Başbakan Erdoğan 'Devlet gölge etmesin başka ihsan istemeyiz. Ekonomi ile ilgili olarak hükümetlere düşen görev bellidir. Sınırları bellidir. Biz 8,5 yıl boyunca hep o sınırın içinde kaldık. Sorumluluklarımızı yerine getirdik. Biz dedik ki düzenleyici denetleyici ufuk gösterici olacağız. Yolları açan olacağız, yolların güvenliğini sağlayan, istihdam için uygun zemini hazırlayanlardan olacağız dedik.

2002 Yılında toplam yatırımların miktarı 58,6 milyar lira. 2010 Yılında ise 207 milyar lira. Bunu buraya çekerek tüm zamanların rekorunu kırdık. Aynı şekilde özel sektör yatırım miktaır 43 milyar iken 2010 sonunda yine rekorları kırarak 164 milyar liraya yükseldi. 2002 Yılında Türkiye'de 96 bin adet otomobil satılmıştı, hani diyorlar ya fakirlik şu bu diye falan. Bakınız 2010 yılında kırılan bu rekor çok önemli. Ne kadar sattık daha sonra nereye geldik bu bakımdan çok önemli. 96 bin adet otomobili 2002 sonunda sattık, 2010 sonunda bu sayı 510 bin adede yükseldi. Yani yarım milyondan fazla. Mesela rekor kırdığımız 2010 yılının ilk üç ayında 67 bin otomobil satmışız. 2011 Yılının ilk üç ayında bu nereye geldi 123 bin otomobil satıldı. 

Eğer trend böyle devam ederse 2011 yılında 1 milyon rakamına çok yaklaşmış olacağız. Beyaz eşyada da aynı şekilde. Önemli bir gösterge de faiz. 2002 Yılında ortalama faiz yüzde 63 idi. Bakınız gerçekleşen faiz 2010 yılında ortalam yüzde 8,1. Yüzde 63 nerede 8,1 nerede. Ben burada siyaset yapmak istemem ama şu muhalefetin, ana muhalefeti de yavru muhalefeti de siz bunları görmüyor musunuz? Rakamlar ortada. Çok açık net ortada. Halep oradaysa arşın burada. Biraz gerçekçi samimi olalım, dürüst olalım. Biz bu ülkeyi kimlerden aldık belli. MHP, DSP, ANAP iktidarından aldık. 

MÜSTESNA ÜLKELERDEN BİRİYİZ

Bunun bedelini kim ödüyordu benim işadamı kardeşim ödüyordu, tüketici kardeşim aynı şekilde duman oluyordu. Şuanda dafaizlerin ortalama oranı yüzde 8. Bu güvenilirliktir. Dünya artık Türkiye'ye borç para verirken güveniyor. Bunları konuşabilmek için dört dörtlük silme bir cahil olmak gerekiyor çıkıyorlar diyorlar ki bunlar esnafı çiftçiyi mağdur etti. Ziraat Bankası biz geldiğimizde yüzde 59 faizle çiftçiye kredi veriyordu. Şimdi yüzde 5 faizle veriyor. Sayıya bir girsek duman olur. Esnafımıza bunlara döndüğümüz zaman Halk Bankası'nın o zaman faiz oranı yüzde 46-47 şimdi aynı banka yüzde 5 olarak veriyor. 59 nire 5 nire! Hesap ortada ondan sonra diyorlarki biz çiftçinin yanındayız nasıl yanındasın yüzde 59 faizle vermişsin. Biz yüzde 5'le veriyoruz. Biz zulmeden değil, zulmün karşısında olan bir iktidarız. Bu kardeşiniz faizi netice olarak gören bir kardeşiniz değildir. Bu kardeşiniz faizi bir sebep olarak gören enflasyonu da neitce olarak gören bir kardeşinizdir. Enflasyon faizin neticesidir. Hedef faiz ile enflasyonu aynı seviyeye indirmektir. Reel faizi sıfırlamak için bunu yapmaya mecburuz. Ona doğru da Türkiye gidiyor.

Şu anda işte Merkez Bankası'nın açıkladığı faiz rakamları ortada. İnşallah piyasa da kendini buna göre düzenleyecek. Çünkü biz faizle vatandaşımızı ezdirmeyeceğiz. Bunu bu ülke de yapacak. Er veya geç buraya gelecek. Para kazanmanın yolu evelallah daha çok çalışarak olacak. Daha az çalışarak para kazanmak bu toprakların evlatlarına yakışmaz. Daha çok çalışacağız inşallah yine aynı şeyi kazanacağız.

