Tarihte hiçbir devlet yoktur ki adalet sistemi bozulduğunda çöküşü başlamış olmasın. Bu noktada ne İslamcılar gibi şeriat yok o yüzden adalet yok diyeceğim ne de demokratlar gibi demokrasi tam uygulansa adalet olur diyeceğim. Zira yasa koyucu ister Allah olsun, ister Meclis olsun bunları yeryüzünde uygulayanlar insanlar. Dolayısıyla yasa ne kadar sağlam olursa olsun adil ve basiret sahibi olmayan insanların elinde o yasanın adalet getirmesi beklenemez.

Adaletten bahsedebilmek için öncelikle adaletin ne olduğunu bilmemiz lazım...

Adalet işlenen bir suç karşılığında bu suçun kanunda öngörülen karşılığının herkese eşit olarak uygulanması ve uygulanan bu cezanın bu suçtan mağdur olanların vicdanını rahatlatması olarak görmemiz gerekir. Dolayısıyla burada adaletin iki özelliği söz konusudur ve bunlar adalet için olmazsa olmaz iki durumdur. Bu sebeple bunu iyice anlayalım;

Suçu kim işlemiş olursa olsun aynı cezayı alacak…

-Babamız, anamız, evladımız, kardeşimiz, eşimiz, dostumuz, patronumuz, devlet başkanımız her kim olursa olsun aynı cezayı alacak, dolayısıyla ceza verecek olanların hiçbir şeyden korkmayan cesur, dürüst ve adil hâkimler olması gerekir. Tarihe baktığımızda kadılar baktıkları davalarda davalı taraf padişah bile olsa haktan ayrılmamışlar, yine Peygamber efendimiz 'e hırsızlık yapan Kureyşli bir kadının affedilmesi için ricaya gidildiğinde, bu suçu işleyen kızım Fatıma olsaydı vallahi aynı cezaya çarptırırdım demesi dinimizin de adalete ne kadar önem verdiğini ve bu konuda ne kadar hassas olduğunu göstermektedir. Cezaların herkese eşit uygulandığını gören toplum hem adalete güvenir hem de suç işlediğinde kimseyi araya sokamayacağını veya makam ve mevkisinin kendisini kurtarmayacağını bildiğinden suç işlemekten çekinir.

Verilen ceza, o suçtan zarar gören mağdurun yüreğine su serpecek…

Bir insan uğradığı haksızlık sonunda kendisine bunu yapanların cezalandırılması her zaman adaleti tesis etmeye yetmez, verilen cezanın mağdurun yüreğine su serpmesi gerekir. Aksi takdirde ortaya çıkan sonuç ne mağduru tatmin eder, ne de suç işleyenin suçtan vazgeçmesini sağlar.

Bu noktada devletin bazı düzenlemeler yapması lazım. Zira cezayı devlet kesiyorsa verilecek cezanın caydırıcı hale gelmesini sağlayacak düzenlemeler de yapması gerekir. Bu noktada uluslararası ilişkiler, Avrupa Birliği sürecinde uyulması gereken yasalar vs. gibi durumlar çekince sebebi görülebilir, lakin ilm-i siyaset ile sağlıklı ve kimsenin karşı koyamayacağı düzenlemeler yapılarak adaletin minimum düzeyde de olsa gerçekleşmesi sağlanır ve ileride tam bağımsız ve güçlü bir devlet olduğumuzda bu konuda ki olması gereken düzenlemelerde hayata geçirilir.

Ama burada şunu da söylemeden geçemeyeceğim, siz ister beğenin ister beğenmeyin insanların koydukları kurallar ile adalet hiçbir zaman tam tecelli etmedi, etmeyecek...

Konumuza dönecek olursak, peki bu düzenlemeleri yapmanın bize ne faydası olacak Sayın Rıdvan EŞİN?

Bunu bir kaç örnekle açıklamaya çalışalım…

Yollarda trafik magandalığı yapanların, trafik kurallarını ağır ihlal edenlerin araçlarına el konulacak ve el konulan bu araçlar hızlı bir şekilde satılıp devletin yol yapımında kullandığı bütçeye dâhil edilecek,

Futbolda holiganlık yapan, kavga çıkaran, küfür edenlerin hayatları boyunca stadyuma alınması yasaklanacak,

Bilerek isteyerek dolandırıcılık yapanların bu durumları kimliklerine işlenecek ev alım satımı, araç alım satımı, şirket kurulumu gibi durumlarda noter ya da tapu memuru ya da ticaret odası bu dolandırıcıların iş yaptığı ya da yapacağı insanlara bak bu adam dolandırıcılıktan sabıkalı buna rağmen iş yapmak istiyor musun diye soracak,

Hakaret suçlarında hakaret edenlere devletin okullarının bir sene boyunca her hafta temizlenmesi cezası verilecek ki kimse kimseye hakaret etmesin.

Yalan söyleyenlerin mahkemelerde hiçbir şekilde tanıklığı kabul edilmeyecek ve devlet dairesinde çalışamayacak,

İnsanları tehdit edenlere sokaktaki çöpleri toplama cezası verilecek ki, hem onların enaniyeti kırılsın hem de sokaklar temizlensin,

Misal Türkiye’de futbol neden bir yere gelmiyor diyorlar, Aydın Çocuk Esirgeme Kurumu’nda yetişmiş çocukların kurduğu bir futbol kulübü var onların sponsorluğunu yapıyoruz bu hafta sonu maçları vardı, çocuklar iyi oynuyor diye karşı tarafın fiili ve sözlü saldırılarına maruz kaldılar ama ortada ne onları koruyan polis ne de haksızlığa maruz kaldılar diye haklarını arayacakları bir makam var. Bu maç hadi öyle böyle atlatıldı, peki bundan sonraki maçlarda onları kim koruyacak? Gol atmak, iyi oynamak kabahat ise Türkiye’de futbol nasıl gelişecek. Bu durum Türkiye'nin her yerinde yaşanan ve Türk futbolunun bir yere gelmesine en büyük engeldir...

Hakkında 17 ayrı dolandırıcılık suçundan suç dosyası bulunan adam hakkında suç duyurusunda bulunuyorsunuz bu ticari meseledir diye dosyanız reddediliyor...

Bu örnekleri konuları anlayalım diye veriyoruz adaletin ne kadar gerekli olduğu ve adalet olmadığı sürece bir devletin geleceği olamayacağını, halkın devletine güvenmeyeceği ve güvenmediği içinde o toplumda huzurun tesis edilemeyeceğini ifade etmeye çalıştık.

Dünyada 13,5 milyon nüfusu ile dünyayı yöneten Yahudileri yenmek istiyorsak, dünyada söz sahibi bir devlet olmak istiyorsak, birbirine ve devletine güvenen ve sahip çıkan bir toplum oluşturmamız gerekiyor. Bunun içinde herkesin adaletinden emin olduğu bir sistem kurmamız gerekiyor ki tüm dünyadan bilim adamları, yatırımcılar, sanatçılar huzur içerisinde gelip memleketimizde yaşayabilsinler. Adaleti olmayan devletlerin halkları bizden adalet istesinler….

Güzel günler olsun...

 

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA