Barış SÖZAL / POSTA | Sene 1998, yer İstanbul’un Bağcılar ve Esenler ilçeleri. Mobilyacılar tedirgin bir şekilde artık dükkanlarını açmaya kapatmaya ve hatta güvenlik önlemi almaya başladı. Mobilyacılara bu denli önlem alacak kadar korku yaratan bir kişi çıkmıştı.

SOĞUK KANLILIKLA İLK CİNAYET

5 Mayıs 1998 günü Esenler’de sabah saatlerinde ilçede bulunan bir mobilyacıdan içeri biri girmiş ve mobilyalara bakmak istemişti. Olacaklardan habersiz, bir şekilde gelen müşterisine ürünlerini tanıtan mobilyacı, ürünlerin çoğunun bodrum katta olduğunu söyleyerek müşterisini aşağı götürmeye karar verdi. Mobilyacı önde, müşteri arkasında bodrumun merdivenlerini indiler.

Son basamağa geldiklerinde, müşteri Seyit Ahmet Demirci belinden tabancını çıkartarak mobilyacının ensesine dayadı ve tetiğe bastı. Ensesinden vurulan mobilyacı kanlar içinde yere yığılarak olay yerinde hayatını kaybetti. Soğuk kanlı katil hiçbir şey olmamış gibi ağır adımlarla yukarı çıktı ve sabahın sessizliğinde kayboldu. Saatler sonra dükkana gelen komşusunun görmesiyle mobilyacının öldürüldüğü fark edildi.

1 AY GEÇTİ, NE YER NE KURBAN DEĞİŞTİ

Bu sefer tarihler 4 Haziran’ı gösteriyordu. Yer yine Esenler ilçesinde bulunan Atışalanı’ydı. Mobilyacı Katili’nin işlediği ilk cinayetini işlediği saatle aynı zamanlarda ilk cinayette olduğu gibi, kurban yine bir mobilyacıydı. Üzerinde ceketiyle selam vererek içeri giren Demirci, mobilya bakacağını söyleyerek dükkanın içinde ağır ağır yürümeye başladı.

Elleriyle mobilyalara dokunuyordu ama kafasında dönen düşünceler çok başkaydı. Düşündüğü tek şey mobilyacıyı öldürmekti. Ağır adımlarla dükkanın bodrum katına doğru ilerledi. Merdiven basamaklarını yavaş yavaş indi ve mobilyacının gelmesini bekledi. 1 dakika sonra olacaklardan habersiz kurban da bodruma indi ve ürünleri gösterirken arkasını döndü.

Daha sonra ceketinin düğmesini çözen Demirci, belinden çıkardığı tabancayla ensesine tek el ateş etti. Mobilyacı kanlar içinde yere yığıldı ve orada hayatını kaybetti. Beline tabancasını koyan katil, ceketinin düğmesini ilikledi ve merdivenlerden çıktı ve ağır adımlarla dükkandan uzaklaştı. Cinayet dükkana gelen bir kişinin görmesiyle ortaya çıktı.

2 GÜN SONRA; KURBAN YİNE MOBİLYACI…

Artık insanlar tedirgin olamaya başlamıştı. Polis ise cinayetlerin siyasi olmasından şüpheleniyordu. Fakat ortada tek bir delil bile yoktu. Mart ayının son haftasına girildi. Bu sefer yer Bağcılar ilçesinde bulunan Yüzüncü Yıl Mahallesi, tarih 6 Haziran saat yine aynı. Demirci, yine selam vererek dükkanın içine girdi.

Olacaklardan habersiz ve hayatının son selamını vereceğinden haberi olmayan dükkan sahibi, mobilyaları göstermeye başladı. Aşağıda farklı ürünlerimiz de var diyerek bodruma indiler. İner inmez belinden çıkardığı tabancayla ensesine tek el ateş ederek mobilyacıyı öldürdü.

TELEFON SATIŞI ELE VERDİ

Artık günlerce gazete manşetlerinden düşmeyen ‘mobilyacı katili’ haberleri dükkan sahiplerini tedirgin ediyordu. Korkudan iş yerlerini açmak istemiyorlardı. Polis ise bir iz bulma peşindeydi çünkü katil bir parmak izi dahi bırakmıyordu. Polisin tek umudu vardı. Mobilyacı Katil, öldürdüğü ilk kurbanın telefonunu yanına almıştı. Bu şekilde polis onu takip etmeye başladı.

Son cinayetinden 3 gün sonra telefondan sinyal geldi. Polis yaptığı araştırmada sinyallerin Ordu’nun Fatsa ilçesinden geldiğini gördü. Katil telefonu başka birine satmıştı. Polis, telefonu alan kişiyi sorguya çekti. Kendisine telefonu satan kişinin 28 yaşındaki hemşehrisi Seyit Ahmet Demirci olduğunu söyledi.

Harekete geçen polis, Demirci’yi Esenler’de oturduğu evinde yakaladı. Polis, evinin kapısına geldiğinde, seri katil oldukça sakindi. Üç cinayette kullandığı silahı zorluk çıkarmadan polise teslim etti. Bu silahla, olay yerinde bulunan boş kovanlar, karşılaştırma için laboratuvara gönderildi. Sonuç olumluydu. Rapora göre bulunan boş kovanlar Demirci’ye ait silahtan atılmıştı.

NEDEN MOBİLYACILARI KURBAN SEÇTİ?

Polise verdiği ifadesinde çocukluğu Fatsa’da geçtiğini söyleyen Demirci’nin en yakın arkadaşı Habil’di. Küçük bir mobilyacı dükkanının bodrum katında ikisi birden saldırıya uğradı. Seyit Ahmet bu saldırıdan son anda kaçmayı başardı ama arkadaşı Habil o kadar şanslı değildi.

Demirci, henüz genç bir yaşta yaşlı mobilyacının arkadaşı Habil’e tecavüz edişini izledi. İki arkadaş bu olay hakkında bir daha konuşmamak üzere konuyu kapatma kararı aldı. Ta ki üniversitede okuyan Habil’in intihar ettiği haberi gelene kadar. Habil’in neden intihar ettiğini yalnızca Seyit Ahmet biliyordu. Bunun için mobilyacılardan nefret ettiğini ifadesinde belirtti. 1 gün öncesi keşif yaparak tek olan mobilyacıları seçtiğini ifadesine ekledi.

1998 yılında Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Demirci, planlı cinayetten 3 kez idam istemiyle yargılanmaya başladı.

ÖNCE İDAM SONRA MÜEBBET VE TAHLİYE

Duruşmalarda efendi görünümüyle hakimin dikkatini çeken Mobilyacı Katili, AB’ye Uyum Yasaları çerçevesinde idam cezası kaldırıldığı için ağırlaştırılmış Müebbet Hapse mahkum edildi. Öldürdüğü mobilyacıların para ve cep telefonlarını aldığı için hırsızlık suçundan da 11 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı.

Sanığa hırsızlıktan değil gasptan ceza verilmesini isteyen Yargıtay’ın kararı bozmasıyla Demirci, önceki gün, son kez hakim karşısındaydı. Mahkeme, Yargıtay’ın isteği doğrultusunda hırsızlık suçunu gaspa çevirerek sanığı mobilyacıları gasp etmekten toplam 29 yıl hapse mahkum etti. Ancak, Yargıtay’ın bozma kararına rağmen TCK’nın 326. maddesi gereği bu hakları kazanmış olduğu için yeni heyetin verdiği gasp kararı geçerliliğini kaybetti.