Türkiye ise İGE değer ve sıralamasını reel olarak artırarak, 187 ülke ve bölge içinde 92'inci sıraya yerleşti.
'2011 İnsani Gelişme Raporu', Türkiye'de tüm dünyayla aynı anda İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü'nde düzenlenen toplantıyla açıklandı.
 
Bu yılki teması, 'Sürdürülebilirlik ve Eşitlik: Herkes için Daha İyi Bir Gelecek' olan raporu, İstanbul'da BM Türkiye Koordinatörü ve UNDP Türkiye Temsilcisi Shahid Najam sundu.
 
İlki 1990 yılında yayımlanan ve ulusal kalkınmanın ölçülmesinde GSMH gibi yöntemlere alternatif bir ölçüt olan İnsani Gelişme Raporu'nda, İGE sıralamaları, her yıl sağlık, eğitim ve gelir alanlarından derlenen en güncel uluslararası karşılaştırılabilir veriler ışığında, yeniden hesaplanıyor.
 
Bu yılki rapora göre, iklim değişikliğini yavaşlatmak, daha fazla çevresel yıkıma neden olmamak ve süregiden eşitsizlikleri azaltmak için tüm dünyada, hemen, cesur adımlar atılmadığı takdirde, yüzyılın ortasına gelindiğinde dünyanın en yoksul ülkelerindeki ilerlemeler durabilecek, hatta gerileme başlayabilecek.
 
Raporda, iklim değişikliği ve aşırı yoksullukla mücadele girişimlerini finanse edebilmek için uluslararası döviz işlem vergisi ya da parasal işlem vergisi gibi daha kapsamlı parasal olanaklar yaratılması yönündeki önerilerin de desteklendiği dikkat çekiyor.
 
Rapora göre, 2011 İGE'sinde, Norveç, Avustralya ve Hollanda gibi ülkeler başı çekerken, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Nijer ve Burundi ise son sıralarda yer aldı.
 
Amerika Birleşik Devletleri, Yeni Zelanda, Kanada, İrlanda, Lihtenştayn, Almanya ve İsveç de 2011 Raporu'nda ilk on arasında yer alırken, sağlık, eğitim ve gelir konularında endekste yapılan düzeltmelerle birlikte, dünyanın refah düzeyi en yüksek ülkelerinden bazıları ilk 20 dışında kaldı. Buna göre ABD 4'üncü sıradan 23'üncülüğe, Kore 15'inci sıradan 32'nci sıraya, İsrail de 17'ncilikten 25'inci sıraya geriledi.
 
ABD ve İsrail raporun Eşitsizliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi'nde (EUİGE) özellikle gelir eşitsizliklerinden ötürü alt sıralara geriledi. Sağlık, eğitim ve gelir konularında görece eşitlikçi bir tablo sergileyen diğer ülkeler arasında örneğin, İsveç 10'unculuktan 5'inci sıraya, Danimarka 16'ncılıktan 12'nci sıraya, Slovenya da 21'incilikten 14'üncü sıraya yükseldi.
 
Türkiye 92'inci sırada
 
Türkiye'nin yüksek insani gelişme kategorisinde olan 0,699'luk 2011 İGE değeri, ülkeyi 187 ülke ve bölge içinde 92'nci sıraya yerleştirdi. 1980-2011 yılları arasında Türkiye'nin İGE değeri 0,463'den 0,699'a çıktı ve bu da yüzde 51'lik bir artışa ya da yıllık ortalama yüzde 1,3'lük bir artışa işaret ediyor.
 
Rapora göre, Türkiye 2010 İnsani Gelişme Endeksi'nde 169 ülke içinde 83'üncü sırada yer almasına rağmen, temel veri ve yöntemler kadar ülke sayısı da değişti. Reel İGE değerleri ile karşılaştırma yapıldığında, Türkiye, 2010 yılındaki endekse göre 2011'de üç basamak yükseldi.
 
