Dip Dalgası deniz tabanında meydana gelen depremler sonucunda oluşur. 2004 yılında Endonezya çevresinde meydana gelen 9.1’lik deprem sonrası büyük dip dalgaları o güne kadar görülmemiş Tsunamileri oluşturdu. Bu dip dalgaları sonucunda oluşan Tsunamiler yüzbinlerce insanın ölümüne neden oldu. İlk Tsunami oluşumunu ise Yunan tarihçi Thucydides bundan 2500 yıl önce açıklamıştır.

Ne hikmetse demokrasiyi tam öğrenememiş bir milletiz. Daha doğrusu eğitim sistemindeki çarpıklıklar nedeniyle hiçbir şeyi doğru dürüst öğrenemiyoruz. Hep 16 devlet kurduk diye öğünüyoruz ama şöyle enikonu düzgün bir eğitim sistemimiz yok. Bırakın hepsini, Osmanlı’nın neden yıkıldığını, Cumhuriyetin hangi şartlarda kurulduğunu bile bilmiyoruz. Kulaktan dolma bilgilerle ulema kesiliyor, bir defa duyduğumuz bilginin savunmasında bile aslan kesiliyoruz.

1920 yılında fiilen değişen yönetim şeklimiz 1923’te Cumhuriyetin ilanı ile resmileşiyor. Kısa bir süre sonra çok partili hayata geçmek istiyoruz ama beceremiyoruz. Çok partili hayata geçişimiz 1946 seçimlerinde gerçek oluyor. 1946’dan 1957 seçimlerine kadar çoğunluk sisteminin olduğu seçimler yapılıyor. Bu sistemde bir oy bile fazla alanın bütün vekilleri kazanması söz konusu olması halkın iradesinin sakatlanmasına neden oluyordu.

1960 ihtilalinden sonra ilk seçimler 1961 yılında yapılıyor ve1979 seçimlerine kadar yapılan tüm seçimlerde nisbi sistem uygulanıyor. Herkes aldığı oy kadar mecliste temsil ediliyor. Demokratik katılımı en iyi temsil ettiği söylenen bu sistemde ise koalisyon hükümetleri yoğunluk kazandı.

1980 ihtilalinden sonra ilk seçimler 1983 yılında yapıldı. O tarihten günümüze devam eden sistemin en belirleyici yanı ise %10’luk seçim barajıdır. Bu baraj nedeniyle birçok parti kendini temsil etme olanağı bulamadı. Bu sistem koalisyon hükümetlerini kaldırdı ama beraberinde az oy ile çok vekil kavramını getirdi. 2002 seçimlerinde oyların %34’ünü alan AKP meclisin tam %68’ini aldı. Buna karşılık oyların %46’sını alan diğer 16 parti mecliste temsil edilemedi.

1983’ten günümüze gelişen süreçte çeşitli değiş klikler oldu ama %10 barajı kalkmadı. Koalisyon hükümeti çok az süre görev aldı. Ama çeşitli hile söylentilerinin de ardı arkası kesilmedi. En son 16 Nisan referandumunda doruk noktasına ulaştı. Sürecin giderek oturması, demokratikleşmesi beklenirken ülkemizde ters yönde gelişmeler yaşanmaya başlandı. Bu gelişmeler altında 24 Haziran seçimlerine doğru yaklaşıyoruz.

Seçimlerle ilgili en çok konuşulan konular arasında sandık güvenliği ve mühürsüz oy tartışmaları başı çekiyor. Elbette bu durumdan halk rahatsız durumda. Seçim ile ilgili görüş belirten yabancı uzmanlar da seçim güvenliği konusunda çekincelerini dile getiriyor. Artık söz halka geçtiğinde seçim kazanmak için her yolu mübah gören anlayışa sandık başında gereken cevabı verecektir. Seçimde halkı yok sayan, halk iradesini görmezden gelen, kendisini herkesten üstün görenler gerekli dersleri adeta dip dalgası gibi gelen halktan alacaklardır. Tıpkı geçen hafta yapılan FB kongresinde olduğu gibi.

Tarih bize gösterdi ki halkımız sağduyuludur, sabırlıdır, hoş görülüdür, ama fazla zorlamaya da gelmez. O zaman geldiğinde olmazı başarır, yapılamaz denileni kolaylıkla yapar. Bu nedenle halkı anlamak ve halka değer vermek gerekir.

Fedakârlığı hep halktan beklemek yerine yönetenlerinde halk için fedakarlık yapabildiği bir Türkiye zamanı geldi geçiyor bile. Ülkemiz insanı bu fedakârlığı çoktan hak etmiştir.

Demokrasilerde çare tükenmez ama demokrasiye aykırı davrananlar tükenir. (Servet Tanilli)

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA