Diyarbakır’da 20 Eylül 1992 tarihinde uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitiren Kürt yazar Musa Anter’in yurt dışında bulunan ve 1991 yılından beri Türkiye’ye girişi yasaklanan oğlu Anter Anter, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği bir aylık özel izinle Türkiye’ye gelerek babasının Mardin’in Nusaybin İlçesi’ne bağlı Akarsu Beldesi’nde bulunan mezarı başında gözyaşları arasında dua etti. Anter Anter, "Şu anki mutluluğumu tarif edemiyorum. Babamın yanında olmak büyük mutluluk. Artık beni buradan kimse götürümez. Başbakan, bugünkü konuşmasında benden ve babamdan söz etmiş. Artık buradan ayrılmak istemiyorum" dedi.

Yurt dışına 1969 yılında çıkan ve 1991 yılında Türkiye’ye girişi yasaklanan öldürülen Kürt Yazar Musa Anter’in oğlu Anter Anter, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, "Babamın mezarında bir Fatiha okumak istiyorum" yazılı mektup gönderdi. Anter, Başbakan Erdoğan’ın 30 günlük özel izniyle geçen hafta Türkiye’ye geldi. Dün Batman’a kardeşi Dicle Anter’in yanına giden Anter Anter, bugün kardeşiyle birlikte babasının mezarının bulunduğu Mardin’in Nusaybin İlçesi’ne bağlı Akarsu Beldesi’ne geldi.

Belde sakinleri tarafından karşılanan Anter kardeşler, babalarının mezarı başına giderek gözyaşları arasında dua etti. Babasının mezarı başında Anter Anter, çok mutlu olduğunu ve duygularını tarif edemediğini belirterek, şöyle dedi.

"Babamın yanında olmak büyük bir mutluluk. Çok güzel bir duygu. Artık beni buradan kimse götüremez. 1 aylık için gelmiştim. Şimdi yoldayken telefon geldi. Başbakan bugünkü konuşmasında benden ve babamdan sözetmiş. Sanırım artık bir aylık izin olayı diye bir şey kalmaz, hep burada kalırım. Vatandaşlıktan neden çıkarıldığımı bilmiyorum. Kürtçülüğümüzden, Kürt olmamızdan Musa Anter’in oğlu olmamdan dolayı olmuş olabilir. Hiç taviz vermedik. O zamanki hükümet ve cuntaya rağmen taviz vermedik. Bundan dolayı vatandaşlıktan çıkarılmış olabiliriz. Adam öldürmedim, kaçakçılık yapmadım. Kimse ile kötü olmadık. Biz 68 kuşağıyız. Herhalde ne olduğunu halk anlar."

Anter Anter, 1987 ile 1991 yılları arasında babasıyla görüştüğünü anlatırken, "Babam köyde kalıyordu. Ona İstanbul’da yer aldım. Öldürüldüğü güne kadar orada kaldı. Öldürülmeden önce de tehdit ediliyordu. Kapısına kadar gelip tehdit ediyorlardı. Bana, ’Buradan gideceğim’ dedi tehditlerden sonra. Ben, ’Gitme, İstanbul’da seni vuramazlar’ dedim. Bana Ankara’da partiye gideceğini söyledi. Ben de, ’Git ama telefon aç’ dedim. Son konuşmamız bu oldu. Babamın katilleri Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mehmet Ağar ve Ünal Erkan ile JİTEM’dir. Onlar eninde sonunda yargılanacaklar. Tetikçi babamı vurmuş, tetikçi benim için mühim değil. O baştakiler benim için önemli. İnşallah burda kalırsam, onlarla görüşüp dava açacağım. Bazı şeylerin değişmesi lazım, bu kanın durması lazım" diye konuştu.

Kardeşi Dicle Anter ise ağabeyi ile birlikte ilk kez Kürdistan topraklarına ayak bastıklarını, bu durumdan çok mutluluk duyduğunu anlatarak, "Kürt halkına görülen reva bu. Köyler boşaltıldı. İnsanlar göçettirildi. İnşallah yeni bir dönem başlar, yeniden hep birlikte yaşarız" dedi.

Anter kardeşler, babasına ait mezar başına gelen belde sakinleriyle sohbet ederek hasret giderdi.