuldular ancak karşılığında da Aydın’ı CHP’ye hediye ettiler.

Her çözüm üretme yerine kavga üreten için kaçınılmaz son AK Parti için de gerçek oldu ve az olsun benim olsun mantığı ile bu parti Aydın’da içe kapandı.

Artık Türkiye’de CHP ikincilik koltuğuna nasıl alıştıysa ağabeyler kontrolündeki AK Parti Aydın’da kurulduğu ikincilik postuna öyle alıştı.

Denklemi bozmak için Reis Ömer Özmen’i görevden almayı yerine eski milletvekili Ahmet Ertürk’ü atamayı denedi ancak altına döşenen mayınlar sonucu Ertürk soluğu hastanede almak zorunda kaldı ve görevi bıraktı.

Ömer Özmen’in tekrar atanmasıyla yerine gelen ağaların neşesi uzun sürmedi.

Zira hazırlanan milletvekili listesi sanki Ahmet Ertürk’ün intikamını almak için hazırlanmıştı.

Dahası o liste ile 24 Haziran’da alınan oy ve karşılığında çıkarılan dört milletvekili Ahmet Ertürk’le başlayan yenilikçilerin ellerini güçlendirdi.

Şimdi de aynı gelenekçi kesimle yenilikçi kesim büyükşehir adaylığı konusunda bilek güreşine tutuşmuş vaziyetteler.

Bakalım Reis anahtarı iki defadır kapıyı kilitleyen gelenekçilere mi verecek, yenilikçilere mi yoksa ikisi dışında başka birisine mi teslim edecek?

Konu AK Parti için olduğu kadar Aydın için de önemli…

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA İNDİR!