Önümüzdeki süreçte 2019 yerel seçimleri var. Normal zamanında yapılırsa 8 ay, erkene alınırsa 4 aylık bir zaman var. CHP olarak şimdiden “durum tespiti” yapılıp takım halinde çalışılmaya başlanmalı, yoksa yarın çok geç olabilir. Durum tespiti önemli, nerde olduğunu bilemezsen nereye gideceğini de bilemezsin.

1-Aydın genelinde yapılan son seçimlerde CHP oyların %33,9’unu alarak birinci parti olmuştur. Hemen arkasındaki AKP’nin %32,5’lik oy oranı önümüzdeki seçimlerde CHP’nin işinin kolay olmadığının en önemli göstergesidir. AKP’nin Aydın’da yaptığı onca yanlışa rağmen neredeyse CHP’yi yakalayacak pozisyona gelmesi işin önemini net olarak göstermektedir. Doğru adımlar atılıp hep birlikte doğru çalışmanın zamanı gelmiş, neredeyse geçmektedir.

2-2014 yerel seçimlerinde 12 ilçede birinci olan CHP bu seçimde sadece 5 ilçede birinci olabilmiştir. Bu ilçelerde de biri hariç diğerlerinde oy kaybı yaşanmıştır. En büyük ilçe olan Efeler’de ikinci parti olan AKP ile oy farkı %2’nin altına inmiştir.

3-Kaybedilen ilçelerde durum daha vahim boyutlardadır. AKP’ye en yakın olunan ilçe %2.6 fark ile Karacasu’dur. Karpuzlu’da AKP, CHP oylarını ikiye, Köşk’te ise dörde katlamıştır. Karpuzlu’ya yapılan BŞB yatırımları demek ki faydalı olmamıştır, ya da iyi anlatılamamıştır. Koçarlı’da 2014’te birinci olan CHP, 2018 seçimlerinde AKP’nin %17 gerisinde kalmıştır. Demek ki uygulanan yerel politikalarda eksiklikler vardır. Benzer durumlar Bozdoğan ve Çine için de geçerlidir. Kuşadası, Didim ve Söke en rahat ilçeler gözükse de yerel seçimlerde aday belirleme konusunda sıkıntı yaşayabilecek potansiyeli taşımaktadırlar. Söke’de 2014 yerel seçimlerinde CHP, MHP ve AKP küçük farklarla sıralanmıştır. Eğer Cumhur İttifakını devam ettirirlerse burada da seçimi kazanmak oldukça zor olacaktır.

Sonuç olarak Aydın son yıllarda kazanmış olduğu ve neredeyse 20 yıldır sürdürdüğü “solun kalesi” payesini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bunun için vekiller, belediye başkanları, il ve ilçe yöneticileri, delegeler ve parti üyelerine bile büyük görevler düşmektedir. Herkes kendine düşeni elinden geldiğince yapmalı, herkes kendi evinin önünü süpürmeli, kendi partisi için çalışmalıdır. Mahalle mahalle, ev ev. Kendinizi anlatmadan, halka dokunup onu anlamadan başarıya ulaşamazsınız. Burada en büyük görev yine birleştirici özelliği olan örgüte düşmektedir.

Yerel seçimlerde dikkat edilmesi gereken en önemli konular; halkı anlayabilmek, halkın istediği adayı çıkarabilmek ve halkla birlikte hareket etmektir. Ayrıca halkın yapılmasını istedikleri kadar yapılmasını istemedikleri de dikkate alınmalıdır. Halktan kopuk çalışmalarla başarılı olduğunuzu sanırsınız ama uzun vadede durumun böyle olmadığını çok acı anlarsınız. Yerel seçimler uzun soluklu çalışma gerektirir. Bir an önce CHP tüm örgütleriyle, hatta en küçük birimi olan mahalle temsilcilikleriyle sahaya inmelidir. Yapılacak çalışmalar herkese sabırla anlatılmalı ve anlamaları sağlanmalıdır. Kendini iyi ifade edemeyen, ya da ifade etme yetisini yitiren partiler siyaset sahnesinden silinmeye mahkumdur.

