İran geçtiğimiz hafta düşürdüğü ve az hasarlı olarak ele geçirdiğini duyurduğu ABD'nin insazsız casus uçağını dün TV'de teşhir etti. İran, casus uçağın özelliklerini deşifre edip, benzerlerini üreteceğinin sinyallerini de verdi...

ABD ise İran'a, "vereceğimiz cevabın ille de ülke sınırları içinde olması gerekmiyor" gibi oldukça diplomatik bir cevap verdi....   

Casus uçakların İran'da sadece istihbarat için mi bulunduğunu, başka işlevleri de olup olmadığını  şimdilik bilemiyorumuz ama sözkonusu uçakların tek işlevi bilgi toplamak değil.

Uzaktan kumandalı ölüm makinesi olarak da kullanılan uçakların barındığı kimyasallar ise oldukça endişe verici. ABD askerlerinin uçaklardan uzak durmaları ve uçağın etki sahasına görenlerin ölümleri sorgulanması gereken hadiselerden.   

Anna Mulrine'nin Turquie Diplomatique dergisinin son sayısında yer bulan, "Casus Uçaklar ve Şekil Değiştiren Robotlar Savaşın Uzaktan Kontrollü Geleceği" başlıklı makalesi, casus uçakların karanlık yüzlerine dair oldukça ilginç bilgiler içeriyor...

KİMYASALLA DİRENİŞÇİ AVI!

Örneğin, "Casus uçak filosu, teröristlerin transit güzergahı olarak bilinen bölgenin üzerine kimyasal bir püskürtmede bulunuyorlar. Günler sonra askeri birlikler şüphelileri yüzlerce mil uzakta yakaladıklarında, üzerlerinde bu kimyasalın izlerini arıyorlar; böylelikle söz konusu alandan geçip geçmediklerini tespit edip, isyancı olup olmadıklarına karar veriyorlar." gibi ilginç bir detay da yer alıyor söz konusu makalede.

PENTAGON'UN DEPOSU İNSANSIZ SAVAŞ UÇAĞIYLA DOLU

"Pentagon’un cephaneliği saldırı maksadıyla üretilmiş insansız hava araçlarıyla dolu. Bundan bir sonraki aşama ise, karasinek boyutundaki denetim uçakları, şekil değiştiren “kimyasal robotlar” ve gökyüzünden püskürtülen takip ajanları olacak" diye başlıyor makalesine Anna Mulrine ve soruyor: "Peki, askerlerin savaş alanından bu denli uzağa sevk edilmelerinin anlamı nedir?"

Mulrine, satırlarını şöyle sürdürüyor: "ABD’nin kimyasal robot edinme yönünde çağrılarının ardında, bir binada delik açarak içeri girebilen, şekil değiştiren ve görevini tamamladıktan sonra ilk şekline geri dönen araçlar elde etme isteği yer alıyor. İlgili alandaki biyolojik ajanları tespit etmek üzere, dokusunun içine bir takım sensorlar yerleştirilen bu robotlar, gerektiğinde, bir bombanın çatlaklarının içine de sızıp, bombanın etkisiz hale getirilmesini sağlıyorlar.

Düşmanı gizlice dinlemek isteyen askerler, sinek büyüklüğünde bir dizi insansız hava aracı gönderiyorlar ve bu araçların bir odaya gizlice girip, video görüntüsü alabilmesini sağlıyorlar. Casus uçak filosu, bir dağdan geçerken, teröristlerin transit güzergahı olarak bilinen bölgenin üzerine ince taneli kimyasal bir püskürtmede bulunuyorlar. Günler sonra askeri birlikler şüphelileri yüzlerce mil uzakta yakaladıklarında, üzerlerinde bu ince tanelerin izlerini arıyorlar; böylelikle söz konusu alandan geçip geçmediklerini tespit edip, isyancı olup olmadıklarına karar veriyorlar.

İşte, geleceğin savaş meydanına hoş geldiniz"

BİLİMKURGU DEĞİL ÜNİVERSİTELERDE ÜRETİLEN GERÇEK TEKNOLOJİLER

"Uysal robotlar, böcek boyutunda hava kuvvetleri ve gökyüzünden püskürtülen kimyasal izleyiciler. Tıpkı bir bilim-kurgu filminde gibiyiz.

