Annesi öldü, kendisi de engelli oldu. Bina müteahhitleri hakkında açılan kamu davası zaman aşımından düştü. Tazminat davasında sanıkların firari olması ve kusur belirlenmesi noktasında mahkeme beş yıl bekledi. Adli tıp raporu altı yılda geldi. Belediyenin sorumluluğuna ilişkin Uyuşmazlık Mahkemesi'ne kadar giden yargılama yaklaşık 14 yıl sürdü. Bu süreçte Ömür Kınay 6 Mart 2015'te Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurarak ihlallerin tespitiyle 1 milyonu maddi, 1 milyonu manevi 2 milyon lira tazminat talep etti. AYM 19 Şubat'ta oybirliğiyle ihlal ve 27 bin lira manevi tazminata kararı verdi. AYM, davanın yaklaşık 14 yıl sürmesini, Anayasa'da güvence altına alınan “yaşam hakkının usul boyutunun ihlali” olduğuna hükmetti. Karar şöyle:

DAVADA GÜÇLÜK YOK

“Söz konusu davanın ilerlemesine engel olan bir unsur ya da güçlük bulunmamaktadır. Karmaşıklığa da sahip değildir. Binanın yıkılmasına yol açan kusurların olaydan kısa bir süre sonra tespit edilebildiği anlaşılmıştır. Davada makul özen ve hızda hareket edilmediği kanaatine varılmıştır. Oysa yaşam hakkını ilgilendiren yargısal süreçlerde hassasiyet gösterilmesi; benzer ihlallerin önlenmesi, kişilerin hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını sürdürmesi açısından çok kritik bir öneme sahiptir.”

Anayasa Mahkemesi'nin bu örnek kararı, Marmara depremi başta depremde yakınlarını kaybeden ve engelli olan vatandaşlara, davalarının “makul” sürede sonuçlanmadığı gerekçesiyle devletten bireysel başvuru yoluyla maddi-manevi tazminat yolunu açıyor.