Başkan adayları merkez yoklaması ile değil, önseçim yoluyla belirlenmeli, 2014 seçimlerinde düşülen hatalara düşülmemelidir. Ön seçim yapılamasa bile güvenilir şirketler yolu ile geniş katılımlı anketlerle halkın teveccüh gösterdiği adaylar belirlenip bunlarla yola çıkılmalıdır. Aydın halkı dayatmalara karşı, antidemokratik uygulamalara karşı olumsuz duygularla yaklaşmaktadır. Kendisini, içinde yaşadığı kentini yönetecek adayını kendisi belirlemek ister, belirlediği adayın arkasında da sonuna kadar durur. Bu nedenle gerek önseçim, gerekse tarafsız anketlerden çıkacak sonuçlar benimsenmeli ve o kişiler aday gösterilmelidir.

Aksi durumlarda, her şartta Kuşadası ve Didim gibi tepeden inme ya da ithal adaylarla kazanma şansı olan yerlerde bile iş zora girebilecektir. Bu konuda geçmişte yapılan hatalardan ders alınmalıdır. Kimse siyaseti ve siyasetçileri vesayet altına almaya çalışmamalıdır. En küçük belediyelerde bile ithal aday yoluna gidilmemeli, kimse tombaladan çıkmayı beklememeli, en sonunda ise aday olan kişinin arkasında herkes şartsız şurtsuz sonuna kadar durmalıdır. Bu adaylara ve partiye karşı darılma, gücenme ve yüksünme olmamalıdır. Mümkünse seçim çalışmalarında profesyonel kişilerden destek alınmalıdır. Arık seçimler yoğun algı yönetimi çalışmaları haline dönüşmüşlerdir.

Kuşadası veya diğer ilçelerde aday adaylarının rahat bir ortamda çalışmalarına ilçe yönetimleri olanak tanımalı, başka bir aday adayını destekleseler bile adaylık sürecinde tarafsız konumlarını korumalıdır. İlçe yönetimlerinin taraflı davranışları hem parti içinde yüksek oranda küskünler ordusu yaratmakta, hem de halk nezdinde hoş karşılanmamaktadır. Ayrıca mümkün olduğu kadar erken zamanda adaylık belirlenip daha uzun süre topyekün çalışma ortamı yaratılmalıdır. Birliktelik süresinin uzun olması başarıyı artıracaktır.

Hedef mevcut durumu korumak değil, çıtayı daha da yukarı yükseltmek olmalıdır. Mevcut durumu korumak yerine daha iyisi için atak yapmak gerekir. Bunun içinde örgütlü olarak takım çalışması yapılması gerekli olacaktır. Örgüt ne kadar bütün ve diri gözükürse halkta karşılığı o kadar fazla olacaktır.

Aday belirlenirken herkesi kucaklayabilecek, herkesin derdini anlayıp onlara ortak olabilecek yöneticilerle çıkılan yol daha kolay bizi başarıya ulaştıracaktır. Objektif kriterler bu iş için yeterlidir. Ayrıca Kuşadası’nda olduğu gibi aday belirlemede “adalılık sendromu” yaşanmamalı veya aday belirlenirken adayın etnik kökeni, doğum yeri sorgulanmamalı ve etnik köken tercih sebebi olmamalıdır. Kuşadası gibi kozmopolit ilçelerde her etnik kökene ve düşünceye saygılı olunmalı, herkesin bir şekilde temsil edilmesine fırsat verilmelidir.  Makam sevdalıları bu tür çalışmalardan uzak tutulmalıdır. Unutulmamalıdır ki makamlar gelip geçici, parti ise kalıcıdır.

Sadece başkanlar değil elbet. Belediye meclis üyeleri ve diğer yönetici olacak kişiler de özenle seçilmelidir. Yukarıda yazdığım gibi Kuşadası gibi farklı kültürdeki insanların bir arada yaşadığı ilçelerde buna daha fazla dikkat edilmekle beraber tüm ilçelerde bu özenle dikkate alınmalıdır. Yöre insanının profiline, yaşam biçimine, etnik yapısına uygun dengeli bir profil oluşturulmalıdır. Bir kesimi ön plana çıkarmak için diğer kesimleri yok saymak başarı şansını azaltacaktır. Başarılı olmayan, ya da başarılı olacağı beklenmeyen insanlarla yola çıkılmamalıdır. Olumsuz denemelerden geçmiş eskilere asla rağbet edilmemelidir. Siyaset deneme yanılma yeri değildir, ancak olumsuz örnekler dikkate alınarak başarı için gerekli dersler alınmalıdır. Başarısızlık geldiğinde kalıcı olabilir. Bu asla unutulmamalıdır.

