Geçen yıl Bursa'da okula giderken bir minibüsün altında kalan lise öğrencileri Didem Zeynep Çakar ve Ezgi Nil Topuz hayatlarını kaybetmişti. Tüm Türkiye'yi üzen acılı olayın davası bugün bitti. Karar, ölen kızların yakınlarını gözyaşlarına boğdu.

1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebep olmak" suçundan 15 yıla kadar hapsi istenen tutuklu sanık 32 yaşındaki G.Ç.'nin yargılanmasına devam edildi.

İlk olarak söz alan müdahil avukatı Seffan Kılıç, ''Önceki duruşmada dinlenen şahitler, yalan beyanda bulunmuşlardır. Olayın oluş saati, 08.30 ile 09.00 civarındadır. Geçen celse dinlenen şahitler ise olayın saat 12.30-13.00 arasında gerçekleştiğini söylemiştir. Biz bu konuda şahitler yalan beyanda bulundukları için savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Ayrıca bilirkişinin hazırlamış olduğu raporu da kesinlikle kabul etmiyoruz. Sanık hakkında, raporun başında ağır kusurlu olduğu, sonunda ise asli kusurlu olduğu yazılmıştır. Raporda çelişkiler bulunmaktadır. Ölenlere de hafif kusurlu denmiştir. Hafif kusurlu diye bir terim yoktur. Asli kusurlu veya tali kusurlu demesi gerekirdi. Kaza, 12 metrelik yolun 10. metresinde meydana gelmiştir. O yüzden ölenlerin kusursuz olduğunu düşünüyoruz ve başka bilirkişiden rapor alınmasını istiyoruz" dedi.

Sanık avukatı Ali Özcan da bilirkişinin hazırlamış olduğu raporu kabul etmediklerini ifade ederek, "Rapor hazırlanırken şahitlerin beyanları dikkate alınmamıştır. Bilirkişi konusunda yeni bir heyet oluşturulmasını veya dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi'ne gönderilmesini talep ediyoruz. Ayrıca geçen duruşmada dinlenen şahitler, bizim bulmuş olduğumuz savunma tanıkları değildir. Mahkemenin 1 yıl aradan sonra bulduğu olayı gören tarafsız otobüs şoförleridir. Kazanın üzerinden 1 yıldan fazla zaman geçmesinden dolayı kazanın oluş saatini tam olarak hatırlayamamaları normaldir" diye konuştu.

Sanığın delilleri karartmasının söz konusu olmadığını kaydeden avukat Özcan, "Müvekkilim, taksirli suçlarda tutukluluk süresini aşmıştır. Sabıkası yoktur. 1 yıldır tutukludur. Daha fazla mağdur edilmemesi için tahliyesini talep ediyoruz" dedi.

Sanığın tutuklu kaldığı süresi ve delil durumunu gözeterek tahliyesine karar veren mahkeme, yeni bir bilirkişi raporu için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi'ne gönderilmesine hükmetti. Duruşma, eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.

"BEN SANIĞIN YAPTIĞI ŞEYİ YAPSAYDIM KAPISINDA KÖPEK OLURDUM"
Sanık hakkında verilen özgürlük kararı yakınları tarafından büyük sevinçle karşılanırken, duruşmaya müşteki olarak katılan 15 yaşındaki Didem Zeynep Çakar ile Ezgi Nil Topuz'un yakınlarını ise hüzne boğdu. Maktule Nil Ezgi Topuz'un annesi Zeynep Topuz, ''Artık bu sefer gelip bir konuşma yaparak bir daha gelmeyi düşünmüyordum. Ancak sanığın tutuksuz yargılanmasına karar verildi. Ben ilk başta da söyledim. Bu olaya kişi bazında değerlendirmiyorum. Bir bıçağı da aslında yararlı bir araç olarak kullanırsınız ama gerektiğinde adam öldürmek için de kullanabilirsiniz.

Suç işleyeni yargılarsınız. Aynı şey bunun için de geçerli. Bir aracı, gerektiği zaman iyi bir şey için de kullanabilirsiniz, bir insanı öldürmek için de kullanabilirsiniz. Ne yazık ki, bu mahkemelerde şunu görüyoruz. Zaman içersinde mağdur olan, ölen çocuklarımız suçlu konumuna düştü, suçlu olan kişi de mağdur gibi algılanmaya başlandı. 3-4 mahkeme öncesinde sanık yakınları bize, 'Yazılar olsun size. İnşallah sizin başınızı da gelir' gibi cümleler sarf ettiler ki, bunlar inanılmaz yaralayıcıydı. Bugün yapacağım konuşmada sadece şunu istemiştim. Vicdan, sadece vicdan. Yüce Rabbim sadece içine vicdan versin ki ne yaptığını anlasın. Ben aynı şeyi yapsaydım, kapısında köpek olurdum. Aynı şeyi bir başkasına yapmayacağı ne malumdur? Benim mahkemelerden ve trafik suçu işleyen herkesten beklentim, ne yaptıklarını bilmeleridir" diyerek gözyaşı döktü.

"KİMSEYE KİNİM YOK, SADECE BU VURDUMDUYMAZLIĞA ÖFKELİYİM"
Baba Saffet Topuz ise, ''İnsan hayatının ne kadar değersiz olduğunu bir kez daha gördük. Burada suçlu olan benim çocuklarımı öldüren kişi değil, bu kararı veren mahkeme heyeti de değil, burada suçlu olan sadece bizim anlayışımızdır. Duruşmada sanık avukatları, son derece değersiz şeylerden bahseder gibi, olayın önemini kavramadan sadece basit bir olay gibi değerlendiriyor. Sadece benim üzüldüğüm şey bu anlayış. Olayı gerçekleştiren veya bu kararı veren kişilere kin duymuyorum. Sadece vurdumduymazlığa öfke duyuyorum" dedi.