Referanduma az bir zaman kaldı.16 Nisanda halk sandığa gidecek, akşam saatlerinde sonuç açıklanmış olacak.

Peki, 17 Nisan sabahı ülkemde ne olacak?

Bence, öncelikle piyasalar rahatlamaya, faizler düşüşe geçmeye başlayacak. Çünkü kalıcı bir istikrarı sağlayacak yeni sisteme geçilmiş olacak.

Hayır, cephesinin söylediklerine bakalım. Cumhurbaşkanı partili olacak, 

Diktatörlük gelecek, yargı bağımsızlıktan uzaklaşacak mı? Muhalefete göre şuan ülkede diktatörlük var, demokrasi yok, yargı bağımsız değil iktidarın elinde. Madem şuan  böyle düşünüyorsanız mevcut sistemin neyini savunuyor da" hayır" diyorsunuz?

Yeni sistem diktatörlük getirir mi?

Cumhurbaşkanlığı sistemi çoğulcu bir demokrasi modelidir. Bu sistemde getirilecek mekanizmalar ile kişisel bir diktatörlüğün oluşmasının önüne geçilmiştir. Cumhurbaşkanlığı sisteminde diktatörlüğün tam tersi, kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı, görev süresine sınır getirilmiş, cezai sorumluluğu bulunan cumhurbaşkanı modeli bulunmaktadır.  

Cumhurbaşkanı’nın partisiyle ilişkisi nasıl olacak?

Mevcut anayasadakinin aksine cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisiyle ilişiğinin kesilmeyecek. Yeni sistemde seçilen kişi, partili olacak ama seçmenin tümüne hizmet edecek. Cumhurbaşkanı isterse partisiyle olan organik bağını devam ettirebilecek. ABD ve Fransa gibi ülkelerde de devlet başkanı seçilen ismin partisiyle ilişkisi devam ediyor. Buna karşın iki ülkede de devlet başkanları vatandaşları arasında ayrım gözetmeden görevini sürdürüyor.

Cumhurbaşkanlığı sisteminde kuvvetler ayrılığı nasıl sağlanacak?

Meclis’in asli görevi kanun yapmak olacak. Milletvekillerinin yasa yapma, yürütmeyi denetleme gibi milletvekili sorumluluklarını daha etkin yerine getirecek. Hükümet Meclis’e kanun tasarısı getiremeyecek, bütçe kanun dışında, sadece TBMM üyeleri kanun teklifi verebilecek. TBMM yasama işlevlerini, cumhurbaşkanının başkanlığındaki yürütme ise hükümet etme işlevini yerine getirecek. Her bir kuvvet kendi görevini yerine getirecek, bu görevlerin yerine getirilmesi sırasında bir kuvvetin diğerine karışması söz konusu olmayacak.

Yeni Anayasa için Hayırcıların soruları arasında Diktatör Erdoğan ölünce ne yapacaksınız soruları da var. Öncelikle Allah gecinden versin diyorum zira Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a daha uzun yıllar ihtiyacı var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk Cumhurbaşkanı olacağı ve halkın oyları ile seçileceği dönemi hatırlarsanız “Seni Cumhurbaşkanı yaptırmayacağız!” dediler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Diktatör Erdoğan söylemiyle yola çıktılar sonra Padişah Erdoğan dediler, yetmedi! Türkiye’nin tek adamlı faşist yönetimle yönetildiğini söyleyecek kadar ileri gittiler.

Cumhurbaşkanı  haricinde ki  Muhalefet Liderleri kendileri ve Milletvekillerini yok sayarak hep bir ağızdan Diktatör Erdoğan, Padişah Erdoğan kavramları ile halkın aklını çelmeye çalıştılar. Haliyle referandumda “EVET” çıkacağını bilenler bu defa Erdoğan ölürse ne yapacaksınız? Erdoğan öldüğünde kim bu ülkeyi yönetecek? Bilal Erdoğan'ın yönetimi ele alacağını savunacak kadar dengelerini sarstılar. YAZIK.

Öncelikle her insan gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’da fani, haliyle o da ölecek, sen de ben de… Yeni sisteme göre ülkesini seven, milletine faydalı olacak herkes cumhurbaşkanı olma hakkına sahip olacak. Meclis'te grubu bulunan partiler cumhurbaşkanlığı için aday gösterebilecek. Parlamento dışında kalan ancak son genel seçimde yüzde 5'in üstünde oy alan partiler ile vatandaşların belli oranda imza toplayarak cumhurbaşkanlığına aday göstermesi  alternatifler arasında.

Mesele Cumhurbaşkanı Erdoğan değil, Mesele Türkiye meselesi. Şuan çok uyumlu çalışan bir hükümet varken böyle bir değişikliğe ne gerek varmış?

Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, Başbakan Ecevit’e Anayasa kitapçığı fırlattığında bir gecede Türkiye’nin 5 Milyar dolarının buhar olduğunu neden halka tekrar hatırlatmıyorlar? Evet, şuan Cumhurbaşkanı ve Başbakan uyumlu çalışıyor ama mevcut sisteme göre daha önce yaşadığımız olayların tekrar yaşanma ihtimali var mı? Var!

Ancak 15 Temmuz’u yaşamış  Türk vatandaşı olarak, ülkemiz üzerindeki emellerin canlı tanıklarıyız. Erdoğan gibi güçlü bir lider ve Ak Parti gibi tek başına güçlü bir iktidar olmasaydı, bugün Türkiye’nin işgal edilmiş olacağının hepimiz bilincindeyiz.

FETÖ gibi ihanet çetelerinin bu devletin içinde yeniden yapılanmaması ancak güçlü bir devlet yönetimi ile mümkündür. Mevcut sistemde, FETÖ’nün, PKK’nın, ya da onların uluslararası destekçilerinin finanse edeceği partilerin, bir gün hükümet ortağı olabileceği ihtimali var mı? Var tabiki.

Tek başlı yönetim ile sorumluluğu ve yetkileri artırılmış bir Cumhurbaşkanı ile bu ve buna benzer olayların önüne geçilmiş olunmuyor mu? Olunuyor. O zaman sizin derdiniz Cumhurbaşkanı Erdoğan değil derim ben! O zaman sizin sorununuz bu tür kaoslara açık bir Türkiye istemenizden kaynaklı derim ben.

Anayasa değişiklik paketini satır satır okumuş sivil bir vatandaş olarak, sizlerden de rica ediyorum. Her yerde var. (Ben aşağıda linkini koydum) Lütfen okumadıysanız, okuyun. “Bizim Cahil Halkımız” diye başlayan cümleler kuruyorlar, milleti tahkir ediyorlar, neredeyse okumaktan men ediyorlar. Pakette hiç olmayan kavramlar icat ediyorlar. Prim vermeyin. Lütfen değişiklikleri okuyun, okutun ve ona göre kararınızı verin.

Aydın halkı mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a güveniyor, ona “Evet” demekten çekinmiyor sadece ondan sonrası için telaşlı. Bu telaşa hiç gerek yok, zira Erdoğan öncülüğündeki Ak Parti, kişi ve kurumlara bağlı bir sistem değil tamamıyla halkın egemen olduğu bir sistem öneriyor.

Aydın halkının ve tüm Türkiye’nin, bu süreçte demokratik bir olgunluk için de hareket etmesini diliyorum.

Anayasa değişiklik paketinin orijinal linki: 

https://indigodergisi.com/wp-content/uploads/2016/12/yeni-anayasa-degisikligi-teklifi-21-madde-tam-metni.pdf