Kuşadası’nın ihtiyaçları iyi tespit edilmeli, tüm mahallelerde ihtiyaç analizi anketleri uygulanmalı, halkın beklentilerini en fazla karşılayabilecek yerel politikalar uygulanmalıdır. Buna benzer politikalar tüm ilçeler için tespit edilip uygulanmalıdır. Halkın istediği kadar istemedikleri de önemlidir. Halkın istemediği projeleri ön plana çıkarmamak gerekir.

Kuşadası başta olmak üzere tüm ilçelerde sosyal belediyecilik giderek önem kazanmaktadır. Bu nedenle belirlenecek yerel politikalarda “önce insan” çalışmaları öncelikli olmalıdır. Unutulmamalıdır ki artık belediyecilik, kaldırım, su ve çöp toplamadan ibaret değildir. İnsana dokunan, insanın daha rahat yaşamasına olanak tanıyan, eşitsizlikleri ortadan kaldıran belediye anlayışı giderek daha yüksek derecede önceliğe sahip olmaktadır. Sosyal çözüm projelerine öncelik verilmesi, bütün çalışmalarda halkın çıkarı gözetilmelidir.

Gerek aday olarak, gerek parti programı olarak, gerekse yerel yönetim uygulamaları olarak “eski tas eski hamam” anlayışı kırılmalı, halkta adayın veya partinin yenilikçi olduğu imajı oluşturulmalıdır. Halk her zaman eski yerine yeniyi tercih eder, gelecek günlere dair iyi şeyler duymak ister. Kullanılacak sloganların da buna göre tespiti yararlı olacaktır. “Yeni her zaman iyidir”, anlayışına sahip olmak ve bunu halka doğru anlatmak gerekir. Elbette bunu anlatırken partinin sürekli yeniliği arayan ve uygulayan parti olduğu vurgusu yapılmalıdır.

Kuşadası gibi ekonomisi turizme dayalı ilçelerde turizm, diğer ilçelerde de hangi ekonomik faaliyet veya faaliyetler ön planda ise buna yönelik proje çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Halkta ilçenin daha iyi ekonomiye kavuşacağı, ilçe gelirinin artacağı inancı oluşursa kazanmakta o kadar kolay olacaktır. Halk kendine artı değer kazandıran çalışma ve politikalara her zaman en üst düzeyde desteğini vermektedir.

Parti kendi içinde yapacaklarının yanında diğer partilerin çalışmaları da takip etmeli, onlara karşı argümanlar geliştirmelidir. Diğer partilerin adaylarının, program ve projelerinin eksik yanları iyi işlenmeli, onların program ve projelerinden daha iyi ve doyurucu projeler geliştirilmelidir. Bu çalışmalar için konusuna hakim kişilerden araştırma geliştirme ekipleri kurulmalıdır. Böylece yerel düzeyde neler yapılmalı ve neler yapılmamalı tespit edilmiş olacak, buna göre belirlenen politikalar başarının anahtarı olacaktır. Ayrıca sırtüstü yapıp çalışmadan başarı olmayacağı bilinmeli, başarısızlıktan mutlu olmayı düşünenler, olumsuz ön yargı taşıyanlar ikna edilmelidir. İçten gelen başarısızlık daha yıkıcıdır. Halk bütün olanı, bütün olarak hareket edeni sever, kendi içinde parçalanmış parti oluşumlarına destek vermez, verse bile kerhen verir.

İş dönüp dolaşıp iyi bir programa, iyi bir vitrine, iyi bir temsiliyete gelip dayanır. Bunun için aday belirlemeden seçim çalışmalarına kadar her aşamada demokratik ve eşitlikçi olunmalı, parti üyeleri ve her düzeydeki adaylar iyi eğitilmelidir

Küçük başlayın, büyük düşünün. (Steve Jobs)

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA