Gerçi bu günlerde çarşı, pazardaki pahalılık, elektrik ve doğalgaz zamları, çiftçi kesimine yönelik gübre, akaryakıt, havyam yemi ve mazottaki artış biraz ateşini söndürse de gündemin birinci maddesi 2019 Martında yapılacak yerel seçimler.

Partiler bir yandan tavanda aday belirleme yöntemleri ve ittifaklar üzerinde çalışırken diğer yandan da teşkilatlarını seçime motive etmede hummalı bir çalışma yürütüyorlar.

Vatandaş da sabırsızlıkla bekliyor, hangi parti kimleri ilçe, kimleri büyükşehir belediye başkanı adayı yapacak, diye.

Diğer bir merak konusu ise Aydın’da gerçekleşmesi halinde siyasi dengeleri değiştirme gücüne sahip, kamuoyunda aday yapılmayacakları söylentisi dolaşan Efeler’de Mesut Özakçan’ın, Söke’de Süleyman Toyran’ın, Kuşadası’nda Özer Kayalı’nın partileri CHP’den aday yapılıp yapılmayacakları…

Aksi halde bu ağır toplar ya da her biri eğer düşünürlerse hangi partiden, AK Parti’den mi, İYİ Parti’den mi, ittifak olmazsa MHP’den mi aday olurlar, sorusunun cevabı ayrı bir merak konusu…

Aynı önemde diğer bir soru da büyükşehre AK Parti adayının kim olacağı?

Diyebilirim ki, Aydın’ın kaderini etkileme özelliğine sahip son günlerin en merak edilen iki konusudur bu…

AK Parti ise heyecan noktasında vatandaşın bir hayli gerisinde ve eski bilindik tavrıyla konuyu ağırdan alıyor.

Hâlbuki bu seçim diğerlerinden farklı…

Özelliği de cemrenin erken düşmesi sonucu havanın erken ısınması…

Yani seçim sathı mailine erken girilmesi…

Eğer AK Parti eski yöntemin bir ürünü istişare, temayül, mülakat sürecini erken başlatmaz en azından büyükşehir adayını Kasım başına kadar belirlemez, işi daha fazla uzatırsa toprağın tavı kaçar.

Sonrasında atacağı tohum da gende(kuru) kalır, çimlenmez bilmiş ola…

Bu parti Aydın’da boğayı başından tutmak niyetinde ise ona göre de elini erken tutmak zorunda.

Buna mecbur… Çünkü Aydın’da hâkim parti CHP… Kendileri onun birkaç adım gerisinde.

Büyükşehir adayını erken belirleyecek ki, aday aradaki mesafeyi kapatmak için bir plan ve program dâhilinde çalışmaları başlatabilsin.

Hangi ilçede kim aday yapılırsa seçim kazanılır, belediye meclisine kimler aday gösterilirse katkısı ne olur sorularına yönelik çalışma yapabilsin.

Ardından da ilçe, ilçe mahalle, mahalle hatta sokak, sokak kuracağı ekiple projelerini anlatmaya, halka dokunmaya vakit bulabilsin.

Böylece seçilmesi halinde insanların günlük hayatlarında bir şeylerin değişeceğine onları ikna etsin, o algıyı uyandırabilsin.

Çiftçi, üretici, işsiz, ev hanımı, öğrenci, kiracı velhasıl siyasetin “arka sokakları” dediğimiz kesimlere ulaşmak için yeterli zaman bulabilsin.

Biz böyle diyoruz da AK Parti daha cemrelerin düştüğünün farkında değil ya da bilincinde umursamıyor.

Genel merkez o bilindik istişare toplantılarını yapmakla meşgul… İlçeler ise herkes kendi havasında... Kimin çalıp kimin oynadığı belli değil.

Büyükşehirde “aday fıkdanı” (yokluğu) yaşanırken her seçimde olduğu gibi ilçelerde aday adayı bolluğu yaşanıyor.

AK Partili yetkililer bu ilgiyi o eski alışkanlıkla, partiye olan rağbet gibi değerlendiriyor olabilir ama olay sandıkları gibi değil.

Zira aday adaylığı konusu git gide yozlaşıyor… Buna neden de bu konuda bu güne kadar her hangi bir kriter ve usulün tespit edilmiş olmaması.

Bu sadece AK Parti’nin bir kusuru değildir, bütün partilerin ortak eksikliğidir.

Ancak söz konusu iktidar partisi olunca, iktidarın devamı da garanti gibi görününce iş doğal olarak diğer partilerden daha farklı yönde gelişiyor.

Havadan para kazanmayı kendine ilke edinen bir kısım muhterisler iktidar partisinin aday adayı olmakla elde edeceği unvanı gelirine gelir katmada kullanmak için bu yola başvurabiliyor.

Kimi reklam meraklısı da “adımız piyasada duyulsun” mantığından hareketle aday adaylığını buna bir fırsat olarak görebiliyor.

Kimileri de olayı her kapıyı açacak bir maymuncuk gibi görüp o yönüyle değerlendirebiliyor.

Bunları söylerken memleket için sancısı olan, almadan çok vermeyi düşünen, mazisi ve karakteri temiz, duruş ve vakar sahibi gerçek aday adaylarını dışta tutmak gerekiyor.

Tabi bu işi ticarete dökenlerin en büyük zararı da dürüstlüğü ilke edinen bu kesime dokunuyor.

Çünkü o tipler yeri geldiğinde karalamada ve çamur atmada sınır tanımadıkları için onlar ilkesizlerle mücadele etmektense meydana çıkmamayı yeğliyorlar.

Ayrıca bazı aday adayları da bu arada aşırı masraf ediyor.

Bu hareketinin de adaylık değerlendirilmesinde bir öncelik olduğu düşüncesine kapılıyor.

Seçilememesi durumunda bu sefer de hakkına razı olmuyor ve içlerinden “bana yar olmayan başkanlık kimseye yar olmasın” öfkesiyle partisi aleyhine çalışanlar çıkabiliyor.

2009’da Aydın belediye başkanlığını bu partinin nasıl kaybettiği hafızalardan henüz silinmiş değil.

Bu yozlaşmanın önüne geçmenin yolu aday adayı olacaklardan ya dişe dokunur bir ücret almaktır ya da işin başında yapılacak sınav veya mülakatla her isteyenin aday adayı olmasının önüne geçmektir.

Seçim kazanmayı kafasına koymuşsa AK Parti’nin birinci yapması gereken aday adaylığını istismar edenlere karşı çözüm üretmektir.

İkincisi de büyükşehir adayını belirlemektir.

Hem de acilen…

Toprak tavındayken…

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA