CHP Parti Meclisi (PM) Üyesi Nihat Matkap, AKP"nin, Yargıtay ve Danıştay"da üye ve daire sayısını çoğaltarak “yandaş doldurma yöntemi ile” bu iki yüksek yargı kurumunu ele geçirmeyi hedeflediğini savunarak “TBMM"ye sunulan ve komisyonlarda görüşülmekte olan yasa tasarısının yasalaşması halinde Türkiye"de demokrasinin "D" si aranır hale gelecek ve Erbakan"ın "adil", gerçekte, itaate dayalı otoriter düzenine geçişin önünde engel kalmayacaktır” dedi.

Matkap, yaptığı yazılı açıklamada “Erbakan"ın öğrencileri” olarak nitelendirdiği AKP"nin, Erbakan"ın “adil düzen” projesini kansız bir biçimde uyguladığını savunarak “Erbakan"ın en büyük iddiası, hedefi, Türkiye"yi kendine göre adil, gerçekte itaate dayalı otoriter bir düzene, kanlı veya kansız bir yöntemle geçirmekti. Nitekim bu iddiasını, 1994 yılında Refah Partisi Genel Başkanı iken TBMM Grup kürsüsünde seslendirmişti. Erbakan"ın düzenine kansız bir biçimde geçmenin yolu Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 2. maddesine belirtilen; demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti niteliklerinin oluşturduğu kaleleri yıkmaktan geçer. Bu yıkım ancak bu kalelerin kurumlarını ve organlarını ele geçirmekle olanaklıdır. Bu amaçla AKP tarafından 9 yıldır muhtelif takiyeler yapılarak sabırla izlenmekte olan yolun son virajına gelinmiştir” dedi.

AKP"nin önce Cumhurbaşkanlığı"nı, daha sonra YÖK ve RTÜK"ü, son olarak da 12 Eylül 2010"da yapılan referandumda “demokrasiyi geliştirme propagandasını kullanarak” Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu"nu da kontrolüne geçirdiğini ifade eden Matkap, şunları kaydetti:

“Son günlerde AKP"liler demokratik sistemin olmazsa olmaz kalesi olan hukuk devleti kalesini çeşitli manevralar yaparak tamamen düşürmeye çalışmaktadırlar. Bunu da yüksek yargı kurumları olan Yargıtay ve Danıştay"da üye ve daire sayısını çoğaltarak yandaş doldurma yöntemi ile gerçekleştirmeyi ve böylelikle bu iki yüksek yargı kurumunu ele geçirme hedeflerini zorlamaktadırlar. Bu amaçla TBMM"ye sunulan ve komisyonlarda görüşülmekte olan yasa tasarısının yasalaşması halinde Türkiye"de demokrasinin “D” si aranır hale gelecek ve Erbakan"ın "adil", gerçekte, itaate dayalı otoriter düzenine geçişin önünde engel kalmayacaktır.”

ANKA