Demokrasiyle yönetilen ülkelerde sistem tam oturmamışsa en fazla sorun üreten alan siyasetçi devlet memuru, bürokrat ilişkisidir.

Sandıktan çıkan bir siyasetçi partisi yeni iktidarsa devlet erkini kullanmada sınırsız hakka sahip olduğunu, devlet memurlarının çoğu taleplerini yerine getirmekle yükümlü olduklarına inanır.

Hele bir de seçim atmosferinin heyecanıyla olabilirliğini iyi analiz etmeden  afakî sözler verdiyse, üstüne üstlük bir de “namus sözü” diyerek kendini bağladıysa siyasetçi atanmış gerginliği “ya o ya ben” noktasına taşınabilir.

Bürokratın bu durumdan zarar görmesinin önüne geçmek için doğduğu il sınırları içindeki şube müdürü ve yukarısı görevlere asaleten atanma isteği  bir nüfus kriterine bağlanarak yasaklı hale getirilmişti.

Bu gün çoğu ilde bu engel büyükşehir uygulamasına geçilmesiyle birlikte önemli ölçüde kalkmış bulunuyor.

Oysa devlet memurunun inisiyatif kullanacağı hareket alanı siyasetçiye göre oldukça sınırlıdır. Sınırı geçmekse adli ve idari soruşturmaya muhatap olmak demektir.

O nedenle neyi yapıp,neyi yapamayacağı konusunda yasalar, tüzükler, yönetmelikler atanmışların elini, ayağını bağlar, hareket alanını kısıtlar.

Ayrıca yeni iktidara gelen bir partinin yeni bazı siyasetçilerinde iktidarla, devletin aynı olduğu yanılgısına yol açabilir.

O takdirde bu yanılsama seçilmiş, atanmış ilişkisini daha da zora sokabilir.

Yani atanmışların olması imkan dışı işlerde yasa, yönetmelik hatırlatması karşıda bir süre sonra “bize engel çıkarıyor” önyargısına dönüşür ki, bu tür yakınmalar kişiyi huzursuz eder.

Bununla birlikte eğer bir atanmış iktidar partisinin milletvekilleri arasında dengeyi gözetmez, birinin her istediğini yapıyor, öbürünü ıskalıyor şeklinde algılanırsa ıskalandığını düşünen atanmışı hedef tahtasına koyar.

Benzer bir ilişki ADÜ Rektörü Prof.Dr. Osman Selçuk Aldemir’le AK Parti Milletvekili ve MKYK Üyesi Metin Yavuz arasında bu günlerde Söke’de bir türlü öğretime açılamayan Mimarlık ve Tasarım Fakültesi üzerinden yaşanıyor.

Rektör’ün “Ben fakültenin açılması için elimden geleni yaptım, sıra siyasetçilerde” sözlerine alınan Metin Yavuz basın aracılığıyla ‘fakültenin açılamamasının sorumluluğunu biz siyasetçilere yüklüyor’ gerekçesiyle itiraz etti ve “Rektör siyaset yapacağına görevini yapsın,” hatırlatmasında bulundu.

Ayrıca bu fakülteye iki öğretim üyesi atanması halinde tercih kılavuzuna gireceğini, bunu yapmadığı için de rektöre karşı cephe açtığını ilan etti.

Mimarlık ve Tasarım Fakültesi tıpkı bir İslami Bilimler Fakültesi bir Denizcilik Fakültesi gibi yaklaşık dört, beş yıldır bir türlü öğretime geçemeyen kâğıt üzerinde bir fakülte olduğu bir gerçek.

Ancak rektörlüğün bu fakültenin açılabilmesi için gerekli öğretim üyesi ilanı yapılabilmesinin ilk şartı en az bir bölüm açma zorunluluğunu aşmak için geçtiğimiz yıl Ziraat Fakültesi  “Peyzaj Mimarisi” bölümünü Söke’ye nakli düşünmüştü ama gerçekleştiremedi.

Bu yıl çözüm için rektörlük Senato’dan İç Mimari Bölümünü açma kararını geçirerek YÖK’e sundu.

Ama YÖK’ten bir cevap gelmedi. Olumlu yanıt gelmeyince de rektörlük Mimarlık ve Tasarım Fakültesi için öğretim üyesi atamada gerekli ilanı çıkaramadı.

Yani olumsuzluklar birbirini kovaladı.

Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nin açılması yolundaki engellerin temelinde başka yapısal sorunlar da var ki, asıl zorluğun kaynağını onlar oluşturuyor.

Birincisi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nin adına inter disipliner dediğimiz Fen Edebiyat, Güzel Sanatlar ve Mühendislik Fakülteleriyle bir arada olma mecburiyetidir.

Yani mimarlık ve tasarım fakülteleri işlevlerini tam yerine getirebilmeleri için çalışmalarını bu dört alanla bir plan içersinde koordineli yürütmek zorundadırlar.

Onun için YÖK’ün gerekli izni vermemesinde Söke’de bu fakültelerin yokluğu bir ihtimal etkili olmuştur.

İkinci bir ihtimal olarak YÖK’ün bu güne kadar yanlış bir uygulama olan merkez kampüsü dışında fakülte, enstitü ya da yüksek okul açılmasını terki düşünülebilir ki, bu gerekçe birinciye göre daha zayıf bir olasılıktır.

Sonuç olarak tarafsız bir gözle olaya bakar, Sezar’ın hakkını Sezar’a, İsa’nın hakkını İsa’ya verecek olursak bu aşamadan sonra Mimarlık ve Tasarım Fakültesi açma işi Metin Yavuz başta iktidar milletvekillerine düşen bir görevdir.