Başsavcı Öz"ün “ulaşılamaz” diye tanımladığı Ergenekon"un "1 numarası" da iddianamede yer aldı: Veli Küçük de dahil herkes onun elini öper.
AKŞAM GAZETESİ BU MERAKI MANŞETİNE BÖYLE TAŞIDI:

65 yaşlarında. Gücü ve etkisi 28 Şubat"ta daha net anlaşıldı. Ona Doğu Bey diye hitap edildiği de olur Sadullah diye de...

Ergenekon soruşturmasını yürüten Savcı Zekeriya Öz, hazırladığı iddianamede “Örgütün üst düzey sorumlularının tespiti ve tamamen deşifre edilmesinin mümkün olmadığı” ibaresini kullanmıştı. Öz"ün Ergenekon"un üst düzey sorumlu olarak kastettiği kişi Türkiye"de uzun süredir tartışılan “1 numara”ydı. İddianamede “1 numara”ya yönelik detaylar da yer aldı.

ETKİSİ VE NÜFUZU 28 ŞUBAT"TA GÖRÜLDÜ

Vatansever Kuvvetler Güç Birliği (VKGB) Derneği Genel Başkanı Taner Ünal"ın eski "sağkolu" olarak bilinen ve “Ergenekon"un Çöküşü” kitabının yazarı Zihni Çakır da davada tanıklık yaptı.

25 Şubat 2008"de ifade veren Çakır, Ergenekon"un “1 numara”sının ayrıntılı tarifini yaptı. İfadeler iddianamenin 911 ve 912"nci sayfalarında yer aldı. Zihni Çakır, “1 numara”nın gerçek kimliğini Taner Ünal, Ahmet Cinali ve Nihat Gürkan"ın bildiklerini tahmin ettiğini söyledi. Zihni Çakır ifadesinde, “1 numara”ya bazı görüşmelerde Doğu Bey, Hayrettin Bey ve Sadullah Bey gibi isimlerle hitap edildiğini, “1 numara"nın etkisini ve nerelere nüfuz edebileceğinin 28 Şubat sürecinde ortaya çıktığını söyledi.

İKİ KIZI VAR SERT MİZAÇLI

Çakır, “1 numara”yı 60-65 yaşlarında, sarı saçlı, göçmen tipli, saçları seyrek, sert mizaçlı, bıyıksız, sakalsız, nizami her gün tıraş olan birisi olarak tarif etti. Çakır, “1 numara”ya "Komutanım" diye hitap edildiğini ve hiçbir gazetede resminin görmediğini belirtti. Çakır, “1 numara”nın Muzaffer Tekin"e benzediğini, ancak Muzaffer Tekin"den daha zayıf olduğunu ve iki kızı olduğunu ifadesinde anlattı. Çakır"ın ifadesinde “1 numara”nın kızlarından birinin 1997"de üniversitede okuduğu, diğerinin ise lise 2. sınıfta okuduğu bilgileri yer aldı.

TOPLANTILARA KATILMAZ

Zihni Çakır"ın ifadesinde “1 numara”nın Ayma Otel"de Ahmet Cinali, Taner Ünal ve Veli Küçük"ün de bulunduğu

bazı toplantılar yapıldığı belirtildi. 1998-1999 Mayıs ayında Türkçülük Bayramı"na katıldığını belirten Çakır, bu toplantıya Veli Küçük, Ahmet Cinali, Taner Ünal ve "Baba" diye hitap ettikleri Nusret Demiral ile birlikte 9-10 kişinin katıldığını söyledi. “1 numara"nın bu toplantıya katılmadığını söyleyen Çakır, bunun sebebinin ise hepsinin üzerinde olmasından dolayı olduğunu belirtti. Çakır, ifadesinde, herkesin “1 numara”nın elini öptüğünü de söyledi.

İkinci adam Karadağ mı?

Fikri Karadağ"ın kurucusu ve başkanı olduğu Kuvayi Milliye Derneği, iddianamede Ergenekon"a bağlı dernekler arasında sayıldı. İddianamede, “Fikri Karadağ"ın dernek çatısı altında silahlı tetikçi grubu örgütlediği, bizzat bazı kişilerin öldürülmesi için organizasyon yaptığı tetikçilerle yüz yüze görüştüğü, bazı konuşmalarında 10 milyon dolar paranın geldiği yerine ulaştırıldığını belirttiği görülmektedir” denildi. İddianamede örgütün deşifre edilebilen bölümünün “Lobi bölümü” ile “Köprü Personel” olduğu belirtiliyor.

KÜÇÜK VE TEKİN KÖPRÜ

Buna göre İlhan Selçuk, Veli Küçük, Doğu Perinçek, Muzaffer Tekin, Kemal Alemdaroğlu ve Fikri Karadağ soruşturma kapsamında şu ana kadar deşifre edilebilen örgütün üst düzey sorumluları ve yöneticileri. Küçük ile "Zafer" kod adlı Muzaffer Tekin"in yapılanma içinde hem Ergenekon"un gizli üst yapılanması ile irtibatı sağladıkları hem de örgütün sivil yapılanması olan Lobi ile yürütülecek ilişkilerde köprü olarak görev yaptıkları belirtildi. Örgütte "Paşa" kod adını kullanan Fikri Karadağ"ın da doğrudan üst yönetimde içinde yer aldığı Mehmet Zekeriya Öztürk"ün de Karadağ"ın yardımcısı olduğu belirtildi. Öztürk"ün ayrıca ikincil olarak diğer işleri organize eden özel görevli konumunda bulunduğu ifade edildi. Örgütün sivil toplum kuruluşlarından sorumlu üyeleri ise Sevgi Erenerol ile Avukat Kemal Kerinçsiz.

