Yozgat Valiliği, Yozgat Belediyesi, Yozgat Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ile Mutlu Yuva Mutlu Yaşam Derneği'nin birlikte organize ettiği "Son Kale Aile" konferansı Yozgat Büyük Sinema Salonu'nda gerçekleşti.

ÇAĞIN VEBASI 'YALNIZLIK'

‘Son Kale Aile' başlıklı konferansa konuşmacı olarak katılan Üsküdar Üniversitesi Rektörü, Psikiyatri Uzmanı Prof.Dr. Nevzat Tarhan günümüzde ailede ciddi krizin ve yangının olduğunu söyledi. Evlilikle ilgili algının son yıllarda değiştiğine dikkat çeken Tarhan, evliliklerin bencilleştiğini kaydetti. Bencilleşmeyle birlikte yalnızlığın da arttığına vurgu yapan Tarhan, yalnızlığı "çağın vebası" olarak tanımladı.

AİLEYİ ZAYIFLATAN 3 HASTALIK

Aileyi zayıflatan 3 hastalığın olduğunu belirten Tarhan şu değerlendirmelerde bulundu.

"Aileyi zayıflatan 3 hastalık var. Bunlar; Sekülarizm, Bireycilik ve Sosyal Anomi. Sekülarizm ciddi risk. Çünkü bireylerde hesap verme duygusunu zayıflattı. Kişide vicdani sorumluluğu azalttı. Bu da ilişkilerin bencilleşmesini ve aile değerinin zayıflamasına neden oldu. Bugün eşler çok kolay boşanabiliyor. Evlilik öncesinde ‘Yapamazsam boşanırım' gibi bir tutum içinde olmak da evliliğe zarar veriyor. Evlilik uçağa, gemiye benzer. Uçak havalandığında, gemi karadan açıldığında ‘Ben sıkıldım deyip inebilir misiniz?' ya da bir cerrahı düşünün. Tam operasyonun, ameliyatın ortasında 'Ben sıkıldım' deyip ameliyatı bırakabilir mi? Bu doğru değil. Evlilik sorumluluk gerektirir, evlilik olgunluğu eşler açısından çok önemli."

'EVLENDİKTEN SONRA KUSUR ARAMAYIN'

"Evlilik öncesi gözünüzü 4, evlendikten sonra ise yarım açın" diyen Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan, evlendikten sonra çiftlerin kusur aramamaları gerektiğini belirtti. Evlilikle ilgili algıların günümüzde değiştiğinin altını çizen Tarhan, aileyi koruyan sosyal duvarların bugün maalesef yıkıldığını da kaydetti. Sosyal normların değişmesiyle evlilikle ilgili yanlış kararların da alınmasına neden olduğunu söyledi.

'AİLE DEĞİL, BİREY KUTSAL OLDU'

"Aile değil, bugün birey daha kutsal diyen" Tarhan, bu durumun aile yapısına zarar verdiğini ifade etti. Tarhan şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ailede sihirli kelime evi sevmek ve eşi sevmek, çocuğunu sevmek. Sevgi kadar güven de çok önemli. Ailelerimizi güven yuvası haline getirebilmeyi başarmamız gerekir. Ancak aile üyeleri kendilerini güvenli bir ortamda hissettiklerinde mutlu olabilirler. Eşler arasında eş başkanlık ilişkisi olmalı. Bu çok önemli. Aile ilişkilerinde eşler birlikte karar alabilmeli."

'EVLİLİĞİN BİR DÜŞMANI DA SUÇLAYICI DİL'

Eşlerin sorunla mücadele edebilme, sorun çözme becerisi geliştirmeleri gerektiğini de vurgulayan Tarhan, evliliğin en büyük düşmanlarından birinin de suçlayıcı dil olduğunu sözlerine ekledi.

"Eşler birbirlerine sen değil, ben diliyle hitap edebilmeli. Bu evliliğin kalitesini artıracaktır. Günümüzde evliliklerde çokça ego kavgaları yaşandığına şahit oluyoruz. Sen ben kavgaları ile ‘Sen bana bunu dedin, sen bana bunu yaptın' vs. Kadın erkek ilişkisi rekabet üzerine değil, tamamlayıcıdır. Bu unutulmamalı. Evliliği bir kayıkta yolculuk gibi düşünmeliyiz. Bir taraf kayığı salladığında diğeri de sallarsa ne olur. Kayık alabora olur ve devrilir. Diğerinin bu durumda kayığı sallamaması gerekir. Evlilikte denge çok önemli. Bunu başarabilenler son kale aileyi koruyabiliyor."