İlk bakışta fütürist bir mücadele şekli olarak görülebilir; ancak tüm bu unsurlar, halihazırda ABD ordusundan gelen desteklerle ülke çapındaki üniversitelerde geliştiriyorlar. Ve uygulamaya konmaları pek uzak bir gelecekte değil. Kaliforniya-Monterey’deki Donanma Yüksek Okulu’ndaki mühendislik öğrencileri, halihazırda insansız hava araçları üzerinde kimyasal işaretleyicilerle deney yapıyorlar. Tıpkı Afganistan’da kullanılanlar gibi... Elbette, çatlakların içinden sızan, şekil değiştiren kimyasal robotlar, Ray Bradbury (korku ve bilim kurgu tarzlarında yazan Amerikan yazar - Editör Notu) tarzı görülebilir. Ancak, Pentagon, bu robotları geliştirmek için daha şimdiden milyonlarca dolar para harcıyor. “Tüm bunlar, yirmi değil, on değil, beş değil, tam tamına iki yıl içinde gerçekleşecek,” diyor Pentagon’un başlıca araştırma ofisi olan DARPA’nın (Savunma Alanında İleri Araştırma Projeleri Ajansı) eski programlama direktörü"

ABD ASKERLERİ ÇANTASINDA CASUS UÇAK TAŞIYORLAR

Anna Mulrine'nin uzun makalesindeki önemli detayları atlayıp, casus uçaklarla ilgili önemli bölümlerin bir kısmını alıntılamayı sürdürüyoruz: "

Elbette ilk başlarda bu plan gereği Predatör uçaklara silah konması gibi bir şey söz konusu değildi. İlk askeri uçaklar gibi, bu uçakların da sadece gözetim amaçlı kullanımı söz konusuydu. Bununla birlikte, Irak’taki savaş ilerledikçe, Amerikan askerleri, casus uçakları silahla donatma gereğini daha fazla hisseder oldular. Bugün, silahlı Predatörler, Amerika’nın mücadele alanları üzerinde uçuyorlar ve beraberlerinde gerek füze gerekse güçlü kameralar taşıyorlar. Bu tür uçaklar, Amerika’nın cephaneliğinde en çok kullanılan, en önemli unsurlar haline geliyorlar. Öncelikle Irak ve Afganistan’da kullanılan bu uçakların sayıları, 2002’de 167 iken, bugün 7.000’in üzerine çıktı. Amerikan Hava Kuvvetleri, hâlihazırda geleneksel uçak pilotlarından daha fazla sayıda insansız hava taşıtı pilotu istihdam ediyor.

Hava Kuvvetleri’nin 451. Operasyonlar Grubu’ndan Kandahar’da Predatör ve Reaper operasyonları yürüten kumandana göre, “son dönemlerde talepte mutlak bir sıçrama yaşandı.”

Sayıları arttıkça, ordunun casus uçak kullanırken başvurdukları sofistike yöntemler de değişiyor. İlk başlarda kullanılan casus uçaklar, daha ziyade bağımsız olarak faaliyet gösterdiler; askeri kuvvetlerin “havadaki gözü” olarak istihbarat gönderdiler ve bomba attılar. Ancak, bugün karada gerçekleştirilen her operasyona katılıyorlar; ileri keşif görevi görüyorlar ve muharebe alanlarına dair her bir ayrıntıyı biliyorlar. İsyancıların her hareketini gözlemleyip, düşmanın lider kadrosunu öldürüyorlar. Şüpheli bir isyancının spesifik bir saldırı gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğini tespit etmeye yardım için güçlü kameralarla alana odaklanıyorlar.

Afganistan’da Hava Kuvvetleri’nin 62. Seferi Tespit Bölüğünün kumandanı, “karadaki kumandanların büyük bölümü, biz olmazsak görevlerini ifa edemezler” diyor.

Robotların da Amerika’nın muharebe alanlarına giderek daha fazla nüfuz ettiklerini görüyoruz. Uzaktan kumandalı makineler, Irak ve Afganistan’da yollara döşenen bombaları hızlı bir şekilde arayıp tespit ediyorlar. Doğu Afganistan dağlarındaki askerler, sırt çantalarında elde taşınılabilen casus uçaklar taşıyorlar. Bu uçakların parçalarını bir araya getirip, alanda düşman savaşçılarını tespit etmek üzere havaya fırlatıyorlar. Son on yıldır Pentagon’un robot kullanımı, savaş alanlarında 0’dan 12.000’e yükseldi.