7 numara İlhan Selçuk

İddianamede Ergenekon"un üst yapılanmasında yeralan Teori, Tasarım ve Plânlama Dairesi"nin başkanlığını İlhan Selçuk"un yaptığı öne sürülüyor. Savcılar ayrıca örgütünün üst düzey yönetim kadrosunu teşkil eden yapılanmanın içinde olan İlhan Selçuk"un bugünkü durumuna bakıldığında, aynı örgütsel faaliyetlerini sürdürdüğünü, iktidarla mücadele görünüşü altında ülkenin her yandan işgal edildiği evham ve hezeyanlan uyandırarak halkı devlete ve hükümete karşı ayaklandırmaya çalıştığını ve Türk Silahlı Kuvvetleri"ni de darbe yapmaya teşvik ettiğini vurguluyor.

Üniversite desteği Alemdaroğlu"ndan

İddianamede, eski Rektör Kemal Alemdaroğlu"yla ilgili şu ifadeler yer aldı: “Şüphelinin darbe söylemlerini sadece telefon görüşmelerinde değil Lions kulübü gibi derneklerde yaptığı konuşmalarda açıkça söylemekten çekinmediği, Ankara Tandoğan Meydanı"nda yapılan mitingi hem kendisi hem de üniversite öğretim görevlilerinin katılımını sağlamak suretiyle "Ordu Göreve" pankartlarını taşıyıp taşıttığı; Taksim"de örgütsel içerikli toplantılar düzenlediği anlaşılmaktadır. Alemdaroğlu"nun örgütte görevli yönetici konumunda olduğu anlaşılmaktadır.” İddianamede Kemal Alemdaroğlu ile Doğu Perinçek"in Teori Tasarım ve Planlama Dairesi Başkanı Selçuk"un yardımcılığını yaptıkları belirtiliyor ve Erenerol da dahil üç kişinin üniversite yapılanmasından sorumlu olduğu ifade ediliyor. Bu ekip üniversitelerde fişleme faaliyeti de yürütüyor.

İlk hedefleri Sinan Aygün"ü seçtirmek

Konuşmalarında açık irtibatlı oldukları askeri şahısları Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti"ne karşı açık isyana tahrik ettikleri gerekçesi ile yargılanacak olan Orhan Tunç"un bilgisayarını inceleyen Emniyet [email protected]"den gelen “Davet” isimli “İlk hedef Sinan Aygün"ü seçtirmek” şeklinde kendisinin ve Teyfik Diker"in resminin bulunduğu e-mail ile ilgili olarak ifadesinde bu e-malin Teyfik Diker isimli şahsın ikisinin adına düzenlediği Niyazi Sinanoğlu isimli şahsa yapılan davet olduğunu ve bu şahsı kendisinin tanımadığını, gene lobi hakkında bilgi verilen bir davet olduğunu, bu davetin lobi sitesinde yayınladığını söylüyor.

Örgütün gelir getiren faaliyetleri sıralandı

İddİanamede, Ergenekon terör örgütüne gelir geterecek yasadışı faaliyetler de şöyle sıralandı:

Mafyanın kontrol altına alınması

Uyuşturucu ticaretinin kontrol altına alınması

Kamu ve Hazine arazilerinin illegal olarak satılması

Bankalardan hacker yoluyla para çalma

Kimyasal silah üretimi ve ticareti

Kara para aklamak için hava kargo ticareti

Naylon dini içerikli vakıflar kurulması

İnsan kaçakçılığı faaliyetleri.

Ergenekon anayasası

İddianamede Emniyet"in gerçekleştirdiği Atabeyler, Danıştay gibi operasyonların TSK"yı yıpratmaya yönelik olduğu, bu operasyonların Nur Hareketi ve CIA-M16 güdümünde yapıldığına dair 3 sayfadan ibaret istihbarat bilgi notu da yer aldı. Dökümanların örgütün anayasası durumunda olan Ergenekon isimli dökümanın 12 sayfasında “Ergenekon”un gözleri herşeyi görmeli, kulakları herşeyi duymalı” anlayışı doğrultusunda bir istihbarat notu olduğu ve benzer dökümanın İşçi Partisi"nde yapılan aramalarda çıktığı görüldü.

Cumhuriyet"e bomba atana 50 YTL verildi

Ergenekon"un tutuklu sanıklarından Osman Yıldırım, Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarını da anlattı. Yıldırım, 29 Nisan 2006"da Ümraniye"de Alparslan Arslan"la buluşup, Ataşehir semtindeki dubleks villalardan oluşan bir sitede, Muzaffer Tekin ve kendisinin tanımadığı 10-15 kişinin olduğu buluşmayı da anlattı.

KİMSE ÖLMEYECEK

Osman Yıldırım, burada Muzaffer Tekin"in 3 adet el bombasını yanında koruması gibi duran bir kişiye yan odadan getirterek “Bunlar Cumhuriyet gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana 500 bin dolar vereceğiz. Senin attırdığın kişilere vereceğin paralara karışmayız” dediğini anlattı. Osman Yıldırım, 2 adet el bombasını alıp cebine koyduğunu, 1 tanesini de Alparslan Aslan"ın çantasına koyduğunu ifade etti. İlk bombayı Tekin İrşi tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, bu kişiye harçlık olarak da 50 YTL verdiğini belirten Osman Yıldırım, ikinci bombayı atan İsmail Sağır"a da 200 YTL verildiğini açıkladı. Yıldırım, Danıştay saldırısına katılmadığını Ankara"ya da teklif edilen 500 bin doları almak için gittiğini ifade etti.

Yıldırım mektup yazışmalarında şifreli dil ve resimler kullandıklarını da şu sözlerle açıkladı: “Sakallı ve şapkalı insan şekli Danıştay saldırısındaki tetikçiyi temsil ediyordu.”