ABD'de seçmenler, 435 üyeli Temsilciler Meclisinin tamamı, Senato'nun 37 üyesi ve 37 eyaletin valisiyle eyalet meclisleri üyelerini belirlemek üzere salı günü sandık başına gidecek.

Demokratlar, Kongrenin her iki kanadında da şu anda çoğunluğu ellerinde bulunduruyor, ancak ülke genelinde yapılan çeşitli anketler, ara seçimlerde Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisinde çoğunluğu ele geçireceği, ancak Senatoda bunu başarmalarının daha güç olduğu, Senato üyeliği için özellikle bazı eyaletlerde kıran kırana yarış görüleceği tahminlerini ortaya koyuyor.

Cumhuriyetçilerin çoğunluk parti konumuna gelebilmesi için Temsilciler Meclisinde 39, Senatoda 10 yeni sandalye kazanması gerekiyor.

ABD'deki 2008 başkanlık seçimlerinde Demokrat Partinin adayı Barack Obama'ya oy verdikleri halde, Başkan Obama'nın ekonomi politikalarından ve yüksek işsizlik oranlarından şikayet eden bazı seçmenlerin ara seçimlerde Cumhuriyetçi adaylara yöneleceği, bu durumun da Cumhuriyetçi Partiye Kongrede önemli kazanımlar getireceği yorumları yapılıyor. Seçmenlerin kafasındaki soru işaretlerinde, Obama'ya yönelik "hayal kırıklıklarının" da etkisinin bulunduğu belirtiliyor.

Ülkedeki ekonomik durumun ve adayların özellikle ekonomi alanında verdikleri vaatlerin, seçmenlerin tercihlerinde kritik rol oynayacağı ifade ediliyor. Bu noktada Cumhuriyetçiler "düşük vergi, daha az devlet harcamaları ve müdahalesi" vaatlerinde yoğunlaşırken, Demokratlar küçük işletmelere getirilen vergi kolaylıkları ile sağlık reformunun maddi ve manevi getirileri üzerinde duruyor. Seçimler, yeni başkanın değil Kongre üyelerinin belirlenecek olmasına rağmen, aslında Obama'nın politikalarına ilişkin referandum niteliği taşıyor.

-KIRAN KIRANA MÜCADELE-

Ülkedeki genel beklenti, Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisinde çoğunluğa geçebilmeleri için gereken 39 sandalyeyi alacağı, ancak Senatoda Demokratların, sayıları düşse de çoğunluklarını koruyacağı yönünde. Bu durumda, 1930 seçimlerinden beri ilk kez Temsilciler Meclisi ve Senatoda çoğunluk farklı partilerin elinde olacak.

ABD'de bir önceki başkan George W. Bush'un seçilmesinden sonraki ara seçimler haricinde, genelde başkanların, göreve seçilmelerinden iki yıl sonra düzenlenen ara seçimlerde partilerinin Kongrede çoğunluğunu yitirdiği görülüyor.

Seçimlerden bölünmüş bir Kongrenin çıkması, Obama'nın Kongreden geçirmek istediği bazı yasaları kabul ettirmesinde daha da zorlukla karşılaşacağı anlamına geliyor. Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisinde çoğunluk olmaları, onlara bazı yasaları Demokratların desteği olmadan da basit çoğunlukla onaylatma ve kendi gündemlerini hızlıca hayata geçirmede avantaj sağlayacak. Ancak Demokratlar, Senatoda çoğunluklarını korumayı başarırlarsa Temsilciler Meclisinden Cumhuriyetçilerin istediği yasaların geçmesi halinde, bunu bloke edebilecek. Bu, ya tıkanıklığa neden olacak ya da bazı durumlarda iki partiyi Temsilciler Meclisi ve Senatoda birlikte çalışmaya zorlayacak.

-ÇAY PARTİSİ HAREKETİ-

Ara seçim sonuçlarını etkileyebilecek bir başka faktörse Çay Partisi hareketi. Daha az müdahaleci devlet ve daha az vergilerden yana olan Çay Partisinin etkisi, parti ön seçimlerinde belirgin hale gelmeye başladı.

Hareketin desteklediği bazı adayların, ön seçimlerde güçlü rakiplerini geride bırakmayı başardığı gözlendi. Örneğin Çay Partisinin Senato üyeliği için desteklediği adaylardan, Kentucky'de Rand Paul, Delaware'de Christine O'Donnell, Alaska'da Joe Miller, Nevada'da Sharron Engle, ön seçimlerde rakiplerinin önünde yer alıp Cumhuriyetçi Partiden senatör adayı olarak ara seçimlere katılma hakkını kazandı.

