Biden ile birlikte ABD tekrar dünya siyasetindeki aktif yerini alacakmış. Patlayan bombalardan belli. İnsana sorarlar: Kongresi basılan ülke kim? Madem güçlüsünüz bu basanlar kim? Bu durum, bana Almanya’nın Rusya’ya saldırmadan önceki halini hatırlattı.

23 Ağustos 1939 günü Sovyetler Birliği ile saldırmazlık antlaşması imzalayan Nazi Almanyası, etrafını kendine kattıktan ve Fransa’yı diz çöktürdükten sonra sıra müttefiki Sovyet Rusya’ya gelmişti. 22 Haziran 1941 günü başlayan Barbarossa Harekâtı malum uzun sürmüş ve bütün planları bozarak Almanya’nın çöküşüne neden olmuştu. Oraya da kış gelmeden işlerini bitirme hedefiyle saldırmışlardı. Kendine güven ve beğenmişlik tavan yapmıştı!

O güçlü oldukları günlerde kibirden ve tehditlerden yanlarına varılmıyordu. 1940 yılının Kasım ayına gelindiğinde Almanya Balkanlar’a da sarkmaya başlamıştı. İngiltere, savaşı Almanya’nın etrafına yaymak için onları tahrik ediyordu. Aslında bunu yapmak istemiyorlardı. Oraları içerden kontrol ediyorlardı. Amaçları Rusya’ya yapacakları büyük operasyona hazırlanmak ve kuvvetlerini dağıtmamaktı. Hele iki cephede savaşmayı asla istemiyorlardı. Bunu Birinci Dünya Savaşı deneyiminden acı bir şekilde öğrenmişlerdi. İngiltere’ye havadan yaptıkları taarruzlardan da netice alamayınca bunu Rusya seferinden sonraya bırakmışlardı.

SIĞINAKTAKİ GÖRÜŞMELER

İşte bugünlerde Rusya’dan Dışişleri Bakanı Molotov başkanlığında 60 kişilik bir heyet Berlin’e gelerek bundan sonrası için neler yapılacağı, aradaki sorunları gidermeyi ve daha da önemlisi yeni düzen çerçevesinde çıkar alanlarını belirlemeyi isterler. Usta politikacı Vyaçeslav Molotov ile Almanya Dışişleri Bakanı Joachim von Ribbentrop arasındaki görüşmeler uzun sürer. Almanya’nın kibirli ve kendini beğenmiş Bakanı Ribbentrop, müttefiki Rusya’ya bir şey vermek istemez. Sadece İngilizlerle karşı karşıya getirmek için Hindistan’a sarkmaya izin verir. Aslında ne yapacaklarını biliyorlardır. Rusya’yı olabildiğince oyalayarak yapacakları büyük operasyona zaman kazanmaktır!

 

İşte bu görüşmeler sırasında Ribbentrop, Molotov’a karşı Almanya’nın ne kadar güçlü olduğunu, yakında İngiltere’nin de işini bitireceklerini söyler. Uzun konuşmaları can sıkmaya başlar. Görüşmeler sık sık Dışişleri Bakanlığı’nın sığınağında yapılır. Çünkü akşam yemeğinden sonra İngiliz uçakları Hitler’in Berlin’inin tepesine bomba yağdırmaktadır. Molotov artık diplomatik nezaketi bir kenara bırakarak dayanamaz ve şunları söyler: “Öyleyse neden bu sığınakta oturuyoruz, dışarıya düşen bombalar kime aittir?” (R. Hüsrev Gerede, Hitler Almanyası’nda Berlin Sefirliği hatıralarım, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2020, s.276.) 

Ve görüşmeler bu havada tam manasıyla bir netice alınmadan biter. Almanya malum 7 ay sonra Rusya seferini başlatır. İlk zamanlar başarılar elde etse de Sovyet halklarının insanüstü gayretiyle Büyük Vatan Savunması 9 Mayıs 1945 günü Berlin’e Kızıl Bayrak çekilerek sonlanır. Ribbentrop mu? O da savaş sonrası yargılanır ve 16 Ekim 1945 günü asılarak idam edilir. Son sözü, “Tanrı Almanya’yı korusun” olur. Hitler’i biliyorsunuz. Kızıl ordunun top sesleri Berlin’de duyulurken 30 Nisan günü karargâhında intihar eder.

İşte anlamlı bir olay…

Ah şu emperyalist emeller? Doymayan mideler ve acı çeken insanlar. İşte tarihin akışını o acı çeken insanların gayreti ve direnci değiştirmiştir. Ders alına…