TMMOB bileşenleri olarak deprem ve diğer afetlerin hep yaşam alanları ve mesleki araştırmalarının içinde olduğunu kaydeden Kazım Zeyrek, “Afetler üzerine yapılan tüm çalışmalar basın yayın araçları ile kamuoyuna sunuldu, ilgili makamlara iletildi, diğer disiplinlerce yapılan çalışmalara katkı verildi. Bizler gibi birçok bilim insanının, üniversitenin ve birçok sivil örgütün afetlere hazır olma konusunda ciddi mücadelesini görmekteyiz. Ancak, benzer çalışmalar ve hatta yasal düzenlemeler yapan yetki sahibi makamlara rağmen, afet konusunda sağlıklı ve güvenli kentleşmeyi sağlayabilecek somut bir çözüme, henüz ulaşılamamıştır” diye konuştu.
Büyüyen, değişen ve nüfusu hızla artan kentlerde afetlerden etkilenme riskinin büyüyerek devam ettiğini ve hızla harekete geçilmesi gerektiğini savunan Zeyrek, “İmar Kanunu, tek yapı ölçeğinden çıkarılmalı, bütünsel bir yaklaşımla, şehircilik ve planlama ilkelerini kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Afet tehlike ve etki alanı haritaları yapılarak, her ölçekteki planlamanın ana girdisi haline getirilmelidir. Yapı denetim sistemine ilişkin sorunlar giderilmelidir. Yapı denetim sistemi, yapı üretim sürecinin bütününü denetleyecek bir bakışla ele alınmalıdır. Yapı denetiminde bütünselliği sağlamak için; mali denetim yani sigorta sistemi ve planlama süreçleri birlikte düşünülerek, yasal düzenleme yapılmalıdır. Birçok güvenlik etkeninin göz önüne alındığı, yapı kalite güvence sistemi oluşturulmalıdır. Yapı kalitesi, standart malzeme kullanımını, malzeme ve işçilik kalitesini artırmak amacıyla ‘Kalite Güvence Sistemi’ geliştirilmelidir. İmar sorunları için uzmanlaşma öngörülmeli ve ‘İmar İhtisas Mahkemeleri’ oluşturulmalıdır. Bilirkişilik sistemi yeniden düzenlenmeli, ihtisaslaşma sağlanmalıdır. Afet riski ve sorumluluğunun ile sorumlulukların tanımlanması; kent planlamasının ve yapım sistemi sürecinin önemli ve ilk parçasını oluşturmalıdır. Yapı üretim sürecindeki tüm meslekler, bilimsel olarak yeniden tüm yetki ve sorumlulukları ile tanımlanmalıdır. TUS ve Yapı Denetim Sorumluğu, yasal olarak eşitlenmeli ve uzmanlık ayırımı ilkesine göre yeniden tanımlanmalı, yapıdaki denetim sorumluluğu süresi, mimar-mühendis ve firma bağlamında netlik kazanmalıdır. Cezalar kusur oranında belirlenmeli ve diğer yapı sürecindeki aktörler gibi, kusur oranı alan kamu yöneticilerinin de cezalarının uygulanması sağlanmalıdır. Zorunlu Yapı Sigortası ve Mesleki Sorumluluk Sigortası uygulaması başlamalıdır” şeklinde konuştu.
1999 afetinden ve en son yaşanan Van depreminden sonra doğal veya teknolojik olaylar olarak görünen afetler için yeni bir tanımlama yapmak gerektiği sonucunun ortaya çıktığını öne süren Zeyrek, şunları söyledi: “Afet; insanın doğayı esas almayan yapılaşmaları ve bu yapılaşmalarla ilgili yanlış uygulama ya da kullanım kusurları sonucu ortaya çıkan olumsuzluklardır. Depremlerin afete dönüşmemesi için; bilime, bilim insanlarına ve sivil toplum kuruluşlarına kulak vermek, önem vermek, eğitim, planlama ve denetim çalışmalarında görev almalarını sağlamak, disiplinler arası birliktelikte toplumsal bilinçlendirme kampanyaları ve etkinlikleri başlatmak gerekli ve zorunludur.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Aydın Şube Yönetim Kurulu olarak, konu ile ilgili yapılacak çalışmaların tümüne, bilimin ışığı, mühendislik, mimarlık bilgi, kural ve ahlakı ile katkı vermeye devam edeceğimizi yeniden hatırlatırız. Ülkemizde doğal olarak yine yaşanacak olan depremlerde, can ve mal kaybetmeden yaşamanın yolunun, eğitimli ve bilimsel esasları benimseyen, denetim ve kontrol yapabilen bir toplumsal yapıdan geçtiğini artık herkesin anlamış olmasını umuyoruz”