AİHM'in, Türkiye'yi mahkum ettiği 'Dink kararında', Yargıtay'ın 'Türklük' tanımını eleştirmesi polemik yarattı. Karara itiraz edilmeyecek olması da yeni anayasada 'Türklük tanımı' değişecek mi sorusunu gündeme taşıdı

AİHM'in Türkiye'yi mahkum ettiği Hrant Dink kararında yer alan, Yargıtay'ın 'Türklük' yorumuna yönelik ağır eleştiriler, yeni anayasa hazırlıkları öncesi polemik yarattı. Yargıtay'ın, anayasa ve TCK hükümlerini referans göstererek 'Türklüğü aşağılama' suçundan verdiği karardaki tanımın, AİHM tarafından 'azınlıkları dışlayan anlayış' olarak değerlendirilmesi, 'Türklük tanımının yeni anayasadan çıkarılması' tartışmalarını doğurdu. Dışişleri Bakanlığı'ndan gelen 'karara itiraz etmeyeceğiz' açıklaması görüş ayrılıklarını daha da alevlendirdi.
AİHM, Dink kararında Türkiye'yi haksız bulurken, mahkumiyeti onayan Yargıtay'ın Türklük yorumunu eleştirmişti. Mahkeme, Yargıtay'ın 'Türklük' kavramını 'dinsel, tarihsel ve dilsel' perspektiften yorumlayarak, 'uluslararası antlaşmalarla tanınmış veya tanınmamış tüm dinsel, dilsel ve etnik azınlıkları dışladığı' değerlendirmesini yaptı.

İKİ MADDE DEĞERLENDİRİLDİ
Yargıtay'ın yerel mahkemeden gelen Dink kararını onarken yaptığı değerlendirmeler ise anayasanın 66 ve Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddelerindeki Türklükle ilgili ifadelere dayanıyordu. AİHM'in, Yargıtay'ın yorumuna katılmaması ve konum olarak Türkiye'deki mahkemelerin üzerinde yer alması, 'AİHM'in yaptığı eleştiri çerçevesinde Türklük tanımı değişerek, azınlıklara da anayasada atıf mı yapılacak?' sorularını beraberinde getirdi. Anayasanın 66. maddesinde yer alan tanımda, 'Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür' ifadesi yer alıyor.

BAHÇEKAPILI DA SÖYLEMİŞTİ
Açılım çerçevesinde, dağlardaki Türklükle ilgili yazıların kaldırılması, öğrencilerin and okumaması gibi taleplerle birlikte, 66. maddedeki Türklük tanımının da değiştirilmesi talebi dile getirilmişti. 301. maddedeki değişikliğin ardından alevlenen tartışmalar sırasında AK Parti Grup Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, 'Anayasayı değiştireceğiz, vatandaşlıktaki Türklük tanımını kaldıracağız. Yoksa demokratikleşmeyi yapamayız. Herkes kendi etnik kökenini ifade edebilecek ve üst kimlik olarak 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım' diyecek. Bu sorunu çözer' demişti. BDP ise değişiklik teklifinde, anayasanın başlangıç bölümüyle birlikte 66. maddenin de değiştirilmesini talep etmişti.

DEĞİŞME İHTİMALİ DOĞDU
AİHM'in, Dink kararında Türkiye'yi 133 bin euro tazminata mahkum etmesinin ardından Dışişleri Bakanlığı karara itiraz edilmeyeceğini açıklamıştı. Bu durumda, Türklük ile ilgili AİHM'in yaptığı değerlendirmelere de Türkiye itiraz etmemiş olacak. Bu da AİHM kararlarına uyma zorunluluğu nedeniyle, anayasadaki Türklük tanımının değiştirilmesi ihtimalini beraberinde getirdi. AİHM'in, Türklük ile ilgili yorumlarının tam yeni anayasa hazırlıklarının başlayacağı bir döneme rastlaması da kafaları karıştıran bir başka nokta. Şimdi 'Yeni anayasa hazırlanırken, Türklük tanımı değişecek mi?' sorusuna yanıt aranıyor.

KARAR SONRASI 3 GORUS
'Türk' yerine 'Türkiye' devleti ifadesi kullanılabilir
Hikmet Sami TÜRK (ESKİ ADALET BAKANI): Anayasamızdaki tanımda etnik köken ayrımı söz konusu değil. Ancak, tüm yanlış anlamaları da ortadan kaldırmak için 66. maddedeki 'Türk Devleti' ifadesi yerine 'Türkiye Devleti' ifadesi kullanılabilir. 1924 Anayasası'nda 'Türkiye ahalisi' kullanılmış ve 1945'teki Öztürkçeleştirme sırasında 'Türkiye'de' denilmiştir. 1961 ve 1982 anayasalarında aynı olan 'Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür' fıkrasındaki 'Türk Devleti' ifadesinin 'Türkiye Devleti' olarak kullanımı daha uygundur. Ama kesinlikle bu maddedeki ifadeler bir etnisiteye işaret etmez. Futbolcular Aurelio ve Yattara örneklerinde olduğu gibi, onların da etnik durumlarına bakılarak Türk vatandaşlığına geçişleri engellenmemiştir.

Anayasadaki tanım azınlık haklarını ihlal etmiyor
Av. Erdem AKYÜZ (HUKUKUN EGEMENLİĞİ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI): AİHM'in, Türkiye'nin anayasası veya yasalarındaki tabir ve yorumlarla ilgili düzeltme, yanlış bulma gibi bir hakkı yok; sadece mahkemelerin kararını değerlendirebilir. Türkiye'deki Türklük tanımı, azınlıkların haklarını ihlal edici bir keyfiyet içermiyor. Azınlıklar da Türk vatandaşlarının sahip olduğu haklara sahip. AİHM'in Dink'in yargılanmasıyla ilgili kararı üzerinde farklı yorumlar yaparak anayasanın ilgili maddesinde değişikliği gündeme getirmek doğru olmaz. Ancak, başta AB yetkilileri olmak üzere kimi çevreler, bunları talepleri için elini güçlendirici unsurlar olarak görüyor. Siyasi iktidar ve hukukçular, bunun yanlışlığını ifade ederse Türkiye kazanır.

Türklük tanımı, ırki içerikli
Av. Erdal DOĞAN: 66. maddenin vatandaşlık tanımını 'Türk' olarak nitelendirmesi, milyonlarca insanı rahatsız etmektedir. Maddenin 'Türk Devleti' diye başlayan cümlesinin ardından gelen tanımlama ırki tanım içerir. Hukuki bir vatandaşlık tanımının ırk ve din vurgusu yapmayan, herkesi kapsayan bir tanım olması gerek. AİHM'in kararı, yaşam hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlali ile Türk ırkı tanımının ördüğü duvarların AİHM'in ilgili maddelerini ihlal ettiğine hükmetmiştir. Bu kararla Türkiye'nin vatandaşlık tanımını değiştirmesi ve herkesi kapsayacak şekilde yapması gerekir. Görevini yerine getirmeyen Türkiye'nin Avrupa Konseyi'ndeki rolü tartışmaya açılabilir. Verilen karar uzlaşma değil, bir ihlal kararıdır. Kararın gerekçeli yazımı sonrası bu konular daha açıklığa kavuşacak.

ANAYASANIN 66. MADDESİ NE DİYOR?
Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür. Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarda kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir. Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkartılamaz...

TCK 301. MADDE NE DİYOR?
Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni veya TBMM'yi, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ve devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, 1. fıkra hükmüne göre cezalandırılır. Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. Bu suçtan dolayı soruşturma yapılması Adalet Bakanı'nın iznine bağlıdır. AKŞAM