"BAZEN TANRI'NIN UZAKLARDAN ŞİMŞEK ŞEKLİNDE OKLAR GÖNDERDİĞİNİ HİSSEDİYORSUNUZ"

Casus uçaklar, bir ulus açısından risksiz savaşın bir simgesi niteliğinde; keza üzerlerinde herhangi bir pilot bulunmuyor. Dahası, bu uçakları kullananlar, genellikle muharebe alanına yakın da değiller. Casus uçakların Afganistan’daki operasyonlarının %90’ı, Nevada çöllerindeki römorklarda dolaşan insanlar tarafından gerçekleştiriliyor. Kandahar’daki askerler, uçakların kalkmasına ve inmesine yardımcı oluyor; ardından da kontrolü, ABD’deki havacılara bırakıyorlar. Kandahar hava sahasında 451.Operasyonlar Grubu’nun kumandanı, “savaşlarda insanların ayak izlerini olabildiğince azaltmak istiyoruz” diyor.

Her ne kadar casus uçakların uzaktan kontrolü, Amerikalıların yaşamlarını korumaya yardımcı olsa da, aynı zamanda mücadele alanından bu denli uzak tutulmanın ne anlama geldiğine dair soruları gündeme taşıyor. “Bazen Tanrı’nın uzaklardan şimşek şeklinde oklar gönderdiğini hissediyorsunuz,” diyor Yarbay Matt Martin.

İNSAN MÜDAHALESİNDEN BAĞIMSIZ ROBOT ARAYIŞI

Söz konusu makadele, uzaktan kumandalı uçaklarla öldürme psikolojisine dair ilginç ayrıntılar da yer aldığı gibi konunun ahlaki boyutuna da dikkat çekiliyor. Ama "savaş tanrılarının" ahlak ve etikle ilgilenmeye pek niyetleri olmadığı ortada.

Nitekim makale şu satırlarla sürüyor:

"Ordular varoluşlarından bu yana, askerlerini tehlikelerden mümkün olduğunca uzak tutmak amacıyla bir takım silahlar icat etmişlerdir. Kimileri gülünç, kimileri korkunç olsa da, büyük bölümü savaş alanında adalete dair soruları gündeme getirmiştir. Amerika’nın Irak ve Afganistan savaşlarının başlamasıyla birlikte ise, teknoloji yeniden askeri gereksinimlerle buluştu. Araştırmacılar daha şimdiden robotlara uzaktan kumandalı makineli silah eklemek üzerinde deneyler yapıyorlar. İlk silahlı robotlardan biri için (SWORDS) Irak’ta saha testleri yapılsa da, başarıyla sonuçlanmadığını belirtmek gerekiyor.

Pentagon tarafından, casus uçaklarında veya robotlarda otomasyona gidilmesi yönünde güçlü bir teşvik söz konusu. 2007 yılında, ABD ordusu, robotların “insan müdahalesinden tamamen bağımsız hale gelmesi”ne yönelik bir takım proje teklifleri istemişti. Amerikan ordusunun Robot Ofisi’nin proje yöneticisi olan Yarbay David Thompson durumu şu şekilde açıklıyor: “Silahlandırılmış casus uçakların başarısına tanıklık ettik. Robotların silahlandırılması ise, bunun doğal bir devamı niteliğindedir.”

"NE KADAR HIZLI ÖLDÜRDÜĞÜNÜZ KONUSUNDA ÇOK FAZLA SORUN VAR"

Georgia Teknoloji Enstitüsü’nde "Acaba insan askerlerin birbirine karşı davranışlarından daha iyi şekilde insanlara muamelede bulunan robotlar yaratılabilir mi?" sorusuna cevap arayan Ronald Arkin, "İnsanoğlu, hiçbir zaman bugünün muharebe koşulları altında faaliyet göstermek üzere tasarlanmadı, Ne kadar hızlı öldürdüğümüz konusunda çok fazla sorun var. Ve bu durum, savaş hukukunun da daha çok çiğnenmesine yol açıyor” diyor.

Sanırız bu habere konulabilecek en iyi nokta da bu ilginç psikolojik yapı...

(Haber 7)