Çay Partisinin popülerliğinin bazı noktalarda Obama'yı bile geçtiği söyleniyor.

-SEÇİMLERİN TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNE OLASI ETKİSİ-

Ara seçimlerin sonucunda oluşacak yeni Kongrenin Türk-Amerikan ilişkilerini nasıl etkileyeceği de en çok merak edilen konular arasında yer alıyor.

Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisinde çoğunluk parti olmaları halinde, Meclis başkanlığının, Türkiye karşıtı tavrıyla bilinen şu anki başkan Demokrat Nancy Pelosi'den, Azınlık Lideri Cumhuriyetçi John Boehner'e geçmesi bekleniyor.

Geçmişte Ermeni tasarılarına karşı tutumuyla bilinen Boehner, Türkiye ile ABD'nin müttefikliğine de vurgu yapan isimlerden. Boehner, 2007 yılında Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinden geçen Ermeni tasarısının Genel Kurul'da oylanıp oylanmayacağının tartışıldığı bir sırada katıldığı bir televizyon programında, 1915 olaylarının niteliğinin, Washington'daki politikacılar değil, tarihçiler tarafından belirlenmesi gerektiğini söylemiş, "Bu ortamda tasarının genel kurula getirilmesi, Kongrede bu yıl gördüğüm en sorumsuz şey olabilir" diye konuşmuştu. Boehner, "Türkiye, teröristlerle savaşımızda çok önemli bir müttefik. Türkler, dünyanın çok stratejik bir noktasında. Bizim çok iyi müttefiklerimiz" ifadesini kullanmıştı.

Bu açıdan Boehner'in Temsilciler Meclisi Başkanı olmasının Türkiye açısından avantajlar getirebileceği yorumları yapılıyor. Ancak Cumhuriyetçilerin İran ve İsrail konusunda Demokratlara kıyasla daha çok önem verdikleri ve geleneksel olarak ulusal güvenlik konularında daha hassas oldukları göz önüne alındığında, bu durumun bazı noktalarda Türkiye'nin önünde yeni zorluklar yaratabileceğine dikkat çekiliyor.

Yönetimle Kongrenin farklı partilerden olması durumunda, bunun birtakım dezavantajlar yaratabileceği de ifade ediliyor. Bunun nedeni olarak, yönetimin Kongre üzerinde zaten sınırlı olan etkisinin böyle bir durumda daha da azalacak olması ve Cumhuriyetçilerin örneğin Türkiye aleyhinde bir karar tasarısı geçirmek istemeleri halinde, yönetimin onlara söz geçirmesinin daha fazla zorlaşacak olması gösteriliyor.

Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisinde çoğunluğu sağlamaları, Türkiye karşıtı diğer bir isim olan Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat Howard Berman'ın da görevini bırakmasını gerektirecek. Berman'ın yerine, komitede Cumhuriyetçi Partinin en kıdemli üyesi Ileana Ros-Lehtinen'in gelmesi öngörülüyor. Lehtinen, bu yılın mart ayında Temsilciler Meclisinden geçen Ermeni tasarısının oylamasında tasarıya karşı oy kullanmıştı. Ancak Lehtinen'in de ulusal güvenlik konularında çok hassas isimlerden biri olduğuna dikkat çekiliyor.

-ERMENİ TASARISI, "TOPAL ÖRDEK" OTURUMLARINDA GÜNDEME GETİRİLİR Mİ-

Ara seçimlerin ardından yeni seçilen üyelerin görevlerine başlayacakları ocak ayına kadar, Kongrede şu anki üyelerle "topal ördek" oturumları düzenlenecek. Yeni seçimle gelenler göreve başlamadan eski yetkililerin görevlerini yürütmesi durumuna ABD'de "topal ördek" deniliyor. Bu dönemde, Ermeni tasarısı gibi Türkiye'nin aleyhindeki bazı tasarıların Temsilciler Meclisi gündemine getirilip getirilmeyeceği de merak konusu. Bu tip tasarıların Başkan Pelosi tarafından bu yaklaşık iki aylık sürede meclis gündemine getirilmesi genel anlamda pek olasılık dahilinde görülmese de, ihtimal dışı değil ve teknik olarak mümkün...

Görevine başlayabilmesi için Senatodan onay bekleyen ABD'nin Ankara Büyükelçisi adayı Francis Joseph Ricciardone'nin durumu da hala netlik kazanmış değil. Seçimlerin ardından emekli olacak, ancak "topal ördek" oturumlarının olacağı ocak ayına kadar görevini sürdürecek olan Senatör Sam Brownback'in, Ricciardone'nin atamasının bekletilmesine dair talebini bu süre içinde kaldırıp kaldırmayacağı henüz bilinmiyor.

A.A.