KARŞILIKSIZ PARA BASMAK ZULÜMDÜR HIRSIZLIKTIR

AB tanımlı borç stokumuz yüzde 78 seviyesinden bugün yüzde 41,6 buraya geriledi. Bu oranla şuanda Avrupa'nın en iyileri arasında yer alıyoruz. Yani müstesna ülkelerden biriyiz. AB üyesi ülkeler bile bu kriteri yerine getirmiş değil. Türkiye sadece 44 gün sonra genel seçimleri gerçekleştirecek. Bu seçimlere rağmen piyasada bir istikrarsızlık var mı bir seçim ekonomisi uygulaması var mı? Herşey yerinde. Ne dediysek ne koyduysak aynen öyle gidiyoruz. Ya biraz para basalım da para dağıtalım. Karşılıksız para basmak bizim kitabımızda yok. Karşılıksız para basmak zulümdür hırsızlıktır. Yıllarca böye yapmadılar mı? Bakıyoruz şimdi piyasa seçimden sonrasını satın alıyor. Çıkacak sonucu şimdiden görüyor ona göre de büyüme eğilimini piyasa devam ettiriyor. Türkiye seçimlere giriyor hamdolsun faizde ciddi oynama yok. Hamdolsun vade oranları uzamıyor, Türkiye seçimlere giriyor üretimi tüketimi gerilemiyor. İşte istikrar ve güvenin en somut yansıması budur. Fakat çıkıyor ana muhalefetin genel başkanı diyor ki 12 milyon 700 bin yoksulun olduğu Türkiye'de 2,5 yaşındaki Kübra'dan bahsediyor. 2002'nin sonunda o rakam neydi söylesene. Onu da ben söyliyeyim 19 milyondan 12 milyona indi. 1 Doların günlük olarak altındaydı. Şimdi hamdolsun günlük 4 dolara yükseldi. daha da güzel olacak. tabii ki kolay değil. Onyılların bedelini ödeye ödeye geliyoruz. Bu tablo iş dünyasının on yıllarca hasretini duyduğu tablodur. Seçimlere girerken iktidarda olan tek parti olarak imkanları son derece abartılı şekilde kullanabilirdik, para bastırıp bol keseden dağıtabilirdik, faizleri yükselmiş düşmüş kaale almayabilirdik. Görüyorsunuz nasıl atıyorlar. Niye bekara karı boşamak kolay.

DENENMİŞ DENENMEZ

Beyefendi bu ülkede 8 yıl civarında genel müdürlük yaptın hemde en güçlü kurumun başında SSK'nın başında. Senin döneminde bu SSK battı mı çıktı mı? SSK'yı devraldığında batık mıydı çıkık mıydı? SSK'yı devraldığı zaman yerindeydiy pozitif netice veriyordu. Bu beyefendi görevi devraldı SSK sürekli açık vermeye başladı. İstikrarı orada yakaladı açık veriyordu. Ah benim kardeşlerim ah. Ben o zaman bir sigortalıydım. İnanın sigortalıydım. Ben Okmeydanı'ndaki Tepebaşı'ndaki hastanelerde sıralarda çok bekledim. Reçeteyi uzatıp da ilaçların bir kısmını alıp bir kısmını almadan o hastaneden çok döndüm. Doktorun huzuruna titreyerek gidiyordunuz, doktor tedavi etmiyor muayenehanenin yolunu gösteriyordu. Biz bunları yaşadık. Ben hayal konuşmuyorum. Sorumluluk alanındayken beyefendi bunları yaşattı bize şimdi de bunu vereceğim şunu yapacağım diyor. Sen olduğun zaman ne yaşandı gördük. Denenmiş denenmez. Bize başarılılar lazım. Sağına bakıyorsun çeteler var soluna bakıyorsun çeteler var. Biz bunları yapamayız yapmıyoruz. Seçim öncesinde asla afaki uçuk hiçbir şeyi söylemiyoruz. Bol keseden bol kepçe dağıtanlardan değiliz. Çünkü 74 milyon bu ülkenin yarınlarına özgüvenle bakacağız. Emeklilerimize yüzde yüz zam yaptılar. Daha sonra enflasyonla fazla fazla geri aldılar. Her yerde söylüyorum yine söyleyeceğim. Eskiden biz kime zengin derdik milyonere, ne oldu 1 milyona tuvalete gider hale geldik. Bizi bu hale getirdiler. Delikli 2,5 kuruş vardı. Biz 1 liraya tuvalete giderdik. 6 sıfırı atacağız dedik enflasyon patlar dediler, ne oldu hatta bunların bazı candaş köşe yazarları vardı atsın Taksim Meydanı'na çıkıp anıracağım diyordu attık ne oldu? Gerek yok biz biliyoruz ne olduklarını da ama biz 6 sıfırı attık. ihlassondakika.com Biz milletin tek kuruşuna dahi göz dikemeyiz. Bu bizim dürüstlüğümüzün gereğidir. Bu lafla olmaz icraatla olur. Biz üç Y ile mücadele edeceğiz dedik. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar.

