14. Ulusal Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Kongresi’nde konuşan Ertürk, bugünün Dünya Hipertansiyon Günü olduğunu belirterek, 9 yıl önce gerçekleştirdikleri ''Türk Hipertansiyon Prevalans Çalışması'' (PatenT) ve Türkiye'de Tuz Tüketimi ve Hipertansiyon (SALTurk) çalışmalarının sonuçlarını açıkladı.

Ertürk, hipertansiyon sıklık ve tedavisindeki değişiklikleri saptamak, aynı zamanda Türkiye'deki tuz tüketimi ile tuzun kaynağı olan gıdaları belirlemeye yönelik yapılan çalışma kapsamında, 26 ilde 5 bin 437 gönüllünün tarandığını vurguladı.

KADINLARIN TANSİYONU DAHA YÜKSEK
Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de 18 yaş üzeri bireylerde hipertansiyon sıklığının yüzde 30,3 olduğunu belirten Ertürk, hipertansiyon sıklığının kadınlarda yüzde 32,3, erkeklerde ise 28,4 olduğuna dikkat çekti. Ertürk, her 3 erişkinden birinde hipertansiyon bulunduğunu kaydetti.

Hipertansiyon sıklığının yaş ve beden kitle indeksine paralel artış gösterdiğine işaret eden Ertürk, ''Hipertansiyon sıklığı orta yaş grubunda (35-65 yaş) erkeklerde yüzde 36, kadınlarda yüzde 40,5'tir. 65 yaş ve üzeri erkeklerde ise yüzde 71,5, kadınlarda da yüzde 84,4'tür'' dedi.

Hipertansiyonun özellikle Karadeniz ve Batı Anadolu'da diğer bölgelere göre daha sık görüdüğünü vurgulayan Ertürk, en düşük oranların Güneydoğu Anadolu'da tespit edildiğini söyledi.

HİPERTANSİYON FARKINDALIĞI ARTTI
Araştırmaya göre toplumda hipertansiyon farkındalığının geçen 9 yılda yüzde 40'dan yüzde 55,1'e yükseldiğini vurgulayan Ertürk, antihipertansif ilaç kullanım oranının ise yüzde 31'den yüzde 47,5'e ulaştığını kaydetti.

Hipertansiyon kontrolünün tüm hipertansiflerde yüzde 8'den 29,1'e, antihipertansif ilaç kullananlarda ise yüzde 20'den yüzde 54,1'e yükseldiğini anlatarak, iyi yönde değişikliklere karşın hem hipertansiyon farkındalığının hem de kan basıncı kontrolünün henüz yeterli düzeyde olmadığını ifade etti. Ertürk, şunları söyledi: ''Hipertansiyon farkındalığı gençlerde, erkeklerde, kırsal kesimde yaşayanlarda, beden kitle indeksi normal olanlarda, fazla ekmek tüketenlerde, sigara içenlerde ve hiç doktora gitmeyenlerde daha düşük bulunmuştur. Hipertansiyon kontrolünün ise gençlerde, erkeklerde ve eğitim düzeyi düşük olanlarda daha kötü olduğu belirlendi. Patent2 çalışmasının sonuçları göstermiştir ki, hipertansiyon ülkemiz için önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir.''

EN ÇOK YEMEK VE EKMEKTEN ALINIYOR
Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yunus Erdem de, SALTurk2 çalışmasının PatenT2 grubundan seçilmiş 657 gönüllüde gerçekleştirildiğini ifade etti. Erdem, çalışmada idrarla sodyum atılımının günde 14,8 gram olarak tespit edildiğini belirterek, bu düzeyin erkeklerde günde 15,1, kadınlarda ise 14 gram bulunduğunu, diyet sorgulanması sonucunda saptanan tuz alımının ise günde 12,6 gram olarak tespit edildiğini kaydetti.

Alınan tuzun 7,22 gramının yemeklerle, 1,27 gramının işlenmiş gıdalarla, 5,70 gramının yemeğe eklenen tuz ile, 3,81 gramının ekmekle, 1,57 gramının sofra tuzuyla alındığını dile getiren Erdem, ''Ülkemizde sağlıklı bir insanın alabileceği tuz miktarının iki katından fazla tuz tüketilmektedir. Bunun en önemli kaynağı yemekler pişirilirken eklenen tuzdur. Ayrıca, ekmekle alınan tuz da önemli bir tuz alım kaynağını oluşturmaktadır'' dedi.

Araştırmaya göre, günlük alınan tuzun yüzde 57'sine yemeklerin neden olduğunu vurgulayan Erdem, özellikle kahvaltılıkların tuz tüketiminden sorumlu olduğunu vurguladı. Peynir ve zeytinin tuz tüketimine neden olan en önemli gıda maddeleri olduğunu belirten Erdem, turşunun da yüzde 17 ile tuz alınımının sorumlarından birisi olduğunu kaydetti.

FAZLA TUZUN ZARARLARI
Günlük tuz tüketiminin yüzde 30'unun ekmekten geldiğini dile getiren Erdem, temmuz ayından itibaren ekmekte tuz miktarının azaltılacak olmasının hipertansiyonun görülme sıklığının azalmasına orta vadede büyük katkı sağlayacağını söyledi.

Erdem, aşırı tuz tüketiminin hipertansiyona ek olarak inme, osteoporoz (kemik erimesi), böbrek taşı ve mide kanseri gibi hastalıklara neden olabildiğine de dikkat çekti.