Türkiye'nin İGE'deki reel değer artışında, milli gelir seviyesinin ekonomik krizden görece az etkilenmesi ve doğumda yaşam beklentisinin 72,2 yıldan 74 yıla çıkması rol oynadı.
 
1980-2011 yılları arasında, Türkiye'de doğum anında umulan yaşam süresi 17,4 yıl, ortalama okullaşma süresi 3,6 yıl ve beklenen okullaşma süresi de 4,9 yıl uzadı. Türkiye'nin kişi başına düşen Gayri Safi Milli Geliri de 1980-2011 yılları arasında yüzde 119 oranında arttı.
 
Öte yandan, Türkiye'nin 0,699'luk 2011 İGE değeri, yüksek insani gelişme grubunda yer alan ülkelerdeki 0,741 ortalamanın da Avrupa ve Orta Asya'daki 0,751 ortalamanın da altında kaldı.
 
İsveç, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'nde dünya lideri
 
İnsani Gelişme Raporu'nda, İGE'nin tamamlayıcısı olarak tasarlanmış iki diğer endeksten Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'nin (TCEE) verilerine göre de İsveç, üreme sağlığı, yıl olarak okullaşma süresi, parlamento temsili ve iş piyasasına katılım bileşenleri hesaba katıldığında, toplumsal cinsiyet eşitliğinde dünya lideri konumunda. 
 
Toplumsal cinsiyet eşitliğinde İsveç'i, Hollanda, Danimarka, İsviçre, Finlandiya, Norveç, Almanya, Singapur, İzlanda ve Fransa takip ediyor.
 
Türkiye'nin, TCEE değeri, 0,443 olup, bu değer, ülkeyi 2011 endeksinde yer alan 146 ülke arasında 77'nci sıraya yerleştiriyor. 
 
Türkiye'de 2011 seçim sonuçlarına göre oran artsa da 2010 itibariyle, meclisteki sandalyelerden yüzde 9,1'i kadınlara aitti. Türkiye'deki erkeklerin yüzde 46,7'si, orta ya da lise eğitimi almış olmasına rağmen, yetişkin kadınların yüzde 27,1'inin, orta veya lise düzeyinde eğitim aldığı belirtilen rapora göre, her 100 bin canlı doğumdan 23'ünde kadınlar hamilelikten kaynaklanan sorunlar nedeniyle hayatını kaybediyor. Erişkin doğurganlık oranı, 1000 canlı doğumda yüzde 39.2 olurken, iş gücü piyasasına kadın katılımı ise kadınlarda yüzde 24 erkeklerde ise yüzde 69.6 oranında gerçekleşiyor.
 
Çok Boyutlu Yoksullukta Nijer ilk sırada
 
İnsani Gelişme Raporu'nda, İGE'nin tamamlayıcısı olan bir diğer endeks olan Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi (ÇBYE) ise temiz su, yakacak ve sağlık hizmetlerine erişimin yanı sıra sadece gelir standartlarına bakarak anlaşılamayan resmin tamamını göstermeye yardımcı, temel ev eşyaları ve ev standartları gibi aile bazındaki etmenleri inceliyor.
 
Çok boyutlu yoksullukta, rapora göre, nüfusunun yüzde 92'si ile Nijer ilk sıradayken, yüzde 89 ile Etiyopya ve yüzde 87 ile Mali, Nijer'i takip ediyor. 
 
ÇBYE ile tespit edilmiş olan en yoksul 10 ülkenin tamamı, Sahra Altı Afrika bölgesinde. Öte yandan, en geniş çok boyutlu yoksul nüfus ise Güney Asya'da Hindistan, Pakistan ve Bangladeş'te yer alıyor. En yüksek ÇBYE rakamları bu ülkelerden elde ediliyor.
 