MHP, DSP, ANAP iktidarı IMF'ye borçlandı. Biz 23,5 borçla devraldık. Ödedik ödeik şuanda 5,2 milyar dolar borcumuz kaldı. İstesek onu şimdi sıfırlarız öyle bir derdimiz yok. Ama bakıyoruz zaten çok düşük faiz adeta yok niye zorlanalım zaman içerisinde program çerçevesinde ödeyelim gitsin. 3 Yıldır IMF ile Stand-by anlaşması yapmadık. Bizden öncekiler emir alıyordu. ihlassondakika.com Eğer siz ülkemin kurumlarına şekil vermeey çalışırsanız ben sizinle konuşamam dedim. Ben tabi özellikle milliyetçiyim diyen kardeşlerimin büyük bir kısmına sevgi besliyorum. Şunu bilsinler onurlu bir mücadelenin nasıl verildiğini bilmelerini istiyorum. Bağımsız kurul haline gelen bazı kurumların şuanda faydalı değil zararlı hale geldiğini görüyorum. belli bir zaman sonra belki bu kurulları yeniden reforme etmemiz gerekecek ama bunu bu milletin kendisi yapar. Bu millet kendi göbeğini kendisi kesen bir millettir. Hamdolsun, sorumluluğumuz da bunu gerektiriyor. Bütün bu attığımız adımları milletimizin menfaati çıkarı için yapıyoruz ve 3 yıldır anlaşmayı imzalamıyoruz.

ERDOĞAN'DAN BAHÇELİ'YE HIZLI TREN GÖNDERMESİ

Merkez Banka'mız, 27,5 milyar dolar döviz rezervi ile devraldık. Şuanda MB'nin döviz rezervi 93,3 milyar dolar oldu. Bakınız nereye geldik. 27,5 milyar dolar nire? Vaka bu! Güçlenen Türkiye bu. Yolsuzlukların olduğu Türkiye'de bunlar olur mu? 79 Senede 6 bin 100 km yol yapıyorlar biz şurada 8,5 yılda 13 bin 600 km bölünmüş yol yaptık. Eğer bunu kalkarda 10 ile çarparsak aynı hızla bunlar yapılmış olsaydı bu ne demekti 130 bin km bölünmüş yol yapılırdı. Demek ki AK Parti'nin iktidarına geçmiş yıllar çok ihtiyaç varmış. Böyle bir anlayışa çok ihtiyacı varmış ama şımarmayacağız çok çalışacağız. Buyrun hızlı tren. On yıl önce kimin hayalindeydi. Geçen gün arkadaşlar yavrulardan birinin seçim beyannamesini önüme getirdiler. Orada diyor ki Ankara Konya hızlı trenini yapacağız diyordu. Şaşırdım dedim haberi yokmu söylemediler mi? Halbuki Ankara Konya hzlı treninin test kullanımını bizzat kendim yaptım. Mayıs ayında halka açılıyor. 1 Saat 15 dakika Ankara Konya. Mesele kılavuzunuzu iyi seçeceksiniz. Bu çok önemli. Ankara Sivas çalışıyor, çalışıyor derken yatırım hızla devam ediyor. Eskişehir İstanbul dağları deliyoruz. Bağlantılar, oradan istersen Konya'ya istersen Sivas7a gidiyorsun ta Erzurum Erzincan gideceğiz. Türkiye'nin dört bir yanını demir ağlarla bölünmüş yollarla örüyoruz öreceğiz. Şuanda Türkiye'nin 46 noktasında havaalanı var. 

Şuanda Çukurova Havalimanı'nı yapıyoruz. Ordu Giresun arasında OrGi Havalimanını yapıyoruz. Hakkari'de Yüksekova'da havaalanı yapıyoruz. Şırnak'ta havaalanı yapıyoruz. Iğdır'da devam ediyor. Kısa zamanda onlar da bitecek. Derdimiz ne bililoyr musunuz? Benim işadamım istediği yere en süratli şekilde ulaşabilecek. Bunu başarmamız lazım. Gerek kobiler olarak, gerekse daha güçlü işadamlarımız olarak. Niçin bu uygulamaları yapıyoruz? Biz sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz onlar taşımıyor onun içinde bol keseden atıyorlar.

Ayrıntılar gelmeye devam edecek

Canlı Yayı(TGRT)