Türkiye'deki nüfusun yüzde 6,6'sı çoklu yoksunluk içinde
 
Türkiye'nin ÇBYE tahminleriyle ilgili olarak en yakın tarihli araştırma verileri 2003'e ait. Türkiye'de nüfusun yüzde 6,6'sı çoklu yoksunluklar içindeyken, buna ilaveten yüzde 7,3'lük bir kesim de çoklu yoksunluklar karşısında hassas konumda.
 
Türkiye'de çok boyutlu yoksulluk içindeki insanların, hissetmekte olduğu yoksunluk yüzdesi olan yoksunluğun yoğunluğu, yüzde 42 iken, nüfusun çok boyutlu yoksul kesiminin payını ifade eden ÇBYE yoksunlukların yoğunluğuyla düzeltildiğinde ortaya çıkan rakam 0,028.
 
Rapora göre gidişat kötü...
 
Rapora göre iklim değişikliği ve habitatların yok edilmesi, gelişmekte olan ülkelerde sağlık ve gelir düzeyinin iyileşmesi önünde tehlike olarak ortaya çıkıyor. Refah ve toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri çevresel risklerle yakından ilişkili.
 
İGE sıralamasında en düşük yüzde 25 içinde yer alan ülkeler, 1970-2010 yılları arasında toplam İGE kazanımlarını yüzde 82 artırarak dünya ortalamasının 2 katı bir ilerleme kaydetti. Son 40 yıllık dönemdeki ilerleme hızı, gelecek 40 yıl içinde de sürdürülecek olsa, ülkelerin büyük çoğunluğu, 2050 yılına gelindiğinde, günümüzdeki İGE sıralamalarında en tepedeki yüzde 25'lik dilimde yer alan ülkelerin bugünkü düzeyine eşit ya da daha yüksek İGE seviyeleri elde edebilecek. 
 
Rapor, bunun tüm dünyada yüzyıldan kısa bir zaman içinde kaydedilmiş inanılması güç bir insani gelişme başarısı olacağı değerlendirmesinde bulunuyor. Ancak, giderek artmakta olan çevre felaketleri nedeniyle olumlu trendlerin yüzyılın ortalarına gelindiğinde keskin bir durma noktasına gelme olasılığını anımsatan raporda, en yoksul ülkelerde yaşayan insanların kuraklık, sel, hava ve su kirliliği gibi iklim kaynaklı felaketler karşısında orantısız bir risk faktörüyle karşı karşıya olduğu da ifade ediliyor.
 
Raporda, insani gelişme alanında son yıllarda kaydedilmiş olan gelişmelere rağmen, gelir dağılımının daha da bozulmuş olduğu, ciddi boyutlarda toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin devam ettiği, giderek artmakta olan çevresel yıkımın en yoksul haneler ve toplulukların omuzlarına bir de iki misli ağırlaşmış bir 'yoksunluk' yükü eklediği ifade ediliyor. 
 
Dünyadaki yetersiz beslenme vakalarının yarısı su kirliliği ve kuraklığa bağlı kıtlık gibi çevresel nedenlerden ileri geliyor ve kısır bir yoksullaşma ve ekolojik yıkım döngüsü sürüp gidiyor.
 
'İklim değişikliğine uyum için yılda 105 milyar dolara ihtiyaçları var'
 
Raporda, 'küreselleşmenin yararlarından en çok istifade edenlerin, aynı yararları en az seviyede yaşayabilenlere yardım edebileceği' belirtilerek, özellikle Güney Asya ve Sahra Altı Afrika'da sadece iklim değişikliğine uyum için yılda yaklaşık olarak 105 milyar dolara ihtiyaç olduğu ifade ediliyor.
 
Rapora göre, çevresel bozulma, dünyanın en yoksul kesimlerini, su, sağlık hizmetleri ve elektriğe kavuşturmak için sürdürülen onlarca yıllık çabayı boşa çıkarabilecek. Raporda, 'Her biri kendi içinde önemli olan bu yoksunlukların insan haklarının da büyük ölçüde ihlal edilmesi anlamına geldiği' ifade